Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali EROĞLU,  7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü ile ilgili açıklama yaptı. “Biyolojik ve kimyasal tehlikeler içermeyen, asgari hijyen şartlarını taşıyan standartlara uygun Güvenli Gıda sağlıklı ve üretken bir toplum için ön koşuldur”. diyen Eroğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

Birleşmiş Milletler Örgütü (BM) 24 Aralık 2018’de almış olduğu karar ile 7 Haziran tarihini Dünya Gıda Güvenliği Günü olarak ilan etmiştir. Dünya Gıda Güvenliği Günü’nün bu yıl teması “Daha Güvenli Gıda, Daha Sağlıklı Yaşam’dır.

Güvenli değilse, gıda değildir.  Gıda güvenliği olmadan güvenli gıda olmaz. Beslenme ihtiyaçları, güvenli gıda ile karşılanır. Yetişkinlerin aktif ve sağlıklı bir yaşam sürmelerine, çocukların büyümelerine ve gelişmelerine yardımcı olan gıda güvenli gıdadır.

Dünya Gıda Güvenliği Gününde, daha sağlıklı yaşam için gıda kaynaklı hastalık risklerinin belirlenmesi, yönetilmesi ve önlenmesi konularına dikkat çekerek harekete geçilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Gıda üretimi insanlık tarihi boyunca her zaman stratejik bir öneme sahip olmuştur. İnsan nüfusundaki hızlı artışa rağmen tarım alanlarındaki azalma, küresel ısınma, temiz suya artan talep, çevre kirliliği ve zoonoz hastalıklar gelecekte gıdanın hiç olmadığı kadar önemli olacağına işaret etmektedir.

Sağlıklı ve üretken bir toplum için gıda güvenliği ve güvencesi diğer bir deyişle üretim miktarı ve çeşitliliği kadar gıdanın sağlıklı olması da son derece önemlidir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 2019 yılı itibariyle yaklaşık 690 milyon insanın yeterli gıdaya erişimi bulunmamaktadır. Özellikle dünyada gıda fiyatlarında meydana gelen enflasyon 2022 yılında bu rakamın daha da artmasına neden olacaktır. Dünyadaki enflasyonun yanı sıra ülkemizde özellikle son bir yılda meydana gelen dövizdeki dramatik yükseliş girdi maliyetlerini aşırı arttırması nedeniyle gıda fiyatlarında dünyadaki enflasyonun ötesinde bir artışa neden olmuştur. Bu durum ise özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimini zorlaştıran bir faktör olarak karşımızda durmaktadır.

Bir diğer konu gizli açlıktır. Gizli açlık özellikle hayvansal protein, vitamin ve mineraller yönünden yetersiz beslenmedir. Zaten toplumumuzda oldukça yaygın olan demir, çinko ve B12 vitamini eksikliğinin özellikle güvenli hayvansal gıdalara erişimdeki sıkıntıların artmasıyla birlikte daha da yaygınlaşması söz konusu olabilecektir.

Ancak iş gıdaya ulaşmakla bitmemektedir. Hedef güvenli gıdaya ulaşmaktır. Gıda kaynaklı hastalıkların halk sağlığına olan etkisi, sıtma veya AIDS hastalığı kadar şiddetli olmaktadır.

Güvenli olmayan gıdalar, bakteri, virüs, parazit ya da kimyasal ve fiziksel tehlikeler dolayısı ile 200’den fazla hastalığa neden olabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 10 kişiden 1’i güvenli olmayan gıda tüketimi nedeniyle hastalanmaktadır. Özellikle 5 yaş altı çocuklarda meydana gelen can kayıplarının üçte biri gıda kaynaklı hastalıklardan meydana gelmektedir. Her yıl tahmini 700.000 insan antibiyotiklere dirençli enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Belli başlı 11 paraziter hastalığa yakalananların tahmini sayısı, 48,4 milyon civarında olup, bunların % 48’i gıda ile taşınmaktadır.

Bu durum insanların sağlığını kaybetmesine, verimliliklerinin düşmesine, iş gücü kayıplarına neden olduğu gibi sağlık sisteminin üzerindeki yükü arttırmakta ve artan tedavi maliyetlerine neden olmaktadır.

Gıda güvenliği ve güvencesi; hükümetler, üreticiler ve tüketiciler arasında paylaşılması gereken bir sorumluluktur. Tükettiğimiz gıdanın yeterli ve sağlıklı olmasını sağlamak için çiftlikten sofraya kadarki tüm süreçlerde tüm paydaşların rolü son derece önemlidir.

Gıdanın güvenliği, gıda maddesinin üretildiği çevrenin ve elde edildiği hayvan ve bitkilerin sağlığına bağlıdır. Gıda güvenliği için bütüncül bir “Tek Sağlık” yaklaşımını benimsemek, daha İyi bir gıda güvenliği sisteminin oluşmasını sağlayacaktır.

 Gıda fiyatlarının aşırı yükselmesi hileli ve taklit gıdaların piyasada yaygınlaşması beklentisine neden olmaktadır. Bu bağlamda tüketicilerin korunmasının sağlanmasının yanı sıra üreticiler arasında haksız rekabetin önlenmesi için gıda denetimlerinin resmi otorite tarafından etkin bir şekilde yapılması önem arz etmektedir.

Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliği zinciri içerisinde veteriner hekimlik mesleği kilit bir role sahiptir.

Hayvansal gıdaların üretiminde ve denetiminde veteriner hekimler aktör meslek mensuplarıdır. Veteriner hekim kontrolünde yetiştirilen sağlıklı hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta ve bal gibi ürünler yine veteriner hekim kontrolünde hijyenik ve uygun koşullarda üretilmesiyle halka arz edilebilmektedir.

Veteriner hekimler, gıda güvenliği ve beslenmeye 4 noktada büyük katkıda bulunurlar. Bunlar; Bulunabilirlik, erişim, kullanım ve istikrardır. Veteriner hekimler, sağlıklı ve güvenli gıda üretiminin yanı sıra hayvan sağlığı ve refahını koruyarak, daha güvenli, sürdürülebilir, çevreyi kirletmeyen ve istenmeyen maddelerden ari olan besleyici gıda teminine öncülük ederler.

Devletlerin temel görevi vatandaşlarının yeterli ve güvenli gıdaya erişimini ve dolayısıyla vatandaşlarının sağlıklı beslenmesini sağlamaktır. Ülkemizde hazırlanan mevzuatları etkin şekilde uygulayabilmek, canlı hayvan ile gıdalarda sağlık kontrollerini, et muayenelerini gereğince yapabilmek ve gıdada izlenebilirliği sağlamak için Tarım ve Orman Bakanlığı’nda uygun bir kurumsal yapılanma olan Veteriner Otoritesi ya da Veteriner İşleri Genel Müdürlüğüne, ayrıca yeterli bütçe ve başta resmi veteriner hekim olmak üzere insan kaynaklarına ihtiyaç olup, son açıklanan sayı yeterli olmayıp, Tarım ve Orman Bakanlığına biran önce daha fazla veteriner hekim istihdamı yapılmalıdır.

Gıda Güvenliği Herkesin İşi” sloganı ile hepimizin görevleri olduğunu hatırlatıyor, ülkemiz ve tüm insanlık için hakça bölüşmeye, açlığın önlenmesine, sağlıklı ve insanca bir yaşama vesile olması temennisi ile Dünya Gıda Güvenliği Gününü kutluyoruz.