Enflasyonist ortamda artan gıda fiyatları kritik konulardan biri hiç kuşkusuz! Girdi maliyetleri ve tüketici fiyatları artıyor, alım gücü azalıyor! Ekonomik göstergeler sosyolojik, psikolojik ve siyasi sonuçlar doğuruyor. 31 Mart seçim sonuçları bu bağlamda son derece önemli bir çıktı!

Bu gün geldiğimiz noktada dünyada gıda fiyatları gerilerken ülkemizde artmaya devam ediyor.  Ürünün tarladan çıkış fiyatı ile reyondaki satış fiyatı arasında 4-5 kata varan son derece fahiş fark var. Bu noktada en önemli gerekçe olarak ileri sürülen nakliye maliyetleri çok ciddi bir kalem olmakla birlikte bu fahiş farkın gerekçesi için yeterli değil! Bir başka mesele artan işçilik maliyetleri, kira, enerji gibi diğer işletme giderlerindeki artış doğru olmakla birlikte yine bu farkı açıklamaya yetmez kaldı ki neredeyse haftalık etiket değiştirildiği dikkate alındığında bu gerekçe de yeterli değil! Buradaki görünen en önemli neden ahlaki olmakla birlikte suçu sadece fırsatçılara atarak “bunlar fırsatçılık yapıyor” sloganı ile de çözülemez. Kaldı ki mesele sadece zincirlerin fırsatçılık yapması ise “gıda fiyatlarında piyasa fiyat dengesini sağlamak üzere açılan Kooperatif Market de mi fırsatçı diye sormadan edemiyorum! Zira birkaç kalem üründe dönemsel kampanyalı satışlar dışında onların fiyatlarının da diğer zincirlerle benzer olduğu ortadayken! Türkiye genelinde ilçelere kadar yaygın bir zincir haline gelmesine rağmen neden çözüm olmadığı da izaha muhtaç bir konu olarak duruyor!

Gıda fiyatları kontrol altına alınamazsa enflasyonla mücadelede kalıcı bir başarı elde etmek mümkün değil. Bir başka ifade ile eğer gıda fiyatlarındaki artış kontrol altına alınabilir hatta düşürülürse enflasyonla mücadelede ciddi bir yol alınabilir.

Peki, ekonomi yönetimi ve hükumet bunu bilmiyor mu, elbette biliyor! Çözüm üretmeye çalışmıyor mu, elbette çalışıyor? lakin temel sorun şu ki çok yönlü meselelere bütüncül bakmak yerine palyatif çözümler ile yaklaşıyorlar. Bu bakış açısı ile bu problemin bırakın çözümünü gidiş yolundan bile puan alınamaz. Zira yolun kendisi ters. Reyondan değil tarladan başlamanız gerekiyor!

Mesela son günlerde gündeme getirilen yeni sihirli değnek; tavsiye edilen satış fiyatı etiketi… Ticaret Bakanlığı, keyfe keder fiyat belirlemenin önüne geçmek için üretici, toptancı ve perakendecilerle bir komisyon oluşturacak. Ambalajlı ürünler bu komisyonun belirleyeceği tavsiye fiyatıyla satılacak. Henüz tartışılan bu önerinin de fiyat belirlemeden denetime izaha muhtaç birçok yönü var.

Daha önce belirtmiştim bütün bunların arkasında asıl yıkım çiftçi tarafında yaşanıyor. Zira artan girdi maliyetleri karşısında tutunamayan çiftçi üretimi terk ediyor! Gençlerin çiftçiliği tercih etmediği dikkate alındığında mevcut üreticinin de üretimi bırakması sektörü geri dönüşü olmayan bir yola sokuyor. Bu da her birimizin hayatını, ülkemizin bekasını doğrudan ilgilendiren gıda güvencesi açısından son derece kritik bir mesele! Rusya -Ukrayna, İsrail-Filistin savaşı devam ederken İsrail-İran gerilimi de eklendi.  Böylesine bir atmosferde en az savunma sanayimiz kadar önemli olan gıda meselesini ciddiyetle, bütüncül bir bakış açısı ve kalıcı politikalarla çözmek durumundayız. Sadece reyon fiyatlarına odaklanmak bir çözüm değil. Gıdanın tarladan sofraya yolculuğunda üreticiyi koruyan, üretimin devamlılığını hedefleyen ve tüketiciyi gözeten kalıcı bir politika izlenmek durumunda! Dünyanın içinde bulunduğu şartlar dikkate alındığında eğer tarım ürünlerinizi üretmiyorsanız paranız olsa dahi alamayacaksınız! Her geçen gün stratejik önemi artan gıdanın üreticisi olmak, kendi tüketiminin ötesine geçen ülkeler gücüne güç katacak.

 Maalesef ülkemizde tarım sektörü ve çiftçi toplumsal alanda hak ettiği değeri görmüyor. Umarım çok geç olmadan toprağı işleyip, sofralarımıza çeşit çeşit gıdaları üreten, ülkemize hem ekonomik hem de stratejik açıdan çok kıymetli katkı veren çiftçilerimize maddi manevi değeri fark ederiz.

Tarımsal faaliyetlerin yoğunlaşmaya başladığı bu günlerde mevsimlik tarım işçilerine kolaylıklar diliyorum. İnsani olmayan koşullarda römorklarda, kamyon kasalarında seyahat etmemeleri için gerekli tedbirlerin alınması umuduyla.