Ekonomi ağırlıklı gündemin meşguliyeti nedeniyle iç ve dış siyasi gelişmeleri biraz geriden takip ediyoruz son günlerde. Yeni açıklamalar, önemli gelişmelerin kapıda olduğuna, üç beş ay içinde bazı şeylerin temelde değişebileceğine işaret ediyor.

Siyasette bir taraftan kulakların alışık olmadığı açıklamalar yapılırken, diğer taraftan kadro değişikliklerinin hazırlıkları yapılıyor. CHP’de Özgür Özel ile sol kanatta yeni bir dönem başlamıştı. Değişiklik sağ kanatta İYİ Parti’de Meral hanımın gidişiyle olmuştu. Geçtiğimiz hafta Saadet Partisinin Genel Başkanı değişti. Neredeyse çeyrek asırdır ülke yönetimini elinde bulunduran AK Parti ise kadrolarını tahkim ediyor.  

Partinin, 8. Büyük Olağan Kongre'ye hazırlık çalışmaları çerçevesinde ilçe başkanı ve ilçe yönetim kurulu üyeleri ile il kongre delegelerinin belirlendiği ilçe kongreleri sürüyor. 12 Ekim'de ilçe kongrelerini başlatan AK Parti, Türkiye genelinde şu ana kadar 811 ilçede kongresini tamamlamış durumda. İl düzeyindeki çalışmalar devam ediyor. Kadro değişikliği ile tahkim çalışmaları büyük kongreden sonra yapılması düşünülen Genel Merkez yönetimi ile Bakanlar Kurulu revizyonu ile tamamlanmış olacak.

Bu arada herkes kabinede yakın gelecekte bir değişiklik bekliyor ancak bu değişikliğin olağan kongreden sonra olacağı kuvvetle muhtemel.

“Türkiye Buluşmaları” ve “Ortak Akıl Toplantıları” gibi isimlerle STK temsilcileri, kanaat önderleri ve yerel temsilcilerle görüşmeler gerçekleştiren AK Parti yöneticilerinin, yapılan değişiklikleri referans vererek siyasi ikna gayreti içinde oldukları gözlemleniyor.

MHP’de durum biraz farklı. Disiplinsizlik gerekçesiyle geçtiğimiz hafta birkaç vekile istifa ettirildi. Partideki hareketlilik, kadro değişikliğinden ziyade politika üretimi noktasında kendisini hissettiriyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin terör örgütünün kurucu lideri tutuklu Abdullah Öcalan’ın PKK’yı lağvettiğini açıklaması halinde Meclis’te DEM Parti sıralarında hitap edebileceğine ilişkin sözleri, tabiri caizse ülkücü görüşün sinir uçlarına dokundu. Bahçeli, “Bu kadarı da fazla” diyen bazı seslerin geri vites beklentisinin tersine, son grup toplantısında aynı açıklamayı tekrar etti. Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi her sözünün arkasındadır. 22 Ekim 2024 tarihli Grup Toplantımızdan itibaren ne demişsek aynen yanındayız. İmralı'yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz.” diye konuştu.

Bahçeli'nin "İmralı ve DEM Grubu görüşmeli" çağrısından sonra DEM Parti, bu kapsamda görüşme talebiyle başvuruda bulundu.

İmralı konusu AK Parti içinde de değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, "Bu tarihi çağrı ortak vizyonumuz. Terör belasını bertaraf etmekte kararlıyız.” Sözleriyle Bahçeli ile “ortak vizyon” içinde olduklarını bildirmiş oldu.   

Siyasi okur yazarlığımız maalesef biraz zayıf. Haber niteliğindeki üst satırları bir şeye işaret etmek için yazmış oldum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve siyasi ortağı Bahçeli’den yapılan açıklamaları hayırlı gelişmelerin habercisi olarak görüyorum.

Savaş teknolojisinin geldiği nokta, gerilla taktiği kullanan terör örgütlerinin sonunu getirmiş olabilir mi? Topun icadı, iktidarını muhkem kalelerde muhafaz eden derebeylerin hezimeti olmuştu. İHA ve SİHA’lar da terör örgütlerini tarihin kirli çöplüğüne gönderecek gibi duruyor.

Devlet, bu konuda kararlı. Ülkemizin güney sınırlarını Akdeniz'den İran hududuna kadar uzanan bir güvenlik kuşağıyla terör örgütlerinin tehditlerinden arındırma projesi adım adım ilerliyor. Türkiye, en geç önümüzdeki yıl hem diplomatik hem askeri yöntemlerle bu konuda yeni kazanımlar elde etmeye karlı gözüküyor.

Yakın zamanda hem iç siyasette hem dış siyasette büyük değişikliklera şahit olacağımız muhakkak. Bu değişiklikleri fark edenler ve siyasi okur yazarlığı önemseyenler tarihe tanıklık etmiş olacaklar.