Evet sevgili okuyucularım. Müslüman ülkelere bir bakın hukuk ayaklar altında. Oysa ki Kuranımız da temel prensip hukuktur...
Mehmet Çatakçı
Günümüzdeki Müslüman ülkelerin hemen hiçbirinde evrensel hukuk normlarına dayalı bir hukuk sisteminin inşa edilemediği bilinen bir gerçek. Hukukçuların, siyaset bilimcilerin bu konuda ciddi inceleme ve araştırmaları var. Ama bu çalışmaların hiçbirinde Müslüman ülkelerde halen yürürlükte olan dört başı mamur bir tek somut örnek bile yok.
Bugüne kadar pek çok İslam ulamasının “Kur’an Müslümanların anayasasıdır” benzeri bir retoriği dillendirdiğini biliyoruz. Kuşkusuz bu söylem, retorikten öte bir anlam ifade etmiyor. Zira biliyoruz ki Kur’an Yüce Yaratıcının, Hz. Peygamber vasıtasıyla insanlara gönderdiği mesajlar bütünüdür. Yani Kur’an’ın bütün insanlığa ‘iyi insan’ olma önerileridir. Dolayısıyla Kur’an bir kanun metni değildir.
Oysa anayasa devletin yapısını, organlarını, bu organların oluşumunu, yetkilerini ve kurumların birbirleriyle ilişkilerini ‘kuvvetler ayrılığı’ esasına göre düzenleyen ve en önemlisi de iktidar karşısında bireyin haklarını güvence altına alan kurallar bütünüdür. Kısacası anayasa devletle ilgili konuları ele alan bir hukuk metnidir.
İktidar heveslerine dini retorik kılıfını giydirerek ne yazık ki sonu despotizme giden tehlikeli bir geleneği başlattılar.
Maalesef modern dönemde Müslümanlar, yaşadıkları çağı doğru okuyup İslam’ın adaletle ilgili önerilerini insanlığın ortak mirası olan değerlerle buluşturacak yeni yorumlar üretemedikleri için gerçek dünyanın dışında kaldılar.
Bu yüzden de günümüzün hemen bütün Müslüman ülkelerinde bir hukuk devleti inşa edilemediği için hukuksuzluklar, insan hakları ayıpları ve özgürlüklerin giderek daha da baskılanır hale gelmesi adeta bir rutine dönüşmüş bulunmaktadır.
Ama ne hazindir ki İslam ülkelerindeki iktidarlar, halklarının refahını arttıracak, özgürlüklerini zenginleştirecek uygulamaları hayata geçiremedikleri halde her gün kendi günahlarını örtecek ‘hayali düşmanlar’ yaratmakta ve ülkelerindeki perişanlığın tek suçlusu olarak demokratik dünyayı göstermekte son derece maharetlidirler. Gerçi sadece Müslüman toplumlar değil, Batı dünyası içinde yer alan bir takım despotik liderler de iktidarlarını tahkim için yeni düşmanlar icat etmekten çekinmiyorlar. Mesela Macaristan başbakanı Orban, “Beni seçmezseniz ülkeyi Müslüman göçmenler istila eder” diye korkutarak seçim kazanıyor.
Unutmayalım ki günümüzün Müslümanları, dinlerinin temel ilkeleriyle çatışmayan, adil ve demokratik bir devlet arayışından vaz geçerlerse, bugün içinde bulundukları ve nefes almakta bile güçlük çektikleri otoriter yapılardan kurtulmaları hiçbir zaman mümkün olmayacaktır.
KAMU MÜHENDİSLERİ İSYANDA
Kamuda çalışan mühendisler haklarının gasp edildiklerini öne sürüyorlar.Özellikle Orman Mühendisleri sürekli arazide çalıştıklarını belirterek haklarının bir an önce verilmesini istiyorlar. Dileriz ki yönetenler bu isyana bir kulak verir bu haksızlık giderilir.