Gıda güvenliği, tarladan sofraya uzanan bir süreç ve güvenilir gıdaya erişim temel bir hak. Bu hakkı korumak ise devletin temel görevlerinden biri! Bir yanda artan gıda fiyatları öte yanda kimyasal kalıntı, genetiği ile oynanmış gıdalar, sağlıksız üretim, taklit ve tağşiş yapılan ürün sorunu!
Her insanın sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürmek için en temel hakkı olan gıdayı, sektörün içindeki kötü niyetli, aç gözlüler, insan sağlığını tehdit eder bir hale getirmeye devam ediyor. Son yıllarda artan, kanser başta olmak üzere bir çok hastalığın temelinde yatan faktörler içerisinde gıda ürünleri başı çekiyor. Çok yönlü bu meseleye yönelik neler yapılıyor, nasıl mücadele ediliyor, ne tür önlemler alınıyor ve neticede ne durumdayız?
Geçtiğimiz haftalarda Tarım ve Orman Bakanlığı taklit ve tağşiş yapılan gıda ürünlerini ve firmaları kamuoyuna açıkladı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı yaptığı açıklamada;
Gıda alanında denetimlerinin sürdüğünü, 8 ayda 900 bine yakın denetim yapıldığını söyledi. Bu denetimlerde yaklaşık 13 bin 500 işletmeye 700 milyon liraya yakın ceza kesildiğini bildiren Yumaklı, 310 işletme hakkında da suç duyurusunda bulunulduğunu belirtti.
Güvenli gıdaya ulaşmanın Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin en temel hakkı olduğunu vurgulayan Yumaklı, "Bunun aksine uygulamada bulunanların her zaman karşısında olmaya, denetimlerle bunu azaltmaya, yok etmeye kararlıyız." dedi.
Bakan Yumaklı’dan geriye doğru gittiğimde 2012 yılından buyana bütün bakanlar aynı açıklamayı yapmış.
Mesela, uygulamayı ilk başlatan dönemin Tarım Bakanı Mehdi Eker şöyle demiş; “Kapatma cezası, ürün toplama cezası zaten var. Gıda güvenliği ile ilgili 102 tane yönetmelik yayınladık. Bundan sonra kim yanlış yaparsa teşhir edeceğiz. Bu konuda kamuoyu bilgilendirilecek” demiş.
Özetle 2012 yılından bu yana bu listeler yayınlanıyor. Taklit ve tağşiş yapan firma sayısı ve para cezalarındaki artıştan başka değişen hiç bir şey yok, metinler bile aynı!
Bir başka boyutta pestisit kalıntısı meselesi. Pestisit kalıntısı; Meyve sebzeler başta olmak üzere tarım ürünlerinde zararlı ile mücadelede kullanılan tarım ilaçlarının tarımsal ürünlerde ve gıdalarda ürün üzerinde veya içinde belirlenen pestisit miktarıdır. İnsan sağlığını tehdit ettiği, kanser başta olmak üzere bir çok hastalığa sebep olan bu konu maalesef ülkemizde çoğunlukla, ihraç edilen tarım ürünlerinin geri dönmesi ile gündeme geliyor. İç piyasa için bu konudaki denetimlerin yetersiz olduğu da bilinen bir gerçek!
Bu hususta medyanın ve kamuoyunun da yeterli hassasiyeti göstermediği gerçeğini de göz ardı etmemiz gerektiği kanısındayım Her seferinde vurguluyorum yeri gelmişken bir kez daha belirtmek isterim, yıllardır tarım medyasının ve tarım gazeteciliğinin güçlenmesi için verdiğimiz mücadele de tam da bunun içindi!
Bir yandan artan üretim maliyetleri üreticiyi üretimden koparırken öte yandan hem artan gıda fiyatları hem de gıda güvenliğinde karşılaşılan bu hayati sorunlar tüketiciyi tehdit etmeye devam ediyor.
Başta iklim değişikliği etkileri ve küresel anlamda gıda krizi meselesi dünyanın ve insanlığın en önemli sorunu olarak karşımızda dururken aynı yöntemlerle farklı sonuç almak imkansız. Tarım Bakanlığı alanındaki tüm derslerden sınıfta kalmaya devam ediyor!
Birleşmiş Milletler tarafından 2019 yılından buyana kutlanan 7 Haziran Dünya Gıda Güvenirliği Gününün 2024 yılı teması “Beklenmeyen İçin Hazırlan” Aslında beklenmeyen diye işaret edilen gıda güvenliği meselesinin fragmanını Rusya-Ukrayna Savaşı ile hep beraber izledik ve hala yayında! Ülkemiz gıda güvenliği açısından baktığımızda Tarım Bakanlığında, sadece isimlerin değiştiği, aynı söylemlerle hatta gelenin gideni arattığı, idare edilmeye çalışılan bir mesele olarak duruyor.
Gıda, ülkeler açısından sadece hayati değil aynı zamanda stratejik öneme sahip bir mesele! Dünyanın her geçen gün savaş rüzgarı ile savrulduğu dikkate alındığında başta ülkeyi ve gıdayı yönetenler olmak üzere her birimizin üzerinde hassasiyetle durmamız gereken en öncelik gündem Tarımsal Üretim ve Gıda Güvenliği olmak zorunda!