Yaz dönemi geldiğinde, bir tarafta kene ısırması ve Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı, diğer tarafta nasıl mücadele edilmesi gerektiği gündemden hiç düşmüyor. Özellikle Sivas, Tokat, Amasya gibi birçok ilde kene ısırması vakaları maalesef haber olarak üst sıralardaki yerini koruyor.

Aslında, hemen herkes bir insan kene saldırısına uğrarsa ne yapması gerektiğini biz de dahil birçok basın ve yayın organından yıllardır duyuyor. Ama algıda seçicilik denen davranışsal uygulama devreye girmediğinden, çok da bir şey değişmiyor. Yani haberde yer alan o kene sizi hiç ısırmadığı için, böyle bir durumun olacağı aknınıza dahi gelmiyor. Bu nedenle beyin, haberde ifade edilen kişinin siz olmadığını, bahsedilen işin ciddiyetini kavrayamıyor. Sonuçta izlenen haberler sizde kalıcı etki oluşturmuyor ve kısa zamanda unutuluyor. İşte bu anlattığım konu inanın pekçok olayda aynen böyle seyrediyor. Peki önemli şeylerin kalıcı olması, özellikle de ölümle seyreden Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı bizlerde görülmemesi için ne yapmalıyız? Hadi bir daha buradan paylaşalım.

Bu korkunç hastalık öncelikle enfekte bir kenenin sizi ısırmasıyla geçiyor. Yani ısıran kenenin hastalık etkeni virüsü taşıyor olması ve başka bir canlıdan bunu kan emerek kendi bedenine alması gerekiyor. Peki bu hastalık etkenini doğada nereden temin ediyor?

Kenelerin esas amacı öncelikle bir canlıdan kan emerek karnını doyurmak ve sonrasında yumurtlayıp çoğalmaktır. Böyle olduğu için hedeflediği canlıyı kendi yaşadığı yerin çevresinde arar. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığını taşıyan hyalomma cinsi kenelerdir. Bunlar topraktaki çatlaklar, taş altları veya benzeri uygun zeminde yaşarlar. Ayak hareketlerine ve titreşimlere duyarlıdır. Kendi yakınlarından geçen canlıları takip edip bir fırsatını bulduğunda hızla örümcek gibi koşar adım hareket eder ve üzerine çıkar. Kısa bir süre üzerinde gezdiği canlıda bir keşif gezisi yaptıktan sonra kan emme işlemine koyulur. Genellikle bu canlılar keklik, tavşan gibi hemen her yerde rastlanan bildik hayvanlardır. Bu canlılardan hastalık yapan virüsü emerek kendi bedenlerine transfer ederler. Kan emerken bazı özel salgılar salarak diğer canlının bunu hissetmemesini sağlarlar. Yani yukarıda bahsettiğim hayvanlardan veya sizden kan emerken canınız acımaz ya da acıdığını anlamazsınız. Böyle olunca bizler durumdan kolay kolay haberdar olmayız. Hastalık etkeni virüs, kenenin vücuduna girdikten sonra onun tükürük bezlerine yerleşir. Kene kan emerken farkedilip ondan kurtulmak için tutularak rastgele koparılırsa, bu esnada tükürük bezinde yer alan virüsü hemen insana verir. Ama acele edilmeden bir sağlık merkezinde bilen biri tarafından tekniğine uygun çıkarılırsa genellikle bir sorun oluşmaz. Çünkü kene kan emme işlevini bir ya da birkaç günde yapmakta ve tam işi bitireceği zaman tükürüğünü emilen bölgeye bırakmaktadır. O yüzden kendi bedeninizde sizleri ısırmış bir keneye rastladıysanız, panik yapmadan en yakın bir sağlık kuruluşuna gitmelisiniz. Eğer yakınlarda böyle bir imkan yoksa zaman geçirmeden bir ip veya bir pens yardımıyla kenenin ağzıyla deri arasına yerleştirerek, kenenin başını koparmadan bütünlüğünü koruyarak çıkartmalıyız. Kene çıkarma işlemi bittikten sonra onu küçük bir poşet ya da kutuya koyarak birlikte hastanenin yolunu tutmalı ve tedavimizi yaptırmalıyız. Genelde keneler insanın sırt bel gibi yerlerini ısırdığında farkedilmezler. O yüzden ormanda, tarlada, köyde ve doğal ortamda çalışıyorsanız ya da bir piknik sonrası eve dönüşte mutlaka tüm bedeninizi iyice muayene ediniz. Mümkünse bir aynada sırt ve bel bölgenizi lütfen kontrol etmeyi ihmal etmeyiniz. 

Şunu da hatırlatalım; kene çıkarma işlevini kendiniz yaptıktan sonra mutlaka ama mutlaka bir sağlık kuruluşuna gitmelisiniz. Çünkü kenenin hangi tür olduğu, hastalık taşıyıp taşımadığı ve sizin bundan etkilenip etkilenmediğinizi ancak bir uzman anlayabilir. Lütfen bu hususu atlamayalım.

Unutmayalım ki küçük tedbirler büyük problemleri yokeder.