TERÖRLE MÜCADELE SON SÜRAT DEVAM EDİYOR

Ali Yerlikaya göreve geldiğinden bu güne kadar gerek Dış İşleri Bakanlığı ve gerekse MİT ve MSB ile tam bir uyum içinde çalışıyor. Uyuşturucu çetelerinin yanı sıra suç örgütleri ve terörle mücadele ile birlikte düzensiz göçe de göz açtırmıyor.

Abone Ol

Sınır ötesi yapılan harekatlar takdire şayandır.

Başarılıdır.

Kurumların uyum içerisinde bu mücadeleyi vermeleri göz ardı edilemez.

Terör örgütü PKK, 2011 yılında başlayan Arap ayaklanmaları döneminde Suriye’de meydana gelen otorite boşluğundan yararlanarak Kuzey Suriye’de illegal bir otorite kurdu. Buna kendileri “Rojava devrimi” diyorlar.

Hakim oldukları bölgede etnik temizlik yaptıkları, çocuk yaşındaki gençleri militan olarak eğittikleri, diğer Kürt gruplarını bile ezdikleri, kontrolsüz Irak sınırını geçerek Barzani yönetimine de saldırdıkları uluslararası raporlara geçmiş bir gerçektir.

2015 sonbaharındaki “Kobani olayları” da Suriye’deki terör yapılanmasında bir dönüm noktası oldu. Diğer ismi Aynelarap olan Kobani’yi IŞİD kuşatmış, kurduğu vahşet devletini tahkim etmek istemişti. ABD bu konuda IŞİD’e karşı PKK/PYD militanlarını kullanmaya karar verdi. Terör örgütünü bir devletin ordusunu donatır gibi donattı…

SURİYE SORUNU

Bu, Türkiye için sınır ötesi bir tehdittir. ABD ile ilişkilerde akıllı diplomasi uygulayarak enterne etmek mümkün olabilir. Ayrıca Türkiye’nin Suriye topraklarında Rusya ile uzlaşarak başarıyla icra ettiği Fırat Kalkanı (2015), Zeytin Dalı (2018), Barış Pınarı (2019) ve Bahar Kalkanı (2020) adlı harekatlar Türkiye’nin güvenliği için tahkimat oluşturmuştur. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Suriye politikasındaki hatalarını nihayet fark eden iktidar şimdi Esat’la barışmak istiyor, Esat Türkiye’nin Suriye’deki askerlerini çekmesini şart koşuyor! Zaman içinde diplomaside zorlu, sıkıntılı seçeneklerle karşılaşabiliriz. Her durumda NATO üyeliğimiz bizim için çok değerli bir ‘güç unsuru’dur.

Suriye meselesinin uzun vadeli sorunları bir kenara, şu kesindir ki, PKK’nın yurt içinden ve Kuzey Irak’tan Türkiye’ye yönettiği saldırı kapasitesi bir hayli zayıflatılmıştır. İçişleri Bakanlığı binasına yönelik son eylemi, PKK’nın eylem kapasitesinin arttığı anlamına gelmez.

DEVLET POLİTİKASI

Seçimlerden sonra bakanların yenilenmesinde Süleyman Soylu’nun gönderilip yerine Ali Yerlikaya gibi ‘devlet tecrübesi’ne sahip, ağırbaşlı ve meslekten idareci bir ismin getirilmesi iyi oldu. Yerlikaya tahrikçi konuşmalar yapmayan, siyasi ihtiras peşinde koymayan, sözleri ciddiye alınabilir bir İçişleri Bakanı’dır.

Bir hükümette özellikle İçişleri ve Adalet Bakanları ağırbaşlı, olgun, ehliyetli, birleştirici isimler olmalı.

Yerlikaya döneminde organize suç örgütlerine yapılan operasyonlar, buörgütlerin daha önce nasıl müsamaha gördüğünü ortaya koyduğu gibi Bakanlığın her türlü “suç”a karşı kazandığı kararlılığın da bir göstergesidir.

Terörle mücadele devlet politikasıdır. Türkiye’de hiçbir hükümet terörle mücadelede zaaf göstermedi. Bu açıdan eleştirilecek bir hükümet varsa, bu iktidarın “çözüm süreci” döneminde PKK’nın bölgede “silah stokları” yapmasına göz yummuş olmasıdır. (Erdoğan’ın konuşmaları, 22 Ağustos 2013 ve 7 Eylül 2015)

O stokları, hendekleri, dehlizleri sökmek için Türkiye, Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında belirtildiğine göre, 2016 yılında 480 şehit verdi, 4 binden fazla asker ve polis yaralandı. Öldürülen terörist sayısı 2.500 civarındadır. (AYM, B. No: 2017/36722, pargaraf 13)

Böylece PKK’nin yurt içindeki mevzileri yok edilmiş, organizasyonu çökertilmiş, 2017’den itibaren PKK’nin eylem kapasitesi yıldan yıla gerilemiştir. crisisgroup.org sitesine göre, 2016’da 150’ye yakın olan terör olayları, 2022 sonunda 20’nin altına düşmüştür.

Bu başarıda MİT’in artan istihbarat ve operasyon kapasitesinin rolü büyüktür.

DEMOKRASİ VE HUKUKUN ÖNEMİ

Mehmet Çatakçı

Terörle mücadeleyi sadece devlet kuvvetlerinin silahlı mücadelesi olarak görmek, tehlikeli surette eksik bir görüştür. Teröre karşı mücadeleyi yürüten makamların saygınlığı, iktidarların kapsayıcılığı ve diplomaside geniş dostluk ilişkileri kurarak ve ülkenin demokratik standardını yükselterek terörün yan kuruluşlarının dış dünyada en azından tecrit edilebilmesi son derece önemlidir.

İşte, uluslararası raporlarda Türkiye’nin hukuk ve demokrasi grafiği aşağıya doğru gittikçe, yatırımcı gelmediği gibi terör de dışarıda propaganda fırsatı bulmaktadır. Hele de muhalefetin terör örgütü taraftarı gibi, yani terörün böylesi geniş bir siyasi sempati kazanmış gibi gösterilmesi vahim bir hatadır.

Terörle müsamahasız silahlı mücadele, aynı zamanda yüksek hukuk ve demokrasi standartları… Her konuda ihtiyacımız budur.

Hukuk olmadan Devlet olmaz,o devlette hiçbir şey düzen yer almaz…

{ "vars": { "account": "G-E7JE8FH3KL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }