Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Atatürk Orman Çiftliği 100 yaşına giriyor. Atatürk’ün çorak ve bataklıktan yarattığı çiftlik arazisi geçen süreçte ve talan edildi. 55 bin dekar araziden geriye 33 bin dekar arazi kaldı. 1. derece sit alanı olmasına rağmen önce askerler, sonra sivil siyasetçiler, 22 bin dekarlık araziyi işgal etti. Herkesin gözünün üzerinde olduğu AOÇ, can çekişiyor.
Atatürk Orman Çiftliği, 5 Mayıs 1925’te, adını aldığı Mustafa Kemal Atatürk tarafından yaratıldı. Çiftlik, 5 Mayıs Pazartesi günü 100. yaşına “gözyaşları” içinde girecek.
Kurtuluş Savaşı’ndan “sağ salim” kurtulmayı başaran Atatürk’ün emaneti olan bu güzelliğe 100 yıllık süreç içinde her tarafından saldırıldı. Yeşili, hayvanı, insanı sonuçta, “canlı”yı sevmeyen aç gözlü “muktedirler”, çiftlik arazisini yağmaladı.
Çiftliğin başına gelecekler tahmin ediliyordu. Bu nedenle, çiftliğe dokunulmaması için önlemler de alındı. Çiftlik arazisi, birinci derecede doğal ve tarihî sit alanı ilan edildi. Çıkartılan koruma kanununa, "Atatürk Orman Çiftliği arazileri üzerinde konut, ticaret ve sanayi amaçlı yapılaşma yapılamaz” maddesi eklendi.
Ancak, yağmacılar durdurulamadı, kimse dinlemedi. Nice sit alanları gibi bu güzelliğe de dokunuldu ve yağmalandı. Çocukluğumun güzelliği olan bu tabiat harikası çiftlik arazisi, en ağır darbeyi günümüzde aldı. “Entübe” edilen Atatürk’ün emaneti çiftlik, yaşamını komada sürdürüyor.
Daha ne kadar yaşar, bilmiyorum. Ama 100 yaşına kolay gelmedi.
AOÇ’nin 22 bin 538 dekarlık alanı yok oldu
AOÇ, CHP’li Ankara Belediye Başkanı Hacı Ziya Bey’in bağışladığı çorak ve bataklık arazide doğdu. Mustafa Kemal Atatürk onu yaşattı, büyüttü ve geliştirdi…Ve kendisinden sonra gelenlere AOÇ arazisini 55 bin 538 dekar olarak teslim etti.
Atatürk’ün bu emanetinden geriye sadece, 33 bin 110 dekar kaldı.
Çiftliğin 22 bin 538 dekarlık alanı “ne oldu?” diye sorarsanız.
Yağmalandı, talan edildi cevabını verebilirim. “Muktedirler” tarafından, “farklı kurum ve kuruluşlara” satıldı, kiralandı, tahsis edildi.
Çiftlik, bundan sonra ne kadar dayanır bilmem.
Ama, Atatürk Orman Çiftliği 100. Yaşına “gözyaşları” içinde giriyor.
CHP’li Hacı Ziya Bey’in arazisinde doğdu…
Bir asır önce, CHP’nin Ankara Belediye Başkanı Hacı Ziya Bey’in bağışladığı “çorak” ve “bataklık” bir arazinin üzerinde, modern bir çiftlik kurmak için çalışma başlatıldı.
Gazi Mustafa Kemal’in iki amacı vardı:
Biri, “Türk çiftçisinin neler yapabileceğini” göstermek,
Diğeri ise feragat mektubunda belirttiği gibi;
“Araziyi ıslah ve tanzim etmek, muhitlerini güzelleştirmek, halka gezecek, eğlenecek ve dinlenecek sıhhi yerler, hilesiz ve nefis gıda maddeleri temin” etmekti.
Yerli ve yabancı tarım uzmanları kısa sürede, bataklık ve çorak olan bu araziyi, çiftlik haline getirdi. Arazi park, orman ve rekreasyon alanına dönüştürülerek doğal yaşam alanı yapıldı.
Çiftlik, ilk darbeyi “Atatürkçü” askerlerden yedi…
Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin satışı ile ilgili çıkartılan 2 satış kanunundan biri, 12 Eylül Askeri darbesi döneminde çıkartıldı.
O yılların “muktedirleri” askerlerdi…
12 Eylül 1980 askeri darbesi ile eş zamanlı olarak AOÇ arazilerine de dozerler girdi. Mustafa Kemal’in kurduğu ordunun mensupları olan paşalar için Gazi Orduevi inşa edilecekti. İtirazlara aldırmayan askerler, Atatürk’ün emaneti olan çiftlik arazisine orduevi yapmayı kendilerine “hak” olarak gördü. Çiftlik arazisine yapılan çok katlı orduevinin açılışını Kenan Evren ve Pakistan Cumhurbaşkanı Ziya Ül Hak birlikte yaptı.
Daha sonraki yıllarda yine Çiftlik Arazisi üzerinde, Ankara’nın tek açık yüzme havuzu olan Karadeniz Havuzunun yanına Devlet Mezarlığı ve Devlet Müzesi kuruldu.
Çiftlik arazisindeki Marmara denizine benzer havuzun yanındaki Marmara Köşkü, bir süre sonra Marmara Oteli’ne dönüştü. Gazeteciliğimin ilk yılları bu otelde haber takip etmekle geçti. İlerleyen yıllarda MİT’e devredilen Marmara Köşkü, bugün Külliye sınırları içinde kaldı sanıyorum…
AOÇ ağlamasın da kim ağlasın?
Askerin “ilk” darbesinden sonra sıra, sivil siyasetçilere geldi.
Gazi Orduevi’nin yapımından 28 yıl sonra dozerler, bir kez daha Atatürk Orman Çiftliği arazisine girdi. Birinci derece sit alanı olarak ilan edilmesine aldırmayan dozerler, kepçeler, araziyi kazmaya başladı. Çiftlik arazisi, kısa sürede ağaçlardan ve yeşilden acımasızca temizlendi. Bu defaki “muktedirler” Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yapacaktı.
Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununda değişiklik yaparak inşaatın alt yapısı oluşturulmaya başlandı. AOÇ’nin kaderi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne terk edildi. Ardından çiftlik arazisindeki “1. derece doğal ve tarihi sit alanı” şerhi kaldırıldı. Sonuçta çiftlik arazisine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi inşa edildi.
Yetmedi.
Daha önce Çankaya Köşkü’ne yakın bir yerde bulunan ABD Büyükelçiliği, Cumhurbaşkanlığı ile birlikte Külliye’nin çok yakınına, AOÇ arazisine taşındı. Muhalefet, çiftlikte arazinin ABD Büyükelçiliği’ne “ücretsiz tahsis edildiğini” iddia ediyor.
Hayvanat Bahçesi yok edildi
Ben, Atatürk Orman Çiftliği’nin “özgün” haline yetiştim.
Yağmalanmadan, talan edilmeden önceki görkemini doya, doya yaşadım. Ailecek, Abidinpaşa’daki evimizden piknik yapmaya gelirdik.
Hayvanat Bahçesi’nin yeni misafirlerini görmek için can atardık. Maalesef, “ahir ömrümde” Melih Gökçek’in AOÇ’ne yaptığı en büyük kötülüğü de yaşadım. Hayvanat Bahçesini kapattığına “çaresizlik” içinde tanıklık ettim. Üstelik, canlı hayvanların yerine, maket hayvanlarla (dinazor vb.) doldurduğu, bugün harabe halinde duran Anka Park’ın yapımını da seyretmek zorunda kaldım.
Kimse ona engel olamamıştı…
Başkent Ankara, açık hava havuzlarla, Marmara ve Karadeniz isimli havuzlarla AOÇ arazisinde tanıştı. Karadeniz havuzunda yüzmek bizim için bir ayrıcalıktı.
Bayram sabahında kurbanlıklarımızı bu çiftlikteki tarım kuruluşlarından alırdık. AOÇ logolu günlük sütlerle büyüdük. Karton kutulardaki Çiftlik dondurması ağzımızın tadıydı…
95 yaşındaki Annemi, vefat etmeden önce tekerlekli sandalyesiyle Çiftliğe getirdiğimde, sevincini görmeliydiniz. Geleneksel dürüm köfte ve ayranı yerken mutluluğunu seyretmeliydiniz. Rahmetli Annemin Çiftlik dondurması aşkı, vefat edinceye kadar hiç bitmedi.
Çorak ve bataklık bir alanda doğan, Atatürk Orman Çiftliği, 100. yaşına, gözyaşlarıyla, acılarla giriyor.
Muktedirlere sesleniyorum:
“Ata’mızın emanetine daha fazla zarar vermeyin. Elinizi AOÇ’den çekin”