Geçtiğimiz günlerde Bill Gates’in, eşi Melinda ile birlikte kaleme aldığı yıllık mektubu dünya genelinde geniş yankı uyandırdı. Gates çifti, küresel ısınmanın nedenleri arasında tarımsal faaliyetleri ve inşaat sektörünü başa koydu. Özellikle de, ineklerin geğirmesiyle ve gaz çıkarmasıyla salınan metan gazını, “dünyanın en büyük sorunlarından biri” olarak tanımlamaları dikkat çekti.

Aynı mektupta, dünyadaki inşaatların 2060 yılına kadar iki katına çıkacağı, yani her ay yeni bir New York’un inşa edileceği de vurgulandı. Düşünsenize; çelik, beton, enerji… Hepsi doğaya yük. Ama tartışmanın odak noktası yine ve yeniden çiftçi oldu, yine ve yeniden hayvancılık günah keçisi ilan edildi.

Buraya kadar her şey bir çevre duyarlılığı çerçevesinde değerlendirilebilir. Ancak durup düşünmemiz gereken asıl mesele şu:

Tarımın ve hayvancılığın iklim bahanesiyle sürekli suçlanması tesadüf mü, yoksa planlı bir yönlendirme mi?

Dünyanın dört bir yanında tarım arazilerini satın alan isimler listesinin başında Bill Gates’in yer aldığını bilmeyen kaldı mı? Tarımı sözde “iklim dostu” yöntemlerle dizayn etmeye çalışırken, gerçek üreticiyi sistem dışına iten politikaların ardında kimlerin olduğuna iyi bakmamız gerekiyor. Bugün “inekler iklimi mahvediyor” deniyor, yarın “toprak işlemek karbon salınımı yaratıyor” diyecekler. Ve biz, birkaç milyar dolarlık yeşil fon için köyümüzü, meramızı, soframızı terk ediyor olacağız.

Bakın, yanlış yoldayız.

İklim krizi var mı? Evet. Ama çözüm, üretimi suçlamak değil; onu daha verimli, daha bilinçli, daha sürdürülebilir hale getirmekten geçiyor. Çiftçiyi üretimden soğutan, hayvancılığı köstekleyen, yerli üreticiye maliyet yükü bindiren anlayışlarla mücadele etmeden ne doğayı ne de geleceğimizi koruyabiliriz.

Şimdi bize düşen görev, iklim maskesi altındaki bu üretim karşıtı anlayışları sorgulamak. 2 milyar dolar fon alınacak diye kendi geleceğimizi yok saymak, ülkemizin gıda güvenliğine vurulacak en büyük darbedir.

Tarımı ve hayvancılığı suçlayarak değil, destekleyerek yaşatabiliriz.

Gerisi, kelimelerle süslenmiş bir aldatmaca…