Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü dolayısıyla yaptığı görüntülü basın açıklamasında, baklagillerin beslenmedeki önemine dikkat çekerek üretimde yaşanan gerilemeye vurgu yaptı.
“Baklagiller vazgeçilmez gıdalarımız arasında”
Baklagillerin Türk mutfağının temel besin kaynaklarından biri olduğunu belirten Bayraktar, “Protein, vitamin, mineral ve lif açısından zengin olan baklagiller, sağlıklı beslenme için vazgeçilmez bir yere sahip. Fastfood ve hazır gıdaların yaygınlaştığı günümüzde doktorlar ve diyetisyenler de bu besin grubunu sıklıkla öneriyor” dedi.
Baklagillerin yalnızca beslenme açısından değil, tarımsal üretim için de büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Toprak yapısını iyileştirmeleri ve organik madde birikimine katkı sağlamaları nedeniyle ekim nöbetinde sıklıkla tercih ediliyorlar. Bu özellikleri, tarımsal sürdürülebilirlik açısından da büyük bir avantaj sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler’in, 2016 yılını ‘Uluslararası Bakliyat Yılı’ ilan ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu süreçte her yıl 10 Şubat’ın Dünya Bakliyat Günü olarak kutlanmaya başladığını belirtti.
“Baklagil ekim alanları ve üretimi yıllar içinde düştü”
Türkiye’de yemeklik baklagil üretiminin büyük oranda Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Güney Marmara bölgelerinde yoğunlaştığını aktaran Bayraktar, üretimdeki gerilemeye dikkat çekti:
“1990 yılında 20,3 milyon dekar olan baklagil ekim alanı, bugün 8,7 milyon dekara kadar geriledi. Yani ekim alanlarımızda yüzde 56,6, üretimde ise yüzde 33,2 oranında düşüş yaşandı.”
Ülkemizde en fazla üretilen baklagillerin nohut, kırmızı mercimek ve kuru fasulye olduğunu belirten Bayraktar, toplam baklagil üretiminin yüzde 42,7’sinin nohuttan, yüzde 30,1’inin kırmızı mercimekten, yüzde 20,7’sinin kuru fasulyeden, yüzde 5,3’ünün yeşil mercimekten oluştuğunu söyledi.
“Üretim artıyor ancak arz açığı devam ediyor”
2016’dan bu yana baklagil üretiminde yüzde 24,5’lik bir artış yaşandığını belirten Bayraktar, “Bugün üretimimiz 1 milyon 345 bin tona ulaştı. Ancak bu artışa rağmen yeşil mercimekte yüzde 39,8, kırmızı mercimekte yüzde 14,1, kuru fasulyede ise yüzde 8,6 oranında arz açığımız bulunuyor” dedi.
“Baklagilde ithalatçı olmamalıyız”
Son yıllarda baklagil ithalatının ciddi seviyelere ulaştığını vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Son 10 yılda kuru fasulye, nohut ve mercimek ithalatımız yüzde 55 oranında artarak 587 bin 500 tona yükseldi. İthalata ödenen para ise 3 milyar 629 milyon dolara ulaştı. Kendi kendine yetebilen bir ülke olmamız gerekirken, temel protein kaynaklarımızdan biri olan baklagilde ithalatçı konumda olmamız kabul edilemez.”
Bayraktar, üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkına da dikkat çekerek, şu örnekleri verdi:
• Üreticide 23 lira olan kırmızı mercimek, markette 60 liraya,
• 31,5 lira olan nohut, 89 liraya,
• 33 lira olan kuru fasulye, 98 liraya,
• 29 lira olan yeşil mercimek, 72 liraya satılıyor.
Bayraktar, kırmızı et fiyatlarının yükseldiği ve vatandaşın alım gücünün düştüğü bir dönemde, protein kaynağı olan baklagillerin bu kadar pahalı olmasının izah edilemeyeceğini belirtti.
“Marketlerde tavan fiyat uygulanmalı, üretim desteklenmeli”
Fiyatlardaki dengesizliğin önüne geçmek için çeşitli tedbirler alınması gerektiğini belirten Bayraktar, şu önerilerde bulundu:
• Temel gıda ürünlerinde marketlerde tavan fiyat uygulanmalı,
• Baklagil üretimini teşvik eden politikalar artırılmalı,
• Hasat dönemine yakın ithalat yapılarak iç piyasanın dengesi bozulmamalı,
• Üreticiye tatmin edici fiyat politikaları sunulmalı.
Bayraktar, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Üreticimizin emeğinin karşılığını aldığı, tüketicinin ise uygun fiyatlarla baklagillere ulaşabildiği bir sistem oluşturulmalıdır. Bu vesileyle Dünya Bakliyat Günü’nü kutluyor, ülkemizin gıda güvencesine katkı sunan tüm çiftçilerimize teşekkür ediyorum.”