Devletin ilgili kurumunun açıkladığı rakamlara güven kalmadı. Piyasada TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarını dikkate alıp memur emekli maaşını belirleyen hükümet, diğer alanlardaki fiyat güncellemesi diye yumuşatılan zamların oranlarını belirlerken asla TÜİK enflasyonunu dikkate almıyor.
Piyasa ise zaten TÜİK rakamlarına gülüp geçiyor. Burada ENAG’ın rakamları dikkate alınır hale geldi.
Süt Üretiminde Veriler Gerçeği Yansıtıyor mu?
Aynı durum USK’nın belirlediği süt maliyeti ve tavsiye fiyatında da görülmektedir. TÜSEDAD ile USK’nın belirlediği fiyatlar arasında da uçurum var. Burada süt sanayi sektörü de adeta bindiği dalı kesecek şekilde USK’nın belirlediği fiyatı taban değil tavan fiyat olarak uygulamakta ve çoğu yerde USK’nın fiyatına bile satamamanın ıstırabı içinde bulunmaktadır.
Resmi ve Verilerle Piyasa Gerçekleri Uyuşmuyor! Üretici Ne Yapacak?
Süt üretim rakamları da inandırıcı değil. Açıklanan yıllık süt üretimi 21-22 milyon ton civarındaki sütün 9 milyon ton civarına destek veriliyor; haydi 10 milyon ton diyelim. Geride kalan 12 milyon ton tahmini gibi şu kadar inek olsa, her biri ortalama şu kadar süt verse şeklinde benim “ olsa olsa” dediğim metodla açıklanmaktadır.
İşin en acı ve garip tarafı ise Tarım ve Orman Bakanlığının hayvan sayısı konusunda da kayıt sistemleri doğruyu yansıtmamaktadır. Bu nedenle de tarım sayımı içerisinde hayvan sayısının tespiti de önemli bir başlık olarak bulunmaktadır. Dolasıyla bu olsa olsa yöntemi de tamamen afaki rakamlara dayanmaktadır.
Süt üreticisi tüm girdilerini piyasanın acımasız şartlarında temin ederek bin bir güçlükle ürettiği sütü satmaya geldiğinde fiilen sütün piyasa fiyatını kısıtlayıcı ve baskılayıcı etkisi olan USK kararı ile üreticinin idam fermanını yayınlamaktadır.
Bu sistem yanlıştır, üretim girdileri, üretim sürecindeki risklerin yönetimi ve pazarlama konusunda hem üretici ve hem de tüketiciyi koruyacak doğru dürüst bir sistem ihtiyacı vardır.