Yanlış ve sağlıksız beslenme sonucunda ortaya çıkan obezite problemleri günümüz de pek çok insanın sorunu oldu. Obezitenin büyük küçük demeden her yaşta kapımızı çalabilen bir sorun haline geldiği şu günlerde Prof. Dr. Mesut Türkoğlu, Beslenme ve Obezite Sorunu yazısı ile obezitenin olumsuz etkilerini anlattı.

 İnsanların sağlıklı, başarılı, huzurlu ve mutlu bir yaşam sürebilmeleri için elzem konu, doğumdan itibaren dengeli bir şekilde beslenmesinin sağlanmasıdır.

Dengeli ve yeterli beslenme için hamilelik döneminde annenin kaliteli ve dengeli beslenebilmesi şarttır. Böylece doğan bebek fiziksel ve beyin gücü yönünden güçlü olabilecektir. Doğumdan itibaren ilk hafta, ilk üç hafta, ilk üç ay ve üç yaşına kadar dengeli ve yeterli beslenmesinin sağlanması ve ömür boyu devam ettirilmesi gerekmektedir.

Hamilelik döneminde dengeli ve yeterli beslenen annelerin doğurduğu çocukların, hayatının devamında da dengeli ve yeterli beslenmesi sağlandığında, toplumun insan kalitesi yüksek olacak demektir. 

Beslenmede, protein, enerji, vitamin ve mineraller bakımından dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Ülkemizde kişi başı ortalama protein tüketimi günlük 110 gramın üzerinde olup, enerji alımının da 3000 kcal’nin üzerinde olduğu bilinmektedir. Bu seviyeler ülkemizde protein ve enerji beslenmesi açısından önemli eksiklikler olmadığını göstermekle beraber, gelir dağılımındaki bozukluklar yönüyle, bazı toplum kesimlerinde dengeli bir beslenme sağlanamadığı da bilinmektedir.

Diğer taraftan ülkemizde yanlış beslenme alışkanlıklarından ileri gelen obezite sorunu da ortaya çıkmış olup, Avrupa’da 1. sırada olduğumuz açıklanmaktadır.

Gençlerde giderek artan obezite görüntüleri bu kişilerin psikolojik olarak olumsuz etkilendikleri gerçeğini ve bunun kişisel ve aile düzeyinde ciddiyetle ele alınıp, çözüm yollarının topluma benimsetmeyi de gerektirmektedir.

Yıllarca toplumumuzun dengeli ve yeterli beslenebilmesi için, hayvansal protein tüketimine önem verilmesi ve bunun için daha fazla süt, yumurta ve et tüketilmesinin önemine işaret ettik.

1970’li ve 1980’li yıllarda 20 gram düzeyinde olan fert başına günlük hayvansal protein tüketimimiz, yılda fert başına süt tüketimimizin 150 litreden 220 litreye et tüketimimizin 15 kg’dan 37 kg’a, yumurta tüketimimizin ise 70 adetten 220 adete yükseltilmesi sayesinde günde 38 gram hayvansal protein tüketim noktasına ulaşmış bulunmaktadır.

Ülkemiz bir tarım ülkesidir, ancak iklim değişikliklerine bağlı olarak gelecek bir gıda krizi yaşanacağı beklendiğinden, gerek bitkisel üretim ve gerekse hayvansal üretimimizin verimli ve kaliteli olacak şekilde artan nüfusumuzun ihtiyacını karşılayacak seviyede devam ettirilmesi gerekmektedir.

Son dönemde ortaya çıkan gıda krizinin artan savaş tehlikesiyle alabileceği boyutlar ciddiyetle takip edilmelidir ve gerekli önlemler önceden düşünülmeli ve alınmalıdır.

Küresel düzeyde giderek artan gıda krizinin bir ölçüde de olsa savaş tehlikesine ve nüfus artışının engellenmesi gayretlerine bağlı olduğu açıkça tartışılan bir konu olmuştur.

Tarımsal üretim potansiyelimiz yüksek olsa da tarım işletmelerimiz alt yapı olarak güçsüzdür. Batılı ülkelerde yaşanan tedarik zinciri krizi bizde yaşanmamakla beraber, TÜFE’nin haziran ayı itibariyle % 150 civarında açıklanması, içinde bulunduğumuz durumun çok kritik seviyede olduğunu açıkça göstermektedir.

Bölgemizdeki Ukrayna-Rusya savaşı ve ülkemizi tehdit eden savaş riski giderek zor yıllar yaşayacağımızı göstermektedir. Son dönemdeki ekonomik darboğazı aşmak için ihracat seferberliği yürütülmekte ve artan döviz talebini karşılayabilmek için tarımsal ürün ihracatımız 2022’nin ilk altı ayında geçen yıla göre %20 artırılarak 16 milyar dolara çıkmış olmakla beraber, gelecekteki gıda krizinin ulaşacağı noktalar açısından var olan her şeyimizin satışının da dikkatle takibini zorunlu kılmaktadır.

Toplumda “DİĞER GAMLIK” yani başkalarını düşünerek yaşamak her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir. Bu nedenle fazla yemek obez duruma düşmek başta kişinin beden ve ruh sağlığını olumsuz etkileyeceğinden Sağlık Bakanlığımızın konuyu televizyonlarda yayınlanacak öncelikli yayınlar ve kamu spotlarıyla kamu duyarlılığı sağlaması gerekliliği giderek elzem bir noktaya ulaşmış bulunmaktadır.

Yıllarca Zootekni Federasyonu olarak ülkemizde hayvansal üretim açısından ot sorunu var ve bunun çözümü için tarımda su kullanımı imkanlarını artırmanın önemine dikkat çektik. Son yıllarda baraj ve sulama göletleri yapılmış olsa da denizlere akan sularımızın başta Orta Anadolu olmak üzere kurak bölgelerimize aktarılamamıştır. Örneğin bu kadar tünel açıp lüks otobanlara masraf edileceği yerde sulama yatırımlarına öncelik vermek daha doğru olacak idi. Kaldı ki önümüzdeki yıllarda su krizi nedeniyle savaş çıkacağı yıllardan beri söylene gelmektedir.

Prof. Dr. Mesut Türkoğlu