Geleneksel Türk el sanatları özünü ve ruhunu geçmişten alan, Türk halkının toplumsal duyguları ve sanatsal beğenileri aracılığı ile kültürel zenginliklerini yansıtan değerlerdir. Türklerin Anadolu’ya 1071 yılında gelişi ile birlikte yeni bir hal alan Türk El Sanatları, Anadolu'nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir sentez oluşturmuştur. Günümüz geleneksel Türk El Sanatlarını; kumaş dokumacılığı, halı ve kilimcilik, yazmacılık, çinicilik, altın ve gümüş işleri, işlemecilik, deri işçiliği, çömlekçilik, oya yapımı, müzik aletleri yapımı, bakırcılık, taş işçiliği, sepet örücülüğü, keçe yapımı, semercilik, ahşap ve ağaç işçiliği, arabacılık olarak sayılmaktadır.
Günümüzde geleneksel Türk El Sanatlarının pek çok dalı teknolojinin hızla gelişmesi, değişen hayat şartları ve değer yargıları gibi nedenlerle eski önemini yitirmiştir. Bazı el sanatlarının ise kendi doğal özelliğinden uzaklaşarak, yeni üretim biçimleri ile farklı kullanım alanlarına yönelik üretimleri söz konudur. Aynı zamanda el sanatı ustalarının sayılarının gittikçe azalması ve bazı geleneksel mesleklerin ve becerilerin yok olması el sanatlarının geleceğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün sadece el sanatıyla geçimini sağlayan ustaların çoğu yaşlı, düşük eğitimli ve iş değiştiremeyecek konumdadır. Bunların yanında yoğun bir el sanatı sevgisi taşıyan ve zorluklarına rağmen geçimini bu işle sağlayanlar bulunduğu gibi, geçim kaygısı olmayan yüksek gelirli kişilerin de zevk amacıyla ve kültürel etkinlik olarak el sanatıyla ilgilendikleri görülmektedir. Bazı el sanatçılarının ise Türk kültürünü yaşatma ödevini herhangi bir resmi talep olmadan kendiliğinden benimsedikleri ve bu doğrultuda ulusal ve kültürel etkinlik olarak el sanatıyla ilgilendikleri görülmektedir.
El sanatları günümüzde bulunduğu bölgenin tanıtımına ve turizm potansiyeline istihdam sağlayarak ekonomik kalkınmasına önemli katkılarda bulunduğu bir gerçektir. Turistik alışverişte satın alınan bir ürün turist için eşsiz bir deneyim olmakla birlikte, ülkeye yeni turistleri çekmenin de yolunu açmaktadır. El sanatları bu sayede bulundukları yere turistlerin gelmesini sağladığı gibi, işgücü niteliğinin artmasına yol açarak istihdama katkı sağlamaktadır. Böylece yöre halkına iş imkânı sağlayarak, kırsal bölgelerden kentlere olan yoğun göçü yavaşlatır.
5488 Sayılı Tarım Kanunu'nun «Kırsal kalkınma» başlıklı 15. maddesi; «Bakanlık, kırsal alanlarda tarım ve tarım dışı istihdamın geliştirilmesi, gelirlerin artırılması ve farklılaştırılması, kadın ve genç nüfusun eğitim ve girişimcilik düzeyinin yükseltilmesine yönelik tedbirleri alır. Kırsal kalkınma program, proje ve faaliyetlerine ilişkin düzenlemeleri yapar ve kamu kuruluşları arasında koordinasyonu sağlar, proje ve faaliyetlerinde; katılımcılık, tabandan yukarı yaklaşım, yerel kapasitenin geliştirilmesi ve kurumsallaşması temel ilkelerdir.» şeklindedir.
1965 Yılından beri yürütülen El Sanatları faaliyetleri, Tarım ve Orman Bakanlığının 2011 yılındaki reorganizasyonuyla Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünün (TEDGEM) kapatılmasından sonra Eğitim ve Yayın Daire Başkanlığına devredilmiş, halen Bilecik, Düzce, Elazığ, Kastamonu, Mersin/Silifke ve Sivas El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde belirlenen tarım politikaları çerçevesinde, kırsal alanda istihdama yönelik, meslek ve alt meslek kazandırma amacıyla kırsal alanda yaşayan kadın, erkek ve gençler için kurslar düzenlenerek çeşitli el sanatları ürünleri üretilmektedir. El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlükleri, gençlere, Halk Eğitim Merkezlerinden farklı olarak kırsalda yaşayan dezavantajlı gruba, geniş kapsamlı el sanatları (ahşap, taş işleme, ev tekstili, gümüş işleme takı yapımı, mobilya, restorasyon, dokuma, çini işleme, iğne oyası, dokuma) atölyelerinde Milli Eğitim Bakanlığı modül programı çerçevesinde usta öğreticiler aracılığı ile meslek edindirme kurs faaliyetleri yürütülmektedir. Yapılan kurslar sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı onaylı kurs sertifikası verilmektedir
Günümüzde var olan kültürel miras, tarihsel süreç içinde toplumlar tarafından seçilerek geliştirilen, kabul edilen, toplumsal kimlik ve ait olma duygusuyla korunan geçmiş ve günümüz arasındaki değerler bütünüdür. Kültürel mirasın yaşatılması geçmiş, şimdi ve geleceğe yönelik toplumsal fikir birliğinin gelecekteki gidişatına yön verir. Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Daire Başkanlığına bağlı El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlükleri 15-65 yaş aralığındaki vatandaşlara mesleki eğitim kurslarında eğitim vererek, kırsal alanda yaşayan dezavantajlı gruplara, kırsal alanda yaşayan çiftçi çocuklarına ve gençlere el sanatlarını öğreterek onları meslek ve sanat sahibi yapma hedefi ile faaliyetlerini yürütmesi önem arz etmektedir. Bu kapsamda modern çağa geçişte unutulmaya yüz tutmuş yöresel Türk kültürünün unutulmamasında, Milli kültür değerlerimizi koruyucu, geliştirici şekilde eğitim faaliyetleri yapma, geleneksel kültür değerlerimizi modern çağa taşıma konusunda köprü görevinde el sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinin rolü büyüktür.
Kursiyerlere modern alet, teçhizat ve tezgâhlar ile donanımlı atölyelerde eğitim vererek kültürel mirasın sürdürülebilirliğine katkı sağlamıştır. Kurs programlarının uygulayıcı usta öğreticileri bir araya getirerek yerinde pratik deneyimin kazanıldığı nitelikli personel yetiştirme hedefi önem arz etmektedir. Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde otantik ve geleneksel el sanatları ürünlerinin aslına uygun olarak eğitimi, tamiri ve bakımının yapılabilmesi dikkat çeken bir yaklaşımdır. Bu bağlamda yeni nesil zanaatkârların yetiştirilmesi ve Bakanlığın verdiği kırsal yatırım program destekleri aracılığıyla girişimciliğin desteklenmesi bütünselliğinde ekonomi ile kültürü birbirine bağlayan ve nitelikli iş gücü ile ülke ekonomisinde uzman yeteneklerin giderek artması el sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinin misyonunu ortaya koymaktadır.
El Sanatları alanında yeteneği olan gençlerin profesyonel anlamda el sanatları eğitimi alması ile kendi atölyelerini kurarak kendi iş yerinde istihdam kazanması ve kültürel mirasın yerel ve ulusal aktarıcı konumunda olmaları eğitim merkezi müdürlüklerinin önemli ve vazgeçilmez eğitim kurumları olduğunu göstermektedir. Kırsal kesimde yaşayan çocuklarımıza, gençlerimize ve kadınlarımıza el sanatları eğitimi vererek; doğdukları yerde doymaları ve ülke ekonomisine katkı sağlamaları, çiftçi çocuklarının tüketici konumundan üretici konumuna gelmeleri ve aldıkları bu eğitimle toplumsal hayata hazırlanarak göçün önlenmesi ve üretime devam etmeye çalışan geleneksel üreticileri desteklemek amaçlanmaktadır. Halk kültürünün bir öğesi olan el sanatları, kültür değerlerin yaşatılması ve korunmasında rol üstlenmekte, toplumların yaşayışları, inançları ve ekonomik imkânlar özgün, otantik ve yöresel özelliklerinin zenginliğidir. Geleneksel el sanatları bir ülkenin, bir topluluğun kültürünü yansıtan milli değerleridir. Aynı zamanda bir kültürün kimliğidir. Unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarına, kültürel değerlerimize sahip çıkmak zorundayız.
Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı olarak faaliyet yürüten El Sanatları Eğitim Merkezlerinde mütevazı bütçelerle son yirmi yılda 14.882 kadın, 3.490 erkek kursiyer olmak üzere toplamda 18.372 kişi sertifikalandırılarak el sanatlarını yaşatılması ve istihdam açığının da kapatılmasına çok ciddi katkı sağlamışlardır.
Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde eğitim veren El Sanatları Müdürlüklerine daha fazla kaynak aktarılarak kaybolmaya yüz tutmuş kültür mirasımız olan el sanatlarında daha fazla üretim yapılması, daha geniş kitlelere yaygınlaştırılması, özellikle kırsal kesimde gelir düzeyinin artırılması, genç nüfusun tarımda kalmasına katkı sağlanması ve istihdamın artırılması açısından önemlidir.
Tarım ve Orman Bakanlığının öncülüğünde Ülkemizdeki el sanatları üreticilerinin geçmiş yıllarda olduğu gibi El Sanatları Kooperatifleri bünyesinde örgütlenerek toplu ticaret yapmaları şarttır. Konu ile ilgili olarak öncelikle iç ve dış pazardaki arz miktarının tespit edilerek, üreticiye hammadde tedarikinin ve finansmanın sağlanması gerekir. Ülkemizde halen el sanatları ürünleri için yeterli ihracat planı oluşturulamamıştır.
Kendi sorunlarımızı başkalarının yönetim ve politika anlayışı ile çözmemiz mümkün değildir. Ülkemizin Kalkınma Planlarında el sanatlarına daha fazla yer ve imkân sağlamalıyız. Kısacası üretim yapan birey ve işletmeler yatırım ve pazarlama aşamasında desteklenmeden istikrarlı bir sonuç alınması imkânsızdır. Bu sebeple kültür ürünlerinin ihraç ürünlerine dönüşmesi, daha geniş kitlelere yayılması ve nesilden nesile aktarılması bizim temel politikamız olmalıdır.