Hayvansal Üretim İstatistikleri, hayvancılık politikalarının tasarımında ve hayvancılık sektörünün gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu istatistikler tarımsal kalkınma ve yatırım açısından projeksiyon yapmayı ve stratejik bilgi vermeyi mümkün kılar. Tarım ve Orman Bakanlığının ülkenin hayvancılık politikasını belirleyip yürütebilmesi veya hayvancılık sektöründe faaliyet gösterenlerin yatırım planlayabilmesi için hayvancılıkla ilgili doğru verilere ihtiyaçları bulunmaktadır...
Hayvansal Üretim İstatistikleri, hayvancılık sektörünün gelişiminin izlenmesini sağlamak ve uluslararası karşılaştırmalara olanak vermek için tür, ırk ve yaş grupları itibarıyla hayvan sayılarının elde edilmesi ve devamında hayvansal ürünlerin hesaplanması amacıyla yapılan istatistiki çalışmalardır. Son olarak 2022 yılına ait hayvancılık verileri 2023 yılı Mayıs ayı itibariyle TUİK tarafından yayımlandı. Bu yazıda son 10 yıllık TUİK ve EUROSTAT verileri ışığında kırmızı et üretimine yönelik değerlendirmeler yapmaya çalışacağız.
Ülkemizde kırmızı et kaynağı olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar yetiştirilmektedir. Büyükbaş hayvan sınıfında sığır ve manda, küçükbaş hayvan sınıfında ise koyun ve keçi türleri bulunmaktadır. İlk olarak bu hayvan popülasyonuna baktığımızda 2013 yılında 14,5 milyon olan büyükbaş hayvan sayısının %24,11 artarak 2020 yılında 18,03 milyona ulaştığı görüyoruz. 2020 yılında açıklanan 18,03 milyon büyükbaş sayısı, tarihimizin en yüksek sığır sayısı olarak kayda geçmiştir. Küçükbaş hayvancılıkta ise tarihi zirve (1980 yılı 67,7 Milyon küçükbaş) olmasa da 2013 yılında 38,5 milyon olan sayı %49 luk artışla 57,5 başa çıkmıştır. Ancak, 2022 yılında büyükbaş sayısı bir önceki yıla göre %5,61 azalarak 17,03 milyon baş, küçükbaş sayısı ise bir önceki yıla göre % 1,25 azalarak 56,2 milyon baş olmuştur.
Büyükbaş sayısında 2013-22 yılları arasında gözlemlenen %17,1 lık artış, kesilen hayvan sayısına yansımış ve 2013 yılında 3,47 milyon baş olan kesilen hayvan sayısı % 59 artarak 2022 yılında 5,54 milyon başa çıkmıştır.
Sektörde yer alanların bildiği gibi bir hayvan popülasyonunda bir yıl içerisinde et üretimi amacıyla kesilen hayvanların yılın başındaki hayvan sayısına oranı "Kasaplık Güç Oranı (KGO)" olarak tanımlanmaktadır. 2013 yılında KGO %24,85 iken 2022 yılında bu oran %30,7 olmuştur.
Hayvan sayısı, kesilen hayvan sayısı ve KGO’ki artışa ilave olarak karkas ortalamasında da artışlar olmuştur. 2013 yılında 230 Kg/baş olan büyükbaş karkas ortalaması %24 artarak 2022 yılında 286 Kg/baş, küçükbaşta ise 2013 yılında 20,43 Kg/baş olan rakam %7 artarak 21,87 Kg/baş yükselmiştir. Tüm bu rakamsal artışlar neticesinde kırmızı et üremi de yükselmiştir. Sonuç itibariyle 2013 yılında 803 bin ton olan büyükbaş et üretimi %97,5 lik artışla 1 milyon 586 bin tona, küçükbaş et üretimi de aynı dönemde %105 lik artışla 295 bin tondan 605 bin tona yükselmiştir
Yukarıdaki tablolarda yer alan rakamların tamamının TUİK verileri ve bu verilerden hesaplanarak elde edilen rakamlardan oluştuğunu ifade etmekte fayda var. Ancak TUİK tarafından yapılan açıklamada büyükbaş, küçükbaş, sayılarıyla ilgili bilgiler Tarım ve Orman Bakanlığı (TOB) tarafından İstatistik Bilgi Sistemi (İBS) sistemi aracılığıyla ilçe detayında derlendiği, verilerin bu sisteme elektronik ortamda TOB il ve ilçe teşkilatlarındaki sorumlu personel tarafından girildiği ifade edilmektedir.
Temel biyoloji bilgimize dayanarak herhangi bir sığır popülasyonunda yıllık artış hızı yüzde 5-6'yı geçmeyeceğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Hele hele Türkiye gibi buzağılama aralığı 450 günden çok fazla (https://www.tarimorman.gov.tr/HAYGEM/Haber/140/Buzagi-Desteklemesindeki-Ureme-
Parametrelerinde-Degisiklik%e2%80%a6), döl verimi düşük, buzağılama aralığına ve hastalıklara bağlı buzağı kaybı yüksek bir ülkede, sığır sayısının yüzde 12-13 (2013-2017) artması mümkün değildir. Ülkemiz şartlarında sürünün büyüme şansı iyimser bir yaklaşımla da %1-2 oranını geçemez. Bu durumun tek istisnası sürüye dışarıdan yani ithalat yoluyla damızlık hayvan ilave edilmesidir. TUİK dış ticaret istatistiklerini incelediğimizde 2017 yılında 113 bin damızlık büyükbaş, 2018 yılında da 116 bin damızlık büyükbaş hayvan ithalatı yapıldığını görüyoruz ki bu iki yıl yapılan ithalat son on yılın toplamından büyüktür. 2017 ve 2018 yıllarında bir proje kapsamında yurtdışından damızlık sığır getirildiğinden bu iki yılda ithalat rakamı yükselmiştir.
Avrupa Birliği ülkeleri ve özellikle Fransa ve Almanya gibi uzun yıllardır büyükbaş hayvan ihraç eden ülkelerde büyükbaş hayvan sayısı azalırken biz bu zor şartlarda nasıl hayvan varlığımızı artırdık. Hatırlarsanız, 2019 yılı şubat ayında dönemin Tarım ve Orman Bakanı “Süt sığırı varlığında yine Avrupa birincisiyiz. Büyükbaş havyan varlığında da Fransa’dan sonra Avrupa’da ikinci sıradayız” şeklinde açıklama yapmıştı. Sayın Bakan ve ekibi büyük işler başararak 2019 yılında Fransa’yı da geçti. Bilgi sistemleri ve sanal ortamda her şey mümkün tabi.
Bu arada 2019-2021 yıllarında Sayın Bakan ve ekibinin icraatları sonucu Ülkemiz büyükbaş ve küçükbaş kaynaklı kırmızı et üretiminde de Avrupa birincisi olmuştur. Büyükbaş hayvan sayısını %17 artırarak buradan elde edilen kırmızı eti % 97 artırmak çok olanaklı değildir. Ama sanal âlemde her şey mümkün olabiliyor. TUİK büyükbaş kaynaklı kırmızı et üretim miktarını aşağıdaki tabloda yer aldığı gibi açıklarken Avrupa Birliği İstatistik Kurumuna (EUROSTAT) sadece resmi kesimhanelerde kesilen rakamları göndermektedir. EUROSTAT’ta yayımlanan rakamlara göre, Türkiye’de 2022 yılında 1 milyon 465 bin hayvan kesimhanelerde kesilmiş ve bunun karşılığında 445 bin ton kırmızı et üretilmiştir. 2020 ve 2021 yıllarında da rakamların 2022 yılı rakamlarına yakın olduğu görülmektedir. TUİK’in neden bu metodu izlediği hakkında bir fikrimiz bulunmuyor.
Son olarak kasaplık güç oranı (KGO) ve bu oranı belirleyen unsurlarla ilgili karşılaştırmalar yapmak istiyoruz. KGO tanımını yukarıda yapmıştık bu sebeple burada tekrar etmiyoruz. Ülkemiz ve AB ülkelerine ait KGO aşağıdaki tabloda gözüküyor. Ancak daha iyi
anlaşılması için de grafik de ekledik. AB ülkelerinde KGO yıldan yıla çok değişkenlik göstermemektedir. KGO AB ülkeleri ve Almanya’ya göre Fransa’da daha düşük olmasının nedeni bu ülkenin besilik veya kesimlik sığır ihracatçısı olmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde ise dalgalı seyretmektedir. Besilik veya kesimlik sığır ithalatının yüksek miktarlarda olduğu yıllarda dalgalanma şiddeti artmaktadır.
KGO oranının yüksek ya da düşük olmasını belirleyen unsur toplam büyükbaş hayvan varlığı içerisinde bir yaşından küçük olanların sayısı ve bunların toplam popülasyona oranıdır. Bu oran ancak hayvan sağlığı ve üreme parametrelerinin iyileştirilmesiyle artar. Tabloya baktığımızda Ülkemiz haricindeki ülkeler ve AB 27 de bu oranın yaklaşık %30 ve üzerinde olduğunu görebiliriz. Ülkemizde ise bu oran %24-25 civarındadır. Bu 5-6 puanlık fark diğer ülkelere nazaran 2022 yılında mevcut popülasyonda 1 yaş altı hayvan varlığının 1 milyon baş eksik olduğu anlamına gelmekte olup eksiğin aslında daha fazla olduğunu düşünebiliriz. Tarım ve Orman Bakanlığına 2023 yılında besilik sığır ithalatı için yapılan talebin de 1 milyon baş olduğunu hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. Bir milyon baş hayvandan da yaklaşık 300 bin ton et üretilebilir.
Büyükbaş hayvan varlığı İçerisinde 1 Yaş Altı Oranı %24-25 iken, eğer KGO % 30 olursa, en iyi ihtimal ile mevcut sürünün %5-6 oranında küçüleceğini tahmin edebiliriz. Bu rakamlar elimizde iken hem hayvan sayısında artış dolayısı ile hem de kırmızı et üretiminin yükselmesi çok olanaklı değildir. Galiba işin sırrı, KPI kapsamına hayvan sayısını artırma hedefi koyan ve son günlerde “Hayvan ithalatını durdurmak için çok uğraştım ve ben durdurmuştum. Yeni bakan başlattı, bunda benim suçum yok” şeklinde açıklaması ile adından söz edilen eski bakan ve bürokratlarında. Bunun dışında eğer söz konusu sayılarda bir artış bekleniyor ise hangi uygulamaların kullanıldığı açıklanarak bu başarının tüm ülkelere örnek olması gerekir.