Covid-19 salgının etkileri yetmezmiş gibi ardı ardına gelen felaketler ülkemizi üzmeye devam ediyor. Ülkemizde yaşanan kuraklık, sel, orman yangınları gibi doğal felaketler bozuk morallerin daha da bozulmasına neden oldu. Zaten çiftçinin uzun süredir cebinde yaşadığı yangın bütün çevresini sardı. Ülkemizin doğu Karadeniz’inde yaşanan sel felaketinin henüz yaraları tap taze iken üstüne Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayıp güzel Anadolu’muzun farklı noktalarında çıkan orman yangınları geleceğimizde büyük yaralar açtı.
Yılların emekleri zayi olurken, orman yangılarında en büyük zararı ise ormancılıktan ve ormandan geçim sağlayan orman köylüsü, çam balı üreten arı üreticileri ve alın teri döken çiftçimiz büyük yara aldı. Bir taraftan orman yangınları ile mücadele edilmeye devam ederken; yaralarında sarılması için bölgede hasar tespit çalışmaları devam ediyor.
Her fırsatta dile getirdiğimiz güzel Anadolu’muz Türkiye; yine birbirine kenetlendi. Afetlere de, orman yangınlarına da el birliği ve güç birliği yaparak düşen ateşi söndürdü, söndürmeye çalıştı.
Gel gelelim üreten alın teri döken çiftçimizin içinde yangınlar devam ediyor. Süt üreteni ’de tarlada mahsulü kaldırmaya çalışan da, sebze üretmeye çalışan da uzun süredir hem ekonomik hem de doğal felaketlerden kaynaklanan sorunların içinde boğuluyor.
Çiftçinin ateşini kim söndürecek? Anlaşılan şu ki bu kış çok çetin geçecek. Daha fazla çiftçimizin içindeki ateş alevlenmeden söndürülsün. Söndürülsün ki çiftçinin içinde yaşama sevinci kalsın. Üreten alın teri döken çiftçimizin yaşama sevinci biterse bir daha üretecek bir çiftçi bulamayacağız. Yurt dışından çiftçi de ithal edemeyeceğimize göre elindekinin kıymetini bilelim. Düsturu ile kıymet bilenlerden olalım.
Kalın sağlıcakla.