Tarım ülkesi olarak bilinen Türkiye, son yıllarda tarımsal üretimde birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Ülkemizin birçok bölgesinde gerçekleşen son protestolar ise bu sorunların artık görmezden gelinemeyecek bir noktaya geldiğini gösteriyor.

Domates üreticileri, fiyatların düşmesi ve maliyetlerin artması nedeniyle geçinemediklerini, borçlarını ödeyemediklerini ve seslerini duyurmak için eylem yapmak zorunda kaldıklarını dile getiriyorlar. Öyle ki, çiftçiler kasa kasa domatesi yerlere dökerek, yaşadıkları ekonomik sıkıntıları gözler önüne serdi.

Bu protestolar, aslında yıllardır biriken sorunların bir yansıması. Türkiye’nin pek çok bölgesinde tarım sektöründe çalışan üreticiler, artan maliyetler ve düşük alım fiyatlarıyla boğuşuyor. Bir çiftçinin ifadesiyle, “6 kilo domates 1 sakız değerinde” olmuş durumda. Bu, ülkemizin tarım sektöründeki büyük çelişkiyi gözler önüne seriyor: Tarımsal üretim açısından zengin olan bir ülke, kendi çiftçisini destekleyemediği için domates gibi temel gıda maddeleri neredeyse değersiz hale geliyor.

Protestolarda sıkça duyulan bir diğer talep ise kredi ve borç ertelemeleri. Çiftçiler, kredi yükleri altında ezildiklerini, üretimin devam edebilmesi için devlet desteğinin kaçınılmaz olduğunu belirtiyorlar. Ancak, yalnızca borç ertelemek de bir çözüm değil; tarımda köklü bir reform yapılması gerekiyor. Üreticilere sunulan destekler ve fiyat politikaları gözden geçirilmeli, maliyetlerin düşürülmesi için ciddi adımlar atılmalı.

Su faturalarının yüksekliği, üretim maliyetlerinin katlanarak artması, fabrikaların düşük fiyatlarla ürün satın alması gibi birçok sorun, çiftçilerin üretim yapmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor. Türkiye’nin tarımsal potansiyelini yeniden harekete geçirmek için çiftçilerin taleplerine kulak vermek gerekiyor.

Özetle, domates fiyatlarındaki bu düşüş, Türkiye tarımının genel yapısındaki eksikliklerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Çiftçiler yalnızca daha iyi bir fiyat talep etmiyor, aynı zamanda sürdürülebilir bir tarım geleceği istiyor. Bu çığlığa kulak vermek, sadece çiftçilerin değil, Türkiye’nin tarım geleceği için de büyük bir adım olacaktır. Bu adımı daha fazla geç kalmadan bugün atalım.

Yarınlarımızda buğday üreticisi, çiğ süt üreticisi,  sebze üreticisi, narenciye üreticisi velhâsıl bütün çiftçimizin yüzü gülsün. Türkiye ekonomisi tarımla büyüsün!