Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, “Yıl içinde yaklaşık 40 bin litre solucan gübresini tüm kırsal mahallemizde hemşerilerimize ulaştıracağız. Üreticilerimize hayırlı olsun.” ifadelerini kullandı.
Hayata geçirdiği Tarımsal Danışmanlık Hizmeti ile kırsal mahallelerde üretim yapan vatandaşlara ziraat mühendisleri aracılığıyla yerinde doğru tarım teknikleri ile ilgili eğitim veren Mersin Yenişehir Belediyesi, şimdi de çiftçilere dağıtmak üzere organik solucan gübresi üretti. Tarımı desteklemek ve üretimde verimi arttırmak amacıyla organik solucan gübreleri 20 litrelik bidonlar halinde çiftçilere dağıtıldı. Değirmençay Mahallesi’nde yapılan organik solucan gübresi dağıtımında konuşan Başkan Abdullah Özyiğit, “Toprağı besliyor, tarımı destekliyoruz” dedi.
“Üretimden başka çaremiz yok”
Üretimde kimyasal gübre kullanımının azaltmasını hedefleyen Yenişehir Belediyesi, ücretsiz dağıttığı organik solucan gübresiyle çiftçinin de gübre maliyetini de azaltıyor. Başkan Özyiğit, “Ülkenin kurtuluşu üretimden geçiyor. Üretimden başka çaremiz yok. Onun için yaptığımız işin nitelikli olması, hesaplı olması gerekiyor. Hepimizin canı yanıyor, ürettiğimiz ürünün karşılığını alamıyoruz. Bu sene şeftalide istediğimiz fiyatı aldık mı, alamadık. Niye gübre pahalı, işçilik pahalı, hayat pahalı, susuzluk var. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken buna karşı tedbirler almak.
Bunun için kendi gübremizi üretmek gibi bir proje geliştirdik. Bu yolu biz başlattık, sizler devam ettireceksiniz. Köyün her yerinde herkesin kendi evinin yakınında ya da altında bu üretimi gerçekleştirecek alt yapısı zaten var. Arkadaşlarımız tekniği öğrettikten sonra siz devam ettireceksiniz. Bu projeyi gerçekleştirmede emeği geçen arkadaşlarıma buradan teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.
“Biz bilimi kullanmak ve dayanışma içinde olmak zorundayız”
Üretimde bilim ve teknoloji vurgusu yapan Başkan Abdullah Özyiğit şunları söyledi: “Tavrımızı üretimden yana, kaliteli üretimden yana koyuyoruz. Bir de bilimi kullanıyoruz. Yani dünyada ne var. Örneğin İtalya’nın Bari kentinde Akdeniz Ülkeleri Tarım Enstitüsü var. Bu tarım enstitüsünü 1962 yılında Akdeniz ülkeleri kurmuş ve kurucuları arasında Türkiye de var. Ama Türkiye unutmuş orayı. Bizim mesela başımızın belası Akdeniz sineği sorunumuz var. Bilimden, teknolojiden faydalanacağız. Bizim yaptığımız iş bilim üniversitede yapılır, orada kalır. Biz burada anneden, babadan, atadan gördüğümüz şeyleri uygulamaya devam ederiz. Ama bu eksiktir ve bu unutulmuştur. Bu yanlış uygulanır. Bu konuda maalesef yeterli olmayabiliriz. Bilimi her alanda kullanacağız. Ziraat fakülteleri boşuna kurulmadı.
Ziraat mühendisleri boşuna mezun edilmedi. Şimdi bugün köylerimize gelen 3 ziraat mühendisi arkadaşımız inanıyorum ki sizlere doğru ve nitelikli bilgiler veriyor. Ve sizin üretiminizin daha kaliteli olmasına katkı sağlıyor. Bugün ham maddemizi sağlayan gübre konusu bunun bir başlığı sadece. Tohum ya da farklı alanlarda farklı girdileri düşürecek çalışmaları yapmak çok kıymetli. Çünkü her şey çok pahalı. Paramızın değeri çok düştü, özellikle ithal gelen bütün ürünlerin fiyatı çok yüksek, mazot yüksek. Bunun yanı sıra orada büyük harcamanız var. Buna karşılık da ürününüzün karşılığını alamıyorsunuz. Şimdi biz bütün bu süreçlere karşı durmak için el birliğiyle davranmak zorundayız. Yaptığımız işi daha kaliteli yapmak zorundayız. Biz bilimi kullanmak ve dayanışma içinde olmak zorundayız. Bunu nasıl yapacağız; hem kendi aramızda hem de kurumlarımızla ve belediyemizle kooperatifleşmek zorundayız. Yani bir esnaf size gelip de ‘ürününü ya bana satarsın ya da çürüyecek’ noktasında bir yaklaşım içerisinde olamamalı. Bunun tedbirlerini almamız gerekli.”