Gerçekleri her zaman söylemek iktidara da yol gösterir. Hataları ve yanlışlıkları dile getirmek her müminin görevidir.
‘’İktidar Müslümanlığı” tabiri bu yazıya çok yakışacak. Zira içinde inanan insanların da yer aldığı bazı negatif durumları eleştirirken ‘dindar’ ya da ‘Müslüman’ kelimelerini kullanmak çok şık durmuyordu.
Esas dramatik olan, yalanı bir ‘münafıklık alameti’ olarak gören bir peygamberin ümmeti olan insanların neden bu kadar kolay yalan söylüyor olmasıdır. Doğrusu iktidarı methetmek için kötüleri iyi göstermek yalanına başvurulmamalı.
Şimdi esas meseleye geçebiliriz… Malum, 9 Nisan’da Türkiye ile İsrail arasındaki ticarete yönelik tepkilerin ardından Ticaret Bakanlığı, saldırıların 186’ncı gününde; 54 ürün grubunda İsrail’e ihracatın kısıtlanacağını açıkladı. Yedi aydır İsrail Gazze’de kadınları, çocukları ve topyekûn sivilleri katlediyor ve biz sadece seyrediyoruz. Kuşkusuz sadece seyretmekle kalmadık, İsrail’e demir-çelik, çimento, benzin, uçak yakıtı, bilumum kimyasal maddeler, dikenli teller göndererek katliam çetesine kelimenin tam anlamıyla büyük bir kıyak yaptık. Çok geç olmakla birlikte doğru bir karar…
İsrail Gazze’de soykırım yaparken, bu utanca sessiz kalmayan dünyanın vicdanlı insanları Amerika’dan Avrupa’ya ve dünyanın farklı coğrafyalarına kadar pek çok yerde protestolar yaptılar, katliamı lanetlediler, Ortadoğu ülkeleri hariç… Türkiye’de ise iktidarın ilk günlerde yaptığı miting hariç, ciddi protestolar maalesef yapılmadı. Gerçi üç gün önce Taksim’de ‘utanç gemileri’ni protesto eden gençler tartaklandı, yerlerde sürüklendi ve başörtülü kızlara ters kelepçe takılarak gözaltına alındı.
Gazze’de yaşanan insanlık dramına rağmen, iktidarın sanki hiçbir şey olmamış gibi 186 gün boyunca İsrail’le ticareti sürdürmesi hepimizin yüzünü kızartan bir durumdu ama daha vahim olanı, ‘utanç gemileri’ni eleştiren herkesin bizzat iktidar ve iktidara iliştirilmiş medya tarafından adeta ‘terörist’ ve ‘hain’ olarak yaftalamasıdır.
Günlerce “Mesele Gazze değil”, “İsrail’e ticaret yapılıyor yalanı” diye başlıklar attılar. Hatta öyle ki bizzat iktidarın Ticaret Bakanı Ömer Bolat, katıldığı bir televizyon programında
Türkiye’nin ve hükümetin, sürekli olarak İsrail ile ticaret yapma suçlamaları ile sıkıştırılmak istenmesinin, bazı marjinal siyasi unsurların ve terör örgütlerinin sahte hesaplarıyla yapılan itibarsızlaştırma çalışmaları olduğunu, hatta İsrail istihbaratının da bazı dezenformasyon bilgileri sızdırarak, bunu yaptırmaya çalıştığını anlattı.
Ne hikmetse aynı programda, TÜİK verilerindeki jet yakıtını görmezden gelen Bakan Bolat, “Jel yakıtı ve çakmak gazı” diyerek önemsizleştirmeye çalıştığı ürünler üzerinden iktidarın oylarını düşürmeyi amaçladıklarını belirterek diyor ki: “Bunlar devlete savaş açan siteler, haberlerine inanmak son derece yanlıştı. Araştırdık, delilleriyle beraber yaptığımız açıklamalarla bunun yalan, dezenformasyon ve yönlendirme amaçlı olduğunu ortaya koyduk.”
İşte şimdi bakanlığın 54 maddelik ticari kısıtlama listesi ortada. KARAR gazetesinin günlerdir manşet haberlerinde yer alan ürünlerin neredeyse tamamı o listede yer alıyor.
Peki, kim yalan söylüyor şimdi?
7 Ekim’den bu yana gemilerin İsrail’e mal taşıdığı herkesin malumu olduğu halde bakanlık önce sustu, sonra yalanlama yolunu seçti. Bu arada AK Parti’nin etrafında “yalan gecekonduları” kuran iliştirilmiş medya bütün aparatlarıyla ‘hain’ avına çıktılar, yalanın kralını söylediler.
Ama 31 Mart’ta öyle bir şey oldu ki millet, yalanla inşa edilen bütün kaleleri yerle bir etti. Demek ki küçük de olsa bir sivil toplum kıpırdanması bile iktidarı hizaya getirmeye yetiyormuş.
İnsan sormadan edemiyor, yoksa ‘iktidar Müslümanları’ için yalan söylemek sevap mı?
İktidar kemer sıkalım derken bakanlıklar lüks araba saltanatı ile uğraşırken nerde kaldı tasarruf tedbirleri....