Ekmek, çay, şeker un derken tüketicinin evinde günlük kullandığı her ürüne ortalama %35 oranında zam geliyor. Alım gücü ise günden güne değişiyor. Bunların birde üzerine döviz kuru baskısı ile üreticiyi de tüketici olarak bizi de yangın yerine çeviriyor.
Çiğ sütte çiğ süt analiz içeriği ile vakit geçirmeye devam ede duralım. Birlikler ve örgütler ile imza atalım. Ne var ki madalyonun diğer yüzünde işler o kadarda parlak değil. Çiğ süt fiyatları yerinde saymaya devam ederken yetiştiricide kan kaybı hızla artıyor. Her geçen gün enflasyon her kalemde ve her üründe zamlanmaya devam ediyor. Buna bağlı olarak tüketicinin ise alım gücü artık günlük değişiyor hatta değişmekle kalmayıp her gün biraz daha azalıyor…
Yetiştiricinin en büyük girdilerinden biri olan yem fiyatlarına ne müdahale edilebiliyor, ne de üretilen çiğ süt fiyatlarında üreticiyi koruyacak ve kollayacak bir yol aranıyor.
Üretici ’de Yangın Yeri
Ateş düştüğü yeri yakar misali üreticinin işletmesinde yangın var. Söndüren ya da söndürmeye teşebbüs eden kimsecikler de yok. Ne (USK) Ulusal Süt Konseyinden ne de üreticiyi temsil eden USK masasında oturanlardan ses seda yok. Herkes kulaklarını kapatmış, kendi gemisini fırtınada yüzdüren kaptan misali koltuklarını korumaya devam ediyor.
Damızlık analar bir bir kesilmeye devam ediyor. Ülke hayvancılığı önümüzdeki süreçte böyle devam ederse ne süt üreticisi kalacak ne de damızlık hayvanlar. Yükselen döviz kuru baskısı ile ithalatta olamayacak. İthalat yolu ile gelecek damızlık hayvanlar ise Euro fiyatı üzerinden çok paralara mal olacak. Yine yabancı ülkenin çiftçisi desteklenmiş olacak.
Uyan Anadolu, uyan Türkiye!
Milli servet ve stratejik öneme sahip damızlık anaların kesilmesine DUR de.
Yerli ve Milli olanı destekle…