Ülkemiz coğrafi olarak dört dörtlük bir iklim yapısına sahip olsa da değişen insan yaşamı, çevre krizleri ve sosyo-ekonomik durumlar genetik kaynakların kaybolmasında oldukça ilgilidir.
Ülkemiz bitkisel ve hayvansal genetik kaynaklar açısından zengin bir ülke olmasına ve dünyanın en önemli gen merkezlerinden biridir. Bununla birlikte bu azalmanın da en fazla olduğu ülkeler arasındadır.
Son dönemlerde tarımsal ve gıda amaçlı genetik kaynakların belirlenmesi, özelliklerinin tanımlanması, korunması amacıyla hem ülkeler, hem de uluslararası düzeyde çalışmalar bulunmaktadır. FAO bünyesinde tüm ülkelerin katılımı ile çalışan bir komisyon bulunmaktadır. Bu komisyonda genetik kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımı başlığı altında ülkelerin genetik kaynakları korunması yönünde ortak yol haritaları yöntemler oluşturulmaktadır. Ancak, burada genetik kaynak bakımından fazla çeşitliliği bulunmayan gelişmiş ülkelerin, genetik kaynakça zengin az gelişmiş ülkelerin imkânlarını kendi yararlarına kullanma amaçları da açıkça görülmektedir. Bu nedenle bizim gibi genetik zenginliğe sahip ülkelerin bunları gıda ve tarım amaçlı olarak öncellikle kendi yararları için kullanmaları, gelişmiş ülkelere diğer doğal kaynaklardaki sömürü yolunu bu konuda da açamamaları kendi gayretleri ve çalışmalarına bağlı olacaktır.
Özellikle çiftlik hayvanları genetik kaynaklarının yok olması doğrudan insan yaşamı ile ilişkilidir ve konunun ekolojik yönü yanında sosyo-ekonomik yönü de bulunmaktadır. Arkeolojik kanıtlar, koyun, sığır ve keçinin Anadolu’da veya çok yakınında evcilleştirilmiş olduğunu göstermektedir. Günümüzde bu türlere ait ırklara ve özelliklerine dayalı ayrıntılı bir sayım yapılamadığından ırkların bugünkü durumları hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Ancak, geçen yarım yüzyıl içerisinde ülkemizde çiftlik hayvanları genetik kaynaklarında ciddi kayıplar yaşandığı bilinmektedir. Yoğun ve bilinçsiz melezlemeler, yoğun olarak yaşanan hayvan ithalleri ve sığırda genetik kaynakları koruma duyarlılığı gösterilmeden yapılmakta olan yaygın suni tohumlama çalışmaları, hayvan genetik kaynaklarındaki çeşitliliğin azalması veya kaybolması tehlikesini de beraberinde getirmiş, hatta bazı ırklarımız tanımlanıp, kayıt altına alınamadan yok olmuştur.
Islah çalışmalarında yerli hayvan gen kaynaklarımızı göz ardı etmemek, yerli ırklarımızın performanslarından da mümkün olduğunca yararlanmak hayvansal gıda güvencemiz için zorunludur. Ülkemiz ait pek çok hayvan ırkı yok olmuş pek çoğu da oldukça azalarak yok olma tehdidi altında bulunmaktadır. Yok, olma tehdidi altında bulunan bazı ırklar için devletçe koruma desteği ödense de yetiştiricilerin ekonomik koşulları ve hayvancılığın içinde bulunduğu kriz ortamında bu durumun sürdürebilirliğini ve yerli ırkların korunmasını zorlaştırmaktadır.
Ülkemizde kaybolmuş ve kaybolma tehlikesi altında olan hayvan ırklarımızı ulaşabildiğimiz kadarıyla isim olarak saymak bile durumun vahametini ortaya koymaktadır;
Kaybolan Yerli Irklarımız
1. Güney Sarı-Kırmızısı; Halep, Çukurova, Dörtyol sığırı olarak bilinen alt tipleri
2. Kırım (Leh) sığırı
3. Kıbrıs sığırı
4. Seferihisar sığırı
5. Kultak sığırı
6. Kafkasya sığırı
7. Malakan sığırı
8. Diyarbakır sığırı
9. Karacadağ sığırı
10. Urga sığırı
11. Siyah (Kalmuk) sığırı
12. Eleşkirt sığırı
13. Karaisalı sığırı
14- Karacabey esmeri (ıslah ile elde edilmişti)
15- Karcabey atı (ıslah ile elde edilmişti)
Kaybolma tehdidi altında bulunan ırklarımız;
Sığır ırkları
Yerli Kara Sığırı; Ankara, Antalya, Çankırı, Konya, Karaman
Boz Irk Sığırı; Trakya ve Marmara bölgelerinde
Yerli Güney Sarısı Sığırı; Adana, Hatay, Diyarbakır, K. Maraş, Şanlıurfa, Mersin, Osmaniye
Doğu Anadolu Kırmızısı Sığırı; Erzurum, Kars, Artvin
Güney Anadolu Kırmızısı (Kilis Sığırı);Hatay, Şanlıurfa, Mersin, Gaziantep, Batman, Diyarbakır
Zavot Sığırı; Ardahan, Kars
Kaybolan Koyun/keçi ırkları
Sakız Koyunu; İzmir
Kıvırcık Koyunu; Kırklareli
Gökçeada Koyunu; Çanakkale
Karagül Koyunu; Tokat
Çine Çaparı Koyunu; Aydın
Hemşin Koyunu; Artvin, Erzurum
Norduz Koyunu; Van
Dağlıç Koyunu; Afyonkarahisar, Konya
Tuj Koyunu; Ardahan, Kars
Karakaçan Koyunu; Balıkesir
Artlı Koyunu; Trabzon
Çepni Koyunu; Trabzon
Of Koyunu; Trabzon, Rize
Kilis Keçisi; Kilis, Hatay
Honamlı Keçisi; Antalya, Isparta
Abaza Keçisi; Artvin
Kaçkar Keçisi, Artvin
Osmanlı Keçisi; Ardahan
Ankara (Tiftik) Keçisi; Ankara Siirt, Kırıkkale, Bolu
Halep Keçisi; Gaziantep, Hatay, Adana
Norduz Keçisi; Van
İspir Keçisi; Rize, Erzurum
Mahalli Keçisi; Diyarbakır
Kaybolan at ırkları:
Canik, Uzun yayla, Hınıs’ın Kolu Kısası
Ayrıca; Ankara ve Van kedileri, Ankara Tavşanı, Denizli, Gerze, Sultan, Hacı Kadın tavukları, Sultan tazısı, Zağar izci köpeği..
Yerli ırklarımızın çok az miktarda sembolik ve kültürel amaçla muhafazasından ziyade bunların genetik özelliklerinden nasıl yararlanılabileceği konusunda bilimsel çalışmaların yoğunlaştırılması ve saha uygulamaları olarak pratiğe aktarılması gereklidir. Bunun için, yerli ırklarımızın ülkemiz şartlarındaki iklim, fiziki şartlar, hastalıklara direnç, verim performansları bakımından varyasyon ve kendi ırkı içerisinde verimlerini arttırma potansiyelleri gibi verim/genetik ilişkileri konusundaki bilgilerin tespiti ve bunların hayvansal üretimi ve verimi arttırmada kullanılması konusunda yoğun çalışmalar gereklidir. Bu konu, akademik ve bilimsel çalışmalar için hala çok geniş bir potansiyeli olan bakir bir alan olarak durmaktadır.