CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında ocak ayı enflasyon rakamlarını değerlendirdi. Türkiye’nin enflasyon açısından dünyada en kötü durumda olan 6. ülke konumunda yer aldığını vurgulayan Sarıbal, “Dünyada 140 ülkenin yıllık enflasyonu, Türkiye’nin Ocak 2025’teki aylık enflasyonundan daha düşük seviyede. Saray iktidarı ve yandaşları için ülke cennet, ancak yoksullar için cehennem” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2003 yılından bu yana ortalama fiyatlar 24 kat, gıda fiyatları ise 35 kat arttı. Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre yıllık enflasyon yüzde 81,02, aylık ise yüzde 8,22 olarak hesaplanırken; TÜİK’in açıkladığı verilere göre yıllık enflasyon yüzde 42,12, aylık enflasyon ise yüzde 5,03 oldu. Ocak ayında gıda enflasyonu bir önceki aya göre yüzde 3,90 artarak son 10 ayın en yüksek seviyesine ulaştı.

Zam Şampiyonu Kuru Fasulye

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “enflasyondan arındırılmış” rakamlarla halka masal anlattığını belirten Sarıbal, açlık sınırının 22 bin 131 liraya yükselerek asgari ücreti ilk aydan geçtiğine dikkat çekti. “Türkiye, Türkiye olalı böyle sefalet görmedi” diyen Sarıbal, ocak ayında markette 41 ürünün 25’inde fiyat artışı yaşandığını, 18 üründe ise düşüş görüldüğünü aktardı.

Belediyelere Çağrı: Sokak Hayvanları İçin Uzman Kadrolar Şart! Belediyelere Çağrı: Sokak Hayvanları İçin Uzman Kadrolar Şart!

Ocak ayında en yüksek fiyat artışı yüzde 14,9 ile kuru fasulyede yaşanırken, üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla limonda görüldü. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre, üreticide 4 lira olan limonun fiyatı, markette 27 liraya kadar çıktı.

Türkiye’de her gece 1 milyon insanın aç yattığını, 8,5 milyon çocuğun sağlıklı beslenemediğini, 6 milyon çocuğun ise açlıkla mücadele ettiğini vurgulayan Sarıbal, “Çocuklar süt içemiyor, yumurta yiyemiyor, eti bayramdan bayrama ancak hatırlıyor. Bir kilo et 800 TL’ye dayandı, 200 liraya dolan market torbası bugün 1000 TL. Asgari ücreti değil, hayat pahalılığını artırdılar. Faturalar 1050 TL’den 2000 TL’ye çıktı. Hiç geçilmeyen yollara, köprülere halkın kaynaklarını aktardılar. İnsanları sefalet içinde çalıştırıp, sonra ‘bakın, işiniz var’ diye lütuf gibi sundular” ifadelerini kullandı.

Üretici Borç Batağında

Tarımsal girdi maliyetlerindeki artışın hız kesmeden devam ettiğini belirten Sarıbal, “Gübre fiyatları bir ayda yüzde 10 artarken, sulama ücretlerindeki yıllık artış yüzde 100’e ulaştı. Gıda fiyatlarını artıran temel etkenlerden biri de budur. Denetimsiz fiyat artışları tarımı tehdit ederken, üreticiler maliyetler karşısında eziliyor” dedi.

Tarım sektörünün bankalara olan borçlarının 2024 yılında 278,2 milyar lira artarak 868,6 milyar liraya yükseldiğini kaydeden Sarıbal, “Bu borcun 685,2 milyar lirası kamu bankalarına, 183,4 milyar lirası ise özel bankalara ait. 2024 yılında tarım sektörünün bankalara olan borcu yüzde 47,1 oranında artarken, zamanında ödenemediği için takibe düşen krediler ise yüzde 72 oranında artarak 3,6 milyar liraya çıktı” ifadelerini kullandı.

İktidarın üretimi desteklemek yerine ithalata yöneldiğini belirten Sarıbal, “Buğdayı, arpayı, nohudu, fasulyeyi dışarıdan getirerek çiftçiye ‘üretme’ diyorlar. Peki, bu düzen böyle devam edebilir mi?” diye sordu.