15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde öncelikle şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizi şükranla selamlıyorum. Gözü dönmüş, kanı bozuk, hain sürüsünü ve elebaşını lanetliyorum.
“İnsansız Tarım”
15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde öncelikle şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizi şükranla selamlıyorum. Gözü dönmüş, kanı bozuk, hain sürüsünü ve elebaşını lanetliyorum.
Böylesi günler anmanın ötesinde, anlamayı ve aynı hataları tekrar etmemeyi gerektirir. Maalesef FETÖ bilhassa kırsalı insan kaynağı deposu olarak kullandı. İfadeleri okuduğumuzda yüzümüze tokat gibi çarpan iki gerçek dikkate değer; birincisi “biz fakirdik beni onlar okuttu” ikincisi “dindar insanlardı”!!!
İnsanımızın dini duygularını adeta kene gibi emen bu hain örgüt, özellikle kırsalda yaşayan insanlarımızı kandırarak, saf duygularını (dini duygularını) sömürerek, onları ve evlatlarını bu korkunç ihanet bataklığına çektiler!
Tarikat ve cemaatlerin başıboş bırakılmasının nasıl bir tehlike olduğunu hep birlikte yaşadık ama maalesef ders çıkartmadık! FETÖ’nün kirli-kanlı yüzünü gördük! Hiçbir kutsalı olmayanların hain emelleri için bütün kutsallarımızı nasıl kullandığına, insanımızın acizliğinden nasıl faydalandığına, saf duygularını nasıl suiistimal ettiğine çok acı bir şekilde tanık olduk! Başka gruplar aynı yöntemlerle büyümeye devam ediyor, onların da benzer bir hainliği yapmayacağını bilemeyiz! Maalesef bunlar için ne devlet önlem alıyor ne de insanımız mesafe koyuyor.
Ülkemizin geleceği çocuklarımıza sahip çıkmak, her tür tehlikeden korumak sadece ailenin değil, devletinde asli görevi.
Her platformda tarımın geleceği ve gençleşmesi için köy okullarının mutlaka açılması gerektiğini söylüyorum, şimdi bir kez daha altını çiziyorum köy okulları acilen açılmalı. Tarımı desteklemeyi; mazot, gübre vs. desteğine indirgemekten vaz geçip, insan refahını önceleyen bir destek anlayışına ihtiyacımız var. Çiftçi ailelerin çocuklarına barınma başta olmak üzere bütün eğitim hayatları boyunca, eğitim ihtiyaçlarının karşılanması da tarımsal destekleme kapsamına alınmalı. Bu sayede hem çocuklarımız bu tür yapıların eline düşmez, hem de çiftçiler çocuklarının eğitimi için üretimi terk etmek zorunda kalmaz.
Anlamak, ders çıkarmaktır ve o dersin gereğini yapmaktır. Maalesef 15 Temmuzu hala anlayabilmiş değiliz! Aynı yöntemler ile insan toplayan, ekonomik ve sosyal anlamda güçlenen başka yapıların, benzer bir tehdidi oluşturmadığından nasıl emin olabiliriz?!!
Cehaleti ve fakirliği önlemenin yegâne yolu eğitim, bu da ancak devletin denetimi altında, yasalara uygun olmalıdır.
Vatana canını siper eden bütün kahramanlarımıza selam olsun…
Daha sonra enine boyuna değerlendireceğimiz çok önemli başka bir konuya da sizlerle paylaşmak işitiyorum; Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı…
Yıllardır tarımsal üretimde planlamanın önemini her platformda gündeme getiren biri olarak, bir kez daha söylüyorum, tarımsal üretimde planlama mutlaka yapılmalı. Yönetmelik taslağında; bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünlerinde, üretim planlaması için bir kurul oluşturuluyor. Bakan Yardımcısının Başkanlığında Tarım ve Orman Bakanlığının Genel Müdürleri ve Kurum Başkanları bu kurulun üyeleri. Anlaşılan o ki tarımsal üretim sadece bakanlık bürokratlarının kararından ibaret bir mesele! Karar verici kurulun yapısı, tarımsal üretimin de üretim planlamasının da öneminin pek de anlaşılmadığını gösteriyor. Üretim planlaması; kimin neyi nereye ekeceği, hangi hayvanı nerede ne kadar yetiştireceğinden ibaret olamaz.
Öncelikle bu planlamanın karar verici kurulunda;
1. Çiftçi/çiftçi temsilci yok!
2. Meslek odaları yok!
3.Akademi Yok!
4.İklim bilimciler yok!
5.Pazarlama/Ticaret Yok!
6.Tedarik yok!
Sürdürülebilir bir üretim planlamasında öncelikle üretimi yapacak insanı merkeze alıp, insan refahını önceleyen bir bakış açısı olmazsa olmaz. Çiftçiyi robot gibi algılayan, onun üretim sürecinde sadece ekip biçmekten ibaret bir etkisi varmış gibi gören anlayışla planlama olmaz.
Sonuç itibarı ile başta çiftçi olmak üzere üretim zincirinin bütün halkalarını kapsayan kısa, orta, uzun vadeli planlama yapılıp, uygulanmalıdır. Ülkemiz, doğal koşulları itibarıyla birçok ürünün yetiştirilebildiği topraklara ve özverili çiftçilere sahip. Gıdanın stratejik güç haline geldiği bu konjonktürde tarımsal üretimi özendirmek, ihtiyaçlarımızı belirleyip onları karşılayacak üretimi yapmak, ticari değeri yüksek ürünler üretmek, tarımsal sanayiyi de mutlaka bu planlamaya dâhil etmek bizi başarılı bir sonuca götürür. Bu taslakla ilgili bir başka kaygım da aile işletmeleri noktasında, umarım ben yanılırım!
İnsansız tarım da planlama da gerçekçi ve sürdürülebilir değil.