Genel Başkan Çelik, gıda güvencesini sağlamanın yolunun tarımsal üretimden geçtiğini belirterek “ Tarımsal üretimin olmazsa olmazı toprak, su ve havadır. Toprak aynı zamanda tarihte uğruna büyük savaşların verildiği insan hayatının olmazsa olmazıdır. İnsan hayatı için bu kadar önemli olan topraklarımız, gıdalarımızın neredeyse yüzde yüze yakın bölümünün üretildiği, doğal çevrenin sürdürülebilirliğinin teminatıdır. Dolayısıyla topraklarımızı korumak hepimiz için bir vatan borcudur “ dedi.
‘Yüzyılların ürünü topraklar üç beş yılda heba edilmemelidir’
Toprak kaybına tahammül olmadığına vurgu yapan Çelik, “ Hayatımız ve varlığımızın sürdürülebilirliği için çok önemli olan topraklarımızı kaybettiğimizde tekrar kazanılması için çok uzun zamana ihtiyaç vardır. Sadece 1 cm kalınlığındaki toprağın oluşması için yüzlerce yıla ihtiyaç olduğu düşünüldüğünde topraklarımız; gıda güvenliğimiz, geleceğimiz ve sürdürülebilir bir hayat için korunması gereken, kaybedildiğinde yenilenebilir olmayan varlıklardır. Dolayısıyla yüzyılların ürünü topraklar üç beş yılda heba edilmemelidir. Sürekli artan nüfusumuzun doyurulabilmesi için topraklarımızın korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur. Hal böyleyken topraklarımız sanayileşme, plansız kentleşme gibi amaç dışı kullanım, erozyon, çölleşme, kimyasal gübre ve ilaç kullanımının neden olduğu toprak kirliliği, bilinçsiz sulama sonucu tuzlulaşma ve çoraklaşma gibi nedenlerle elden çıkmaktadır. Ülkemizde topraklarımızdaki kayıpların en önemli sebeplerinden birisi amaç dışı kullanımlardır. Geleceğimize miras olarak bırakacağımız topraklarımızı korumak yediden yetmişe hepimizin görevi olmalıdır. Bunun da yolu üzerinde sadece insanların değil bütün canlıların yaşadığı toprağın yönetilmesi, korunması ve sahip çıkılmasıdır “ dedi.
Genel Başkan Çelik, çölleşme ve kuraklık tehlikesine de dikkat çekerek “ Çölleşme, erozyon ve kuraklık nedeniyle Dünyada ikiyüze yakın ülke risk altındadır. Oluşan toprak tahribatı birçok insanın göç etmesine neden olmaktadır. Ülkemiz topoğrafyasının engebeli olması, tarım alanları, ormanlar ve meralarımızın amaç dışı kullanımı, su kaynaklarımızın bilinçsiz kullanımı, yaşadığımız kuraklıklar, çölleşme ve erozyonu hızlandırmaktadır. Dolayısıyla topraklarda meydana gelen tahribat ve toprak kayıplarının önlenmesine dikkat çekmek amacıyla Dünyada her yıl 17 Haziran günü “Çölleşme ve Erozyonla Mücadele”günü ilan edilmiştir. Sonuç itibarıyla geçmişten bize miras kalan, en önemli değerimiz, doğal zenginliğimiz daha da önemlisi gıda güvencemiz olan topraklarımızı koruyarak gelecek nesillere emanet etmek asli görevimiz olmalıdır” dedi.