Şeker İş Sendikası, Resmi Gazete’de yayınlanan 400 bin ton şeker ithalatının izni ile ilgili açıklama yaptı. Pancar üreticisinin desteklenmesi gerekliliğinin altını çizen açıklamada, karar sonrası yapılacak vergi kaybı değerlendirildiğinde 400 bin ton şeker ithalatının tahmini değerinin 320-350 milyon dolar düzeyinde olması beklendiği bildirildi.

Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi;

Bilindiği üzere 5615 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 400 bin ton şeker için tarife kontenjanı açılması karara bağlanarak 27 Mayıs 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Aynı Resmi Gazete’de Şeker İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esasları belirleyen Tebliğ’de yer almaktadır. 

      Daha önceki yıllarda Avrupa Birliği Menşeli Şeker İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanmasına Dair Kararlar ile 5615 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı karşılaştırıldığında; tahsisat önceliğinin bir kamu kurumu olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. yerine, sadece ürünlerinde şeker kullanan sanayicilere verildiği görülmektedir. Azami yüzde 50 oranında olmak kaydıyla, İthalat Rejimi Kararı çerçevesinde söz konusu ürün için tespit edilen gümrük vergisinin yüzde 80’i uygulanır iken,  bu ithalatta uygulanacak olan gümrük vergisi oranı ve ek mali yükümlülüklerin sıfır olacağı görülmektedir.

     Ülkemiz pancar üreticisinin desteklenmesi gerekliliği karşısında, alınan bu karar sonrası yapılacak ithalatın tahmini değeri ve vergi kaybı değerlendirildiğinde 400 bin ton şeker ithalatının tahmini değerinin 320-350 milyon dolar düzeyinde olması beklenmektedir. İthalat Rejimi Kararına göre, 2022 yılında şeker ithalatına uygulanacak vergi oranı yüzde 135 düzeyindedir. Sonuç itibariyle Sıfır vergi uygulamasıyla, yüzde 135 oranındaki ithalat vergisinden sarfınazar edilmiştir.

        Alınan ithalat kararı, dünya şeker fiyatlarının yüksek seyrettiği bir dönemde yapılmaktadır. Bu bakımdan dünya fiyatları dikkate alındığında, Avrupa menşeli şekerin Avrupa limanları FOB fiyatının 710 $/ton düzeyinde olduğu görülmektedir. Güncel kurdan bu fiyat 11,7 TL/kga tekabül etmektedir. Bu fiyata navlun, sigorta ve diğer masraflar dâhil değildir. Bu haliyle bile fiyat Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.nin 7,72 TL/kg olan toptan satış fiyatının yüzde 52 oranında üzerindedir. Dolayısıyla ithalatın piyasayı ve fiyatları regüle etmeye yaramayacağı, aksine iç fiyatları yükseltici yönde etki yapacağı kesin olarak gözükmektedir. 

        Tarife kontenjanının dağıtımındaki kriterler çerçevesinde ise İlgili Tebliğde, tarife kontenjanının sanayici bazında adil dağıtımına ilişkin bir yönteme yer verilmemiştir. Örneğin kapasite raporunda yer alan yıllık şeker kullanım oranının % 30u gibi net bir kritere yer verilmediği görülmektedir. Tebliğde tahsisatın sadece C şekeri tahsisat belgesi sahibi firmalar öncelikli olmak üzere, söz konusu ürünü şekerli mamul üretiminde hammadde olarak kullanan sanayici firmalara yapılacağı belirtilmekle birlikte, tebliğ ekindeki başvuru formunda “Yeni ithalatçı” ve “Geleneksel İthalatçı” için de seçim yapılabileceği görülmektedir. Tebliğde yaptırım olarak sadece tahsisat belgesinin iptali hükme bağlanmıştır.  Yetersiz bir yaptırım olduğunun altını çizmekle birlikte, Tebliğ’e göre ithal edilen şekerin amacına uygun olarak kullanıp kullanılmadığı yönünde bir takip ve yaptırıma gerek duyulmadığı görülmektedir.

            Uzun erimli planlama ve şeffaflığın şart olduğunun mücadelesini yıllardır veren Sendikamız Şeker-İş’in gerek Türkşeker’e ait 10 fabrikanın özelleştirme sürecinde gerekse de bazı özel şeker fabrikalarında yaşanan arz eksikliği karşısında hayata geçirilemeyen kararlar ve denetim yetersizlikleri uyarılarına rağmen sektörümüzde bugün yaşanan problemlerin uzun vadeli strateji eksikliğinden ileri geldiği muhakkaktır.

Yine bugün 2022/23 yani önümüzdeki sezonun da yerli şeker arzı açısından sıkıntılı olabileceğine dair kaygıların olduğu değerlendirildiğinde; ülkemiz şeker sektörünü daha etkin önlemler, daha istikrarlı fiyat politikaları ile sektörü en kısa zamanda düzenleyemediği takdirde şekerde kendine yeterli bir ülke olmaktan hızla uzaklaşma riski ile karşı karşıya kalabileceğimiz söz konusudur.

Ülkemiz pancar üretim potansiyeli ve kurulu şeker üretim kapasitesi bakımından kendine yeten bir ülke olmakla birlikte, arz güvenliğimizi riske sokan birçok gelişme ve faktör karşısında C şekeri arzında sürekliliğin sağlanması için kalıcı stratejiler geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi, bağımsız yapıdaki Şeker Kurumunun gerekliliği ve yeniden oluşturulması; yani sektörün etkin ve sağlıklı bir şekilde düzenlenmesini ve denetimini sağlayacak, sektör paydaşlarının içinde yer alacağı bağımsız karar alma organının oluşturulması gerekmektedir. Ülkemiz şeker sektörünün strateji ve kalkınma planının belirlenmesi ile sanayi, işçi, üretici ve devlet işbirliğinde daha kontrollü ve şeffaf bir işleyişin sağlanması hususları sektörümüzün bugünü ve geleceği açısından en isabetli kararlar olacaktır.