Türk Tarımının
Dergisi Sesi Habercisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından video konferans ile 23 Ocak'ta açılışları yapılan Ergani ve Başlar barajlarının suyu, Diyarbakır'ın verimli topraklarıyla buluştu. 29 milyon metreküp depolama hacmine sahip Başlar Barajı'yla 38 bin 200 dekar, 15 milyon metreküp su depolama hacmine sahip Ergani Barajı'yla da 18 bin 660 dekar arazi sulanacak. Bu iki barajla 43 milyon liranın üzerinde ilave gelir artışı ve 7 bin 500 kişiye de istihdam sağlanacak. Tamamlanan ve tarım arazilerini suyla buluşturan barajlar, geçen yıl kuraklık tehlikesi yaşayan çiftçinin yüzünü güldürdü.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve Diyarbakır Ziraat Odaları İl Koordinasyon Başkanı Mehmet Cevat Delil, eskiden kuru hububattan sadece buğday, arpa ve mercimek üretebildiklerini belirterek, arazilerin suyla buluşmasıyla sulu buğday, pamuk, mısır, soya fasulyesi ile sebzecilik ve meyveciliğin artacağını söyledi.
'TERSİNE GÖÇ YAŞANACAK'
Çiftçilerin gelirinin 4'e katlanacağına vurgu yapan Mehmet Cevat Delil, şunları söyledi:
"Ergani ve Başlar Barajı, Silvan Barajı'nın bir kolu. Az bir alan değil, yaklaşık 60 bin dönümlük alanımız suyla buluştu. Eskiden verim ortalaması olarak kuru tarımda 200-250 kilo verim alırken, şu anda 600 kilo civarında bir verim alıyoruz. Bu durum pamukta da öyle. Pamuk, çok iş gücü olan bir ürünümüz ve böylelikle bölgemiz kalkınacak. Özellikle çiftçilerimizin refah seviyeleri de yükselecek. Silvan Projesi'nin tamamlanmasıyla 2 milyon 400 bin dönüm alan sulanmış olacak. Tersine göç yaşanacak ve 500 bin insana iş imkanı sağlanacak. Üretim katbekat artacak. Bu durum bizi de çok mutlu ediyor, heyecanlandırıyor. Diyarbakır'ın çılgın projesi bu gerçekten. Arazilerimiz suyla buluşacak. Herkes 300 bin diyor ama ben 500 bin insana iş imkanı sağlanacak diyorum. Çünkü gelirlerimiz artacak, insanlarımız eskiden buradan batıya göç edip oralarda çalışıyordu. Artık Diyarbakır'da, Bismil'de, Silvan'da, Batman'da, Sur'da çalışacaklar. Kendi illerinde ikamet ederken iş sahibi olacaklar ve para kazanacaklar. Aynı zamanda bu durum beraberinde yatırımları da getirecek. Burada daha fazla fabrika açılacak. Örneğin iplik fabrikaları, salça fabrikaları açılacak. Belki bu işi yapmayanlar bilmezler ama 2 milyon 400 bin hektar alan, çok büyük bir alan. Bugün Diyarbakır'da 7 milyon kullanılabilir tarım alanımız var. Şu anda destekten faydalanan 5 milyon dönümün üzerinde alanda üretim yapıyoruz. Üretim olarak Diyarbakır, buğdayda en fazla üretim yapan 3'üncü ildir. Pamukta, mısırda, kırmızı mercimekte de durum aynı. Üretimimiz katbekat artacak ve ekonomimiz fırlayacak. Biz onun için 'çılgın proje' diyoruz. Üreticilerimiz çok memnun, biz bir an önce diğer barajların da bitmesini bekliyoruz."
'SULU TARIMDA 3, MEYVE VE SEBZEDE 10 KAT FAZLA GELİR ELDE EDİLECEK'
Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Ertan Atalar da barajların kent ekonomisine ve çiftçilere çok büyük katkı sağlayacağını belirterek, kıraç arazilerde sadece belirli ürünlerin ekildiğini, sulu tarımla birlikte endüstri, nişasta, şeker ve yağ bitkilerine kadar değişik bitkilerin yetiştirilebileceğini söyledi. Meyve ve sebzeciliğin de gelişmesiyle çiftçilerin gelirlerinin 3 ile 10 kat arasında artacağını vurgulayan Atalar, "Örneğin kıraç tarlada, buğdayda bütün gelirler hesaplandığı zaman dekar başına 300 TL bir kar elde edilirken, bunu meyveciliğe döndürdüğünüz zaman sert çekirdeklilerde bu 10 katına kadar yani dekar başına elde edilen kar 3-4 bin lirayı buluyor. Bunu yumuşak çekirdeklilere ve sebzeye döndürdüğünüz zaman da 10 katına kadar bir gelir elde ediliyor. Çok büyük rakamlar bunlar. Bunun için de su, olmazsa olmaz, en önemli materyal. O yüzden sulanabilir arazilerin sulanması lazım" dedi.
'İKLİME DAYALI TARIMDAN KONTROLLÜ TARIMA GEÇİŞ SAĞLANACAK'
Silvan Projesi ve diğer barajların tamamlanmasıyla Diyarbakır'ın ekonomik olarak sulanabilir arazisi olan 4 milyon 200 bin dekarın tamamının sulamaya açılmış olacağını kaydeden Mustafa Ertan Atalar, iklime dayalı tarımdan kontrollü tarıma geçişin sağlanacağını dile getirdi. Atalar, "Silvan Projesi, başta Silvan Barajı olmak üzere 8 barajdan oluşmakta ve 23 sulama şebekesiyle beraber arazilere basınçlı sulama sistemleri tesis edilmektedir. İklime dayalı tarımdan kontrollü tarıma geçişini de sağlayacağı için sadece verim ve elde edilen getirin artmasının yanı sıra elde edilen ürünlerin kalitesinde de çok ciddi yükseliş meydana gelecek. Sudan tasarruf sağlayacağız. Basınçlı sulama sistemleri kurulacak. Bakanlığımızca basınçlı sulama sistemlerini yüzde 50 hibeyle destekliyoruz. Şu ana kadar 250 bin dekarın üzerinde basınçlı sulama sistemi kurduk ve kurmaya da devam ediyoruz" diye konuştu.Manisa'da tarlasından evine dönerken, 4 gence ait ceset bulan çiftçi, karşılaştığı korkunç manzarayı hemen jandarma ekiplerine bildirdi.
Manisa'nın Ahmetli ilçesinde tarlasından dönen bir çiftçi, yol kenarında bir aracın yanında 4 ceset buldu. İhbar üzerine olay yerine intikal eden ekipler, yaptıkları incelemede Serkan (23) ve Ümit Zangal (20) ile Muharrem Zengin (22) ve Neşet Dalgın'ın (24) hayatını kaybettiğini belirledi.
3'Ü AV TÜFEĞİ İLE İNFAZ EDİLDİ
Bu kişilerden 3'ünün av tüfeğiyle başlarından vurulduğu, birinde ateşli silah ya da kesici, delici alet yarası olmadığı, söz konusu tüfeğin ise Muharrem Zengin'in babasına ait olduğu tespit edildi
Cesetler, incelemelerin ardından Turgutlu Devlet Hastanesi'ne götürüldü.
Bölgeye gelen ölen kişilerin yakınları ise sinir krizi geçirdi.
Olayın aydınlatılması ve cesetleri bulunan kişilerin kesin ölüm nedeninin belirlenmesine ilişkin başlatılan çalışma sürüyor.Hindistan'ın başkenti Delhi'de, yeni tarım yasalarını protesto eden binlerce çiftçi polisle çatıştı. Bir göstericinin hayatını kaybettiği protestolarda, 200 kişi gözaltına alındı. 300'den fazla polis de yaralandı.
Hindistan'ın başkenti Delhi'de, yeni tarım yasalarını protesto eden binlerce çiftçi polisle çatıştı. Bir göstericinin hayatını kaybettiği protestolarda, 200 kişi gözaltına alındı. 300'den fazla polis de yaralandı.
Çiftçilerin liderleri, çatışmadan, eylemcilerin arasına karışan "şiddet yanlısı bazı kişileri" sorumlu tuttu ve barışçıl bir gösteri yapmak istediklerini söyledi.
Gözaltına alınanlar "karışıklık çıkarmak", "kamu malına zarar vermek" ve "kolluk güçlerine saldırmakla suçlanıyor. Şimdiye kadar 22 polisin şikayette bulunduğu bildirildi.
Çiftçiler dünkü protestolarda şehir merkezi girişindeki polis barikatlarını geçmiş ve "Kızıl Kale" adı verilen tarihi kaleyi işgal etmişti.
Polisten bugün yapılan açıklamada, protestocuların sokakları terk ettiği ve Delhi'de durumun normale döndüğü belirtildi.
Eylemler, 26 Ocak 1950'de Hindistan'da anayasanın kabul edildiği Cumhuriyet Bayramı'nda düzenlendi.
Protestocu çiftçileri temsil eden Samyukta Kisan Morcha isimli organizasyon, ortaya çıkan şiddeti kınadıklarını ve kendilerini şiddet yanlılarından ayırdıklarını duyurdu.
Eylemlerin arkasındaki çiftçi birlikleri, yeni tarım yasalarına karşı protestoların devam edeceğini de belirtti.
Çiftçilerin sözcüleri, polisin eylemcileri provoke ederek şiddete neden olduğunu da belirtiyor. Sözcülerden Kawalpreet Singh Pannu, Fransız haber ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, "Barışçıl bir eyleme saldırdığınız zaman bunlar yaşanır. Burada bitmeyecek. Hareketimiz ve mesajımız daha da güçlenecek" dedi.
Hükümet söz konusu reformların sektörün yararına olduğunu savunsa da çiftçiler bu yasalar neticesinde gelirlerinin azalacağını ve yoksullaşmanın artacağını belirtiyor.
Yeni tarım yasalarının geri çekilmesini isteyen çiftçiler geçen Kasım ayından bu yana başkent Delhi'de eylemler düzenliyor.
Yeni yasalar, satış, fiyatlama ve tarım ürünlerinin stoklanması konusunda uzun süredir Hintli çiftçileri koruyan düzenlemelerin gevşetilmesini getiriyor.
Çiftçiler, yeni düzenlemelerin serbest piyasanın yararına, kendilerinin ise zararına olacağı görüşünde.
Pazarlık güçlerinin azalacağını savunan çiftçiler, özel sektör karşısında savunmasız kalacaklarını belirtiyor.
Birçok ekonomist ve uzman Hindistan'da tarımın reforma ihtiyaç duyduğunu belirtse de, hükümeti eleştirenler söz konusu reformların çiftçilere danışılmadan yapılmasına karşı çıkıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kırsal kalkınmayı desteklemek amacıyla Başkentli çiftçilere yönelik destek projelerini çeşitlendirerek hayata geçirmeyi sürdürüyor.
Yerli üretimi artırmak ve üreticiye destek olmak amacıyla yeni bir destek projesini daha devreye sokacak olan Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı; Şereflikoçhisar, Bala ve Haymana ilçelerinde çiftçilere ilk kez “Kırmızı Mercimek Tohumu” dağıtımı gerçekleştirecek.
YAKLAŞIK BİN 400 YERLİ ÜRETİCİYE TOPLAM 400 TON MERCİMEK DAĞITILACAK
Büyükşehir Belediyesi; üretimi teşvik ederek tarımı canlandırmak, nadas alanlarını daraltmak, üretimi ve çiftçilerin gelir seviyesini artırmak, üretim girdi maliyetlerini düşürmek, ülke ekonomisine katkıda bulunmak ve iklim kaynaklı tarım alanlarından maksimum düzeyde fayda sağlamak amacıyla yüzde 90’ı hibe, yüzde 10’u çiftçi katkı payı olmak üzere “Kırmızı Mercimek Tohumu” desteğinde bulunacak.
Şereflikoçhisar, Bala ve Haymana ilçelerinde yaklaşık bin 400 yerli üreticiye toplam 400 ton “Kırmızı Mercimek Tohumu” dağıtımı yapılacak.
BAŞVURULAR 25-27 OCAK 2021 TARİHLERİ ARASINDA
Mercimek tohumu desteğinden yararlanmak isteyen çiftçilerin;
-Bala Gençlik Merkezi,
-Haymana ASKİ Şantiyesi,
-Şereflikoçhisar Fen İşleri Şantiyesine 25-27 Ocak 2021 tarihleri arasında gelerek bizzat başvuruda bulunması gerekiyor.
Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı başvurular tamamlandıktan sonra üç ilçede çiftçilere tohum dağıtımına başlayacak.Manisa'nın Saruhanlı Belediyesi, icralık çiftçiye traktör desteğinde bulundu.
Mazot, gübre ve ilaç maliyetlerinin artması, Tarım-Kredi kooperatiflerine, bankalara borçları yüzünden birçok çiftçinin tarlası ve traktörü icralık oldu. Türkiye'de tarımsal üretimde önemli bir noktada olan Manisa'da da traktörlerine haciz konulan yüzlerce çiftçi tarlasında ve bağında iş yapamaz hale geldi.
Saruhanlı Belediye Başkanı Zeki Bilgin, çiftçiden gelen 'traktörüm hacizli, mazot alacak param yok' şikayeti üzerine belediyeye ait 18 traktörü çiftçinin kullanımına verdi. Traktörün mazotu da hayırseverlerin katkılarıyla karşılanıyor.
‘KENDİ TRAKTÖRÜMÜ DE ONLARA VERDİM'
CHP'li Zeki Bilgin, “Kendi traktörümü de çiftçilerimizin kullanımına verdim” dedi.
Üretimin durmaması ve çiftçiye destek için CHP'li Saruhanlı Belediyesi devreye girdi. Saruhanlı'da tarımsal üretimin durmaması ve çiftçinin yükünü hafifletmek amacıyla CHP'li Saruhanlı Belediye Başkanı Zeki Bilgin ‘Üretim Durmasın, Çiftçimiz Kazansın' sloganıyla örnek bir uygulamaya imza attı. Belediyeye ait 18 traktör mazotuyla birlikte ücretsiz olarak çiftçinin kullanımına sunuldu.
"DEVAMI DA GELECEK"
Çiftçiyle sürekli diyalog halinde olduklarını söyleyen Bilgin, üreticinin ‘Üretemiyoruz' isyanına çözüm bulmak için belediye bünyesinde bir çalışma başlattıklarını ifade etti. Bilgin, şunları söyledi: “Pandemi döneminde ziyaret ettiğimiz çiftçilerden birisi bana ‘Üretemiyoruz başkan. Artık durma noktasına geldik. Traktörüm hacizli. Mazot alacak param yok' dedi. Ben de bu isyanın üzerine çiftçimize nasıl destek oluruz diye bir çalışma başlattım. Belediyemiz şantiyesinde 18 adet traktörümüz var. Bu traktörlerimizi işlerimizi aksatmayacak şekilde hafta sonları çiftçimizin hizmetine sunduk. Ayrıca şahsıma ait traktörümü de çiftlerimizin hizmetine sundum.”
ÇİFTÇİNİN DERDİNİ İYİ BİLİRİM
Üreticilerle sık sık bir araya gelip derdini dinleyen Bilgin, “Ben de çiftçiyim, onların derdini iyi bilirim” diye konuştu. Başkan Bilgin, üreticiye katkı sağlamak için başka uygulamaları da hayata geçireceklerini söyledi.
ÜRETİM TEKRAR BAŞLADI
Başkan Bilgin, “Çiftçinin mazotlarını da ilçemizdeki hayırseverlerin katkılarıyla karşılıyoruz. Böylece çiftçimizin üretime devam etmesi için traktörlerimizi mazotlarıyla birlikte ücretsiz olarak hizmetlerine sunmuş olduk. Bu şekilde traktörü icralık olması sebebiyle tarlasında çalışamayan çiftçimiz tekrar çalışır hale geldi” ifadelerini kullandı.
Ayrıca belediye bünyesindeki traktörleri çiftçiler için hazırlayan Bilgin, “Mazot desteğini hayırseverlerimiz karşılıyor” dedi.
'ÇİFTÇİ ÜRETMEZSE BİZ AÇ KALIRIZ'
Saruhanlı'da çiftçinin buğday, mısır, üzüm ve zeytin üretimi yaptığını dile getiren Bilgin, kendisinin de çiftçi olduğunu ve üreticinin sıkıntılarını çok iyi bildiğini söyledi.
Bir ülkeyi ayakta tutan en önemli lokomotifin tarım sektörü olduğuna dikkat çeken CHP'li Başkan Bilgin, sözlerine şöyle devam etti: “Çiftçimizin hali ortada. Bir taraftan pandemi ile boğuşuyor, bir taraftan artan borç yüküyle. Özel bankalar yetmiyormuş gibi şimdi de Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçinin üzerine karabasan gibi çöktü. Bu şartlar altında ezilen çiftçi artık üretimi bırakma noktasına geldi. Şu bir gerçektir ki eğer çiftçi üretimi bırakırsa biz açız.”
Yeniden üretime başlayan çiftçileri ziyaret etti, üreticiye destek için başka projeleri olduğunu anlatan Saruhanlı Belediye Başkanı Zeki Bilgin, “Belediye demek sadece bulunduğu bölgeye bina yapmak, alt ve üstyapı hizmetleri sunmak değil. Kentte yaşayanların sıkıntısına ortak olmak da gerekir. Kentin sıkıntı yaşayan esnafına, çiftçisine destek vermek lazım. CHP'li belediyeler sosyal belediyelik anlamında bunu en iyi şekilde yapıyor. Diğer belediyelerin de bunu gerçekleştirmesi gerekir. Saruhanlı Belediyesi olarak önümüzdeki günlerde de çiftçimize imkanlarımız çerçevesinde destek olmaya çalışacağız. Önümüzdeki üzüm sezonunda üreticimize bağ direklerini biz sağlayacağız. Üzümleri açığa dökmemelerini sağlamak için depo alanları sağlayacağız” dedi.Hindistan'da çiftçiler, hükümetin yeni tarım yasalarını askıya alma teklifini reddetti.
57. gününe giren protestolarda, çiftçi liderleri, hükümetin yeni düzenlemeleri 18 ay boyunca askıya alma ve yasaların çiftçilerin talepleri dikkate alınarak incelenmesini sağlayacak bir komitenin kurulması teklifini kabul etmedi.
Çiftçi sendikalarının oluşturduğu koalisyon Birleşmiş Çiftçiler Cephesi, yaptığı açıklamada, hükümetin önerisini reddettiklerini ve yasaların tamamen yürürlükten kaldırılmasından daha azına razı olmayacaklarını bildirdi.
Hindistan'da eylülde tarım sektörüne serbestlik getiren 3 yasanın parlamentoda kabul edilmesinin ardından protestolara başlayan çiftçiler, Pencap ve Haryana'dan başkent Yeni Delhi'ye doğru hareket etmişti.
Kasım ayından itibaren Yeni Delhi sınırındaki çok sayıda noktada kamp kuran çiftçiler, zaman zaman bazı yolları kapatarak protestolarını sürdürüyor.
Yoldaki polis barikatlarını kaldıran çiftçilere göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve coplarla müdahale edilmişti. Eylemlerini Yeni Delhi'ye taşıyan çiftçiler, yeni tarım yasalarının kazançlarını azaltacağından, aracı şirketlere daha fazla yetki tanıyacağından ve sonunda kendilerini topraksız bırakacağından endişe ediyor.
Modi, çiftçilerin eylemlerini başkente taşıması üzerine Uttar Pradeş eyaletinde düzenlediği mitingde, çiftçilerin muhalefet partileri tarafından yanlış yönlendirildiğini ve yeni yasaların çiftçilerin yararına olduğunu söylemişti.
Hindistan'da muhalefet partileri ve Modi'nin bazı müttefikleri, yasaların çiftçi karşıtı olduğunu belirtiyor.
Hindistan'da son olarak Yüksek Mahkeme, yasalarla ilgili olarak yürütmeyi durdurma kararı almıştı.
Narendra Modi hükümeti ve çiftçiler arasında 10. tur görüşmelerde, çiftçi liderlerine yasayı askıya alma teklifi yapılmıştı.
Antalya’lı çiftçi Mustafa Çetin çiftçinin yaşadığı güçlüklere rağmen ne kadar önemli bir iş yaptığını 40 saniyede anlattı. Kurduğu yer sofrasında çiftçilerin ürettiği ürünleri sıralayarak, "Zehirli dilleriyle çiftçinin ürettiği ürünü kirleten cahiller esas zehir domateste değil, sizin dilinizde. Şu sofraya bir bakın. Domates, çiftçiden, peynir çiftçiden, biber çiftçiden, çay çiftçiden, şeker çiftçiden çiftçi olmadan ne yiyeceksiniz ne!" dedi.
Antalya Kumluca Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Çetin çiftçilerin, pandemi döneminde vatandaşın sofrasına sağlıklı ürün koyabilmek için canla başla çalıştığını söyledi. Uzman olmayan kişilerin dile getirdiği "Kışın üretilen domatesin zehirli" olduğu iddialarının gerçeğini yansıtmadığını ve yerli üreticiye olan güveni de sarstığını belirten Çetin şunları söyledi:
"Onlarca problemin altında ezilen çiftçi bu kadar zulmü hak etmemektedir. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Zehirli dilleriyle çiftçinin ürettiği ürünü kirleten cahiller esas zehir domateste değil, sizin dilinizde. Hele şu sofraya bir bakın. Domates çiftçiden, peynir çiftçiden, biber çiftçiden, çay çiftçiden, şeker çiftçiden... Çiftçi olmadan ne yiyeceksiniz ne... Bir düşünün. Çin sarımsağı mı yiyeceksiniz. Konuyla alakalı alakasız insanların konuşması bizi çok üzmektedir. Yaz aylarında üretilen domatesler neyse kış aylarında bizde aynısını aynı kalitede üretiyoruz. Neden çünkü bölgemiz mikroklima özelliğinden dolayı sıcak bölge yazın bu bölgede domates üretilemiyor. Onun için karalama kampanyası düzenleyen doktorlara sporculara kesinlikle izin vermeyelim."
Kumluca’da domatesin fiyatının 1,5-2 lira bandında üreticiden alınarak İstanbul'da 12-14 liradan satıldığını ifade eden Çetin, "Bugün 16 ocak 2021 domates fiyatı Kumluca da 1,5-2 lira İstanbul’da 12-14 lira bu üreteninde tüketenin de belini bükmektedir. Yerel kooperatifleri destekleyelim ki parayı götüren, aracıları aradan kaldırarak tarımı sürdürebilir hale getirelim. Bu konuyla alakalı gerekeni yapmazsak ülke tarımı çıkmaza gider. Geçtiğimiz yıllarda sarımsak krizi yaşamıştık. İthal çin sarımsağın analizlerinde kimyasallar çıkmıştı. Bugün domates de salatalık da biber de ithal ürün tüketen bir ülke olmak istemiyorsak ülkemize çiftçimize sahip çıkalım" diye konuştu.
Aşırı kuraklıktan dolayı tarlaya ektikleri ürünlerini kaybetme korkusu yaşayan Osmaniyeli çiftçilerin yüzü, 4 gündür yağan yağmurla güldü. Yağmurun tam zamanında imdatlarına yetiştiğini belirten çiftçiler, buğdaylarının kuraklıktan ölmek üzereyken tekrardan canlandığını söylediler.
Osmaniye’de yaz aylarının yağışsız geçmesi, kış aylarının da yeterince yağışlı olmaması nedeniyle bölgede yaşanan kuraklık çiftçileri tarlalarına ektikleri buğdayları sulamaya teşvik etmişti. Yaşanan kuraklığın ardından etkili olan sağanak yağışlar Düziçi ilçesinde çiftçilik yapan vatandaşların yüzünü güldürdü. Aşırı kuraklıktan dolayı kuruma aşamasına gelen ürünlerinin yağışla birlikte tekrardan canlandığını söyleyen çiftçiler, toprağın suya doyduğunu ifade ettiler.
"Allah’ın bereketi tam zamanında çiftçilerin imdadına yetişti"
Yaşanan kuraklıktan dolayı yağmur için dua ettiklerini kaydeden çiftçilerden biri şöyle konuştu:
“Son zamanlarda çok büyük bir kuraklık vardı. Dua ediyorduk Allah’a bizlere de yağmur nasip et diye çünkü sulama mevsimi değil. Yağmur bekliyorduk. 4 gündür güzel bir yağmur yağdı. Yağmurla beraber dağlarda kar yağdı, inşallah gelecek yıla kuraklık yaşamayacağız. Allah’ın bereketi tam zamanında çiftçilerin imdadına yetişti. Buğdaylarımız kuraklıktan ölmek üzereyken yağmurla birlikte tekrardan canlandı. Kuraklık nedeniyle ektiğimiz ürünlerden bir hayli zorluk çektik. Bazı çiftçiler tarlalarını sulamak zorunda kaldılar. Ama şu an yağmurla birlikte topraklar suya doydu. Şu anda buğdaylarımız su içerisinde inşallah daha fazla verim alacağız”
Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Batmış köyünde yazın tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlar, kışın ailelerini geçindirmek için Murat Nehri'nde zorlu balık avına çıkıyor.
Hayvanlarının bakımını yaptıktan sonra köyün önünden geçen Murat Nehri'nin yolunu tutuyor.
Balık avı hazırlıklarını yapıp su geçirmeyen tulumlarını giyerek iyi bir başlangıç için "vira bismillah" diyen köylüler, nehrin yüzeyindeki buzlara küreklerle vurarak balıkların yerini tespit ediyor.
Bölge halkının nehirlerde avlanmak için kullandığı ve "serpme" ismini verdiği ağı suya atan balıkçılar, bir süre bekledikten sonra ağı sudan çıkarıp avladıkları balıkların sevincini yaşıyor.
Ağlarını atmak ya da toplamak için dondurucu soğuğa rağmen nehirdeki buzların üzerine çıkan vatandaşlar, avladıkları balıkları çuvallara dolduruyor.
Sabah erken saatlerde başladıkları zorlu mesailerini akşam saatlerine kadar sürdüren balıkçıları, çuval dolusu balığı tahtalardan yaptıkları kızaklara koyarak evlerine doğru dönüş yoluna koyuluyor.
Batmış köyünde yaşayan balıkçılardan Orhan Artış, çetin geçen kış nedeniyle balık avlarken çoğu zaman kaş ve kirpiklerinin kırağı tuttuğunu söyledi.
Köylülerin kışı balık avlayarak geçirdiğini anlatan Artış, şöyle konuştu:
"Murat Nehri'nin donmaya başlamasıyla biz de balık avına çıkıyoruz. Bu şekilde geçimimizi sağlıyoruz. Günde ortalama 50-100 kilogram balık avlıyoruz. Havalar soğuk olduğu için balık avlamak daha da zorlaşıyor. Kışın suya girmek balık avlamak kadar zordur. Bazen buzu kırıp suyun içine giriyoruz, bu da bizi çok zorluyor. Ne yapalım ekmek davası. Nehirdeki buzlar eriyinceye kadar sürekli balık avlıyoruz."
Avladıkları balıkların büyük bir kısmını satarak evlerini geçindirmeye çalıştıklarını aktaran Artış, geriye kalanını da tükettiklerini sözlerine ekledi.Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, zor bir yılı geride bırakıp, 2021'e girerken, geçtiğimiz yılda pandemi nedeniyle önemi daha da artan tarım sektörünün beklentilerini 25 madde halinde dile getirdi.
Başkan Mutlu Doğru, konuya ilişkin açıklamasında, tarım sektörünün yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerini ilgili merciler ve kamuoyunun görüşlerine sunarken, tarımın olmazsa olmaz sektör özelliğine bir kez daha vurgu yaptı. Doğru, "Pandemi sürecinde, güvenilir gıdaya sürekli ve spekülasyonlardan uzak, makul fiyatlarla ulaşımın sağlanması için ülkemizin başta stratejik tarım ürünlerinde kendi kendine yeter duruma gelebilme hedefi herkes tarafından benimsenmiştir" ifadelerine yer verdi.
Türkiye'nin her dönemde bir numaralı gündem maddesi olan enflasyonla mücadele kapsamında, gıda enflasyonunu düşürmek için üretici fiyatları yerine üretim maliyetlerini düşürücü önlemler alınması gerektiğini savunan Başkan Mutlu Doğru, pandemi sürecinde oluşturulan bilim kurulu benzeri bir kurulun da tarım sektörü için oluşturulmasını önerdi.
Küresel ısınmanın etkisiyle iklim değişikliği ve tatlı su kaynaklarının azalma riskinin Türk tarımının önündeki en büyük ortak sorun olduğuna vurgu yapan Doğru, "Su kaynaklarımızın yüzde 70'inin kullanıldığı tarım sektöründe geleceğimizin emaneti suyumuzu tasarruflu kullanmaya yönelik teşvikler yapılmalı. Her türlü tarım desteği, sübvansiyonlu kredi ve tarım yatırım teşviklerinde suyu doğru tekniklerle ve tasarruflu kullanma ön koşul haline getirilmeli, su ve enerji tasarrufu sağlayacak yeraltı kapalı sistem basınçlı sulamaya geçilmeli" dedi.
Tarım istatistiklerin önemine dikkati çeken Doğru, "Tarım ve Orman Bakanlığımız bünyesinde başlatılan ürün masalarının çalışmalarını takdirle takip etmekle beraber, doğru tarım istatistiklerine ulaşmak için gelişmiş ülkelerin tarım veri toplama metotları da incelenip, her türlü teknolojiyi devreye sokarak, Türk tarımında doğru verilere ulaşmalıyız. Ölçemezsek kontrol edemeyiz, kontrol edemezsek yönetemeyiz" diye konuştu.
Ürün deseninin oluşturulmasına ilişkin olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı ve ilgili bürokratların çiftçiyi temsil eden kuruluşlarla daha sık ve düzenli bir araya gelmesi çağrısında bulunan Doğru, şunları kaydetti:
"Tarım sektöründe çalışan sürekli tarım işçileri ve işverenlerin arasındaki çalışma ve sosyal güvenlik şartlarının düzenlendiği Tarım İş Kanunu, günümüz şartlarına göre yeniden tartışılarak hazırlanmalı ve hayata geçirilmelidir.
Meclis'te 2020 yılında kabul edilen yeni taklit ve tağşişle mücadele yasası, çiftçimizin ürettiği ürünleri gıda tebliğine uygun olarak üreterek mamul hale getiren dürüst sanayicimizin ve çiftçilerimizin hakkını ve emeğini koruyan, gıda sektöründe üretilen mamul ürünlerde haksız rekabetin önüne geçecek ve halk sağlığını da koruyacak önemli bir yasal düzenlemedir. Ancak bu yasanın tarım il teşkilatları ve hatta belediyelerimiz tarafından etkili ve adil olarak uygulanması ve sonuçlarının da Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından aylık olarak kamuoyu ile paylaşılmasını bekliyoruz."
Tarım desteklerine ilişkin, tarımın içinden gelen çiftçiler ve temsilcileriyle görüşülerek etki analizlerinin yapılmasını isteyen Doğru, bu konudaki diğer beklentilerini şöyle dile getirdi:
"Rekolteye, üretim maliyetine, çevre ve insan sağlığına, ürünün pazarlama gücüne ve çiftçi refahına katkıları ayrıntılarıyla tek tek ele alınarak, sadeleştirilmeli, gereksiz ve etkisiz olanlar kaldırılmalı, mevcut destekleme bütçesi daha etkili kullanılmalı. Tarım destekleri yılın başında açıklanarak ekim planlamasıyla ülkenin ihtiyacı olan ürünlerin ekimi teşvik edilmeli ve bir sonraki ürün tohum tarlaya düşmeden, çiftçinin üretim maliyetleri için nakit ihtiyacının en çok olduğu zamanda ödenmelidir. Tarım desteklerinden kesilen yüzde 2 ile 4 oranındaki stopaj vergisi Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığımızın yapacağı görüşme ile kaldırılmalı ve desteklemeler çiftçilerimizin hesabına kesintisiz olarak ve bankanın açık olduğu hafta içi günlerde yatırılmalıdır."
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Doğru, tarım kredilerine ilişkin beklentilerini dile getirirken, "Bu kredilerin daha da yaygınlaşarak belirlenen tarım politika ve yönlendirmelerin uygulamasında daha etkin kullanılması tarımın geleceği için yararlı olacaktır. Özellikle küçük çiftçimizin borç yapılandırma ihtiyacı artmıştır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde takibe düşen borçların faizlerinin hazine tarafından ödenip, anaparanın 5 yıl vadeye bölünerek tahsil edilmesi, sadece ekonomik değil, köyde yaşayan ve kefaletle kredi kullanan küçük çiftçimiz için sosyal bir gereklilik haline gelmiştir.
Tarım kredilerdeki geri dönüşlerde kamu ve özel bankalarda yaşanan sıkıntılar göz önüne alınarak, üretimin devamı için ödeme güçlüğü çeken çiftçimize, kredinin açıldığı faiz oranıyla yapılandırma imkanı getirilmeli, yeni açılacak tarım işletme kredilerinde BDDK'nın alacağı kararla, 6 ayda bir faiz ödenmesi şartıyla kapatma vadesi 24 aya çıkarılmalıdır" görüşüne yer verdi.
Doğru, hayvancılık yapan çiftçilerin kredi teminatı olarak hayvan varlığını göstermesi BDDK tarafından da kabul görmesine rağmen, kamu ve özel bankalarımız bu uygulamadan kaçındığını, bunun da çözüm bekleyen sorunlar arasında bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bunun yanı sıra Kooperatifçiliğin gelişmesi için Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ilgili sivil toplum kuruluşlarının da görüşünü alarak, ortak bir çalışmayla tarım kooperatiflerin kuruluş ve yönetimleriyle ilgili kanunu yeniden düzenlemeli ve yöneticilerine mutlaka tüm şahsi varlıklarıyla sorumluluk getirilmelidir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin yönetim organizasyonu, kooperatif, bölge birliği, hizmet büroları, depoları ve iştirakleriyle yeniden yapılandırılarak işletme maliyetlerini düşürecek tedbirler alınmalı ve ortaklarına piyasa fiyatlarının altında girdi sağlamalı ve üretilen ürünlere katma değer yaratılmalıdır. Kooperatifçiliğin esas amacı budur."
Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO), piyasa düzenleyici görevi nedeniyle çiftçinin destekçisi, sanayici ve tüketicinin ise güvencesi olduğuna dikkati çeken Doğru, "TMO değişen piyasa şartları ve enflasyona göre açıkladığı müdahale alım fiyatını aylık olarak güncellemelidir. Aksi halde bu yıl olduğu gibi açıklanan buğday ve mısır fiyatı piyasanın altında kaldığından, gerekli alımı yapamayarak ithal etme durumunda kalabilmektedir. TMO, alım fiyatlarıyla birlikte aylık satış fiyatlarını da açıklamalı, sanayicinin önünü görerek piyasaya girmesini sağlamalıdır" dedi.
Doğru, tarım ürünleri ihracatı için yeni pazarların önemine dikkati çekerek, "Cumhuriyetimizin 100. Yılında tarım ürün ihracatındaki hedeflere ulaşmak için İhraç ettiğimiz tarım ürünlerimizde tek pazara bağlılığı önlemek, yeni ve zengin pazar arayışına girmek, ihracatın artarak sürekli olması ve ürettiğimiz ürüne katma değer yaratılması önemli bir husustur. Bu konuda ihracatçılarımızın yeni pazarlara girmesinin önünü açacak ülkelerle alım protokolleri imzalanması, uzak mesafeler için gerekirse havayolu taşımasını da devreye sokarak navlun desteği verilmesi ihracatçımızın yeni pazarlarda rekabet gücünü arttıracaktır" görüşüne yer verdi.
Yaş meyve üretiminde çok yıllık ürünlerin ekimi ve dikimi konusunda planlama eksikliğinin uzun vadede arz fazlalığına ve dolayısı ile değersiz ve hatta zararına üretime neden olduğuna dikkati çekerek, bu konuda envanter çalışması yapılarak, fazla ekimi olan ve yurt dışında rekabet şansı olmayan ürünlere destekleme kesilerek gereksiz yatırımın önüne geçilmesini önerdi.
Doğru, 2020'de tarımın gündemindeki en önemli problem olan çiğ fiyatları konusundaki beklentilerini ise şöyle dile getirdi:
"Çiğ süt fiyatlarının, açıklanan maliyetler dikkate alınmadan Gıda Komitesince belirlenip, Ulusal Süt Konseyine açıklatılması, konseyin vasfını yitirmiş olduğu anlamındadır. Serbest ekonomi şartlarıyla uyumsuz olan bu duruma açıklık getirilmeli, fiyat açıklanıyorsa Et Süt Kurumu tarafından açıklanan fiyatla çiğ süt alınarak süt tozu haline getirilmeli, fazlası ihraç edilerek piyasa düzenlenmelidir. Çiğ süt maliyeti hesaplanırken, dünyada kabul görmüş süt yem paritesine göre, dörder aylık dönemlerde en çok kullanılan yem hammaddelerinin borsa fiyatlarının baz alındığı bir formül üzerinde anlaşarak çiğ süt fiyatı belirleme bir sisteme bağlanmalı, toplama ve soğutma bedelleri ise yüzdesel olarak bu fiyata ilave edilmelidir. Çiğ süt destekleme prim miktarlarının belirlenerek aylık ödeme yapılacağının açıklanması üretici açısından olumlu bir gelişmedir.
Süt Hayvancılığı ile uğraşan çiftçilerimizin üye oldukları birlik ve kooperatiflerin sayıca çok ve dağınık yapıda olması, sektöre zarar vermektedir. Damızlık sığır yetiştiren ve süt üreten bir çiftçinin üye olması gereken birlik tek bir çatı altında toplanarak tek seslilik sağlanmalı, birbirlerine adeta rakip hale gelen gereksiz birlik ve kooperatifler kapatılmalıdır."
Doğru, tarım amaçlı kullanılan elektrik birim fiyat tarifesinin, dağıtım şirketlerinin özelleşmesi ile diğer tarifelerden farksız hatta daha pahalı hale geldiğini belirterek, tarım ve hayvancılıkla ilgili elektrik faturalarının Ziraat Bankasında otomatik ödemeye alınması şartıyla hazine destekli sıfır faizli kredi ile aylık ödenerek, çiftçilerden yıl sonunda tahsil edilmesini önerdi.
Başkan Mutlu Doğru, iklim değişikliğinin tarımın geleceği üzerindeki en büyük risk olduğuna vurgu yaparak, "Bu riskle mücadele ederken don gibi çiftçimize önemli zararlar veren doğa olaylarına karşı korunma amaçlı ülkemizde de üretimi başlayan dona karşı rüzgar pervanelerindeki yüzde 18 olan KDV oranlarının yüzde 8'e düşürülmesi bu makinaların alımında finansman maliyetini düşürecek ve yaygın kullanımına destek olacaktır" dedi.
Doğru, açıklamasının son bölümünde, tarımın önemine bir kez daha vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dünyada hücresel, dijital, dikey ve hassas tarım gibi konularla geleceğin tarımı tartışılıp, çevreyi koruyan, sağlıklı ve yüksek verimli tarım üretim modelleri dizayn edilmeye çalışılırken, ülkemizde yüzde 17 olan tarım nüfusumuzun milli gelirden aldığı yüzde 7 payla çiftçimizin ayakta kalması ve geçim derdine çare bulmayı konuşuyoruz. Ülkemizin yüksek tarım potansiyeli ve lojistik avantajlarıyla, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve hatta Uzakdoğu'nun tarım üretim merkezi haline gelmesi hayal değildir. İhtiyacımız olan stratejik ürünleri, dışarıya bağımlı olmadan, toprak, su ve iklim koşullarımıza göre en verimli şekilde üretmek için tarım politikalarımızı ve üretim önceliklerimizi, uzun vadeli, siyaset üzeri düşünerek belirlemeliyiz. Tarım kesiminin kronikleşen sorunlarına, güçlü bir siyasal iradeyle, radikal ve kalıcı çözümler getirilmeli, tarımda aynı sorunları konuşma kısır döngüsünden kurtulup, bizler de ülkemizde geleceğin tarımını dizayn etmeliyiz."Mardin’in Kızıltepe ilçesinde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olan çiftçiler, sosyal mesafe ve maske kuralına uyarak “Kuşların sesini duymak istiyorsan kafes alma ağaç dik” sloganıyla toplanarak köylerinde çam fidanlarını toprakla buluşturdu.
Kızıltepe Yeniköy kırsal mahallesinde sosyal medya üzerinden organize olan köy sakinleri daha yeşil bir köy için kolları sıvası. Çoğu çiftçi olduğu için kısıtlamadan muaf olan köy sakinleri korona virüs tedbirleri kapsamında köylerine çam fidanı dikti. Çamları kendi imkanları ile aldıklarını ifade eden Cüneyt Karaboğa, “Korona virüsten dolayı konulan 80 saatlik dışarı çıkma kısıtlamasında, köy sakinleri olarak açtığımız Whatsapp grubu üzerinden böyle bir şey yapmak için fikir alışverişinde bulunduk. Sağ olsunlar olumlu karşıladılar. Kendi imkanlarımız ile aldığımız çam ağaçlarını köyümüzün giriş yoluna diktik” dedi.
'Kuşların sesini duymak istiyorsan kafes alma ağaç dik'
Cemil Karaboğa da “Kuraklığın arttığı bu dönemde gençler olarak köyümüz için ağaç dikme etkinliği düzenledik. 'Kuşların sesini duymak istiyorsan kafes alma ağaç dik’ sloganı ile başlattığımız bu etkinlikte, köy sakinleri olarak aramızda toplandığımız paralar ile çam ağaçları satın aldık” diye konuştu.
Denizli'nin Pamukkale ilçesinde 4 günlük sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olan çiftçiler, tarlada çalıştı. Pamukkale Ovası'nda tarlaları olan çiftçiler, aileleriyle birlikte üzüm bağlarını budadı, meyve fidanları dikti.
Pamukkale ilçesinde sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olan çiftçiler, yerli üretime destek vermek için günlerini tarlada çalışarak, geçiriyor. Genellikle üzüm, nar ve ayvanın yetiştirildiği Pamukkale Ovası'ndaki tarlalarına sabah erken saatlerde gelen çiftçiler, üzüm bağları başta olmak üzere fidanlarının bakımını yapıyor.
Üzüm bağında budama yapan Nihat Uyar, çiftçilerin çalışmak zorunda olduğunu belirterek, "Biz sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olduğumuz için üzüm bağında budama yapıyoruz. Budamayı yapmazsak önümüzdeki dönem verim alamayız. Biz çiftçiler çalışmak zorundayız. Sabah erken saatlerde buraya gelip, akşama kadar budama yapıyorum" dedi.
Kendisine ait üzüm bağında budama yapan Ozan Süllü de kısıtlamadan dolayı bazılarının evden çıkamadığını ancak kendilerinin çalışmak zorunda olduğunu ifade ederek, "Bu üzüm bağlarının daha iyi verim vermesi için budanması şarttır. Bu bölgedeki üzüm, ayva, nar gibi meyve ağaçlarının bakımı yapıyoruz. Üzüm bağlarının budanması yapılmaz ise Türkiye'nin üzüm ihtiyacını karşılayamayız ve dışardan ithal etmek zorunda kalırız. Herkes yılbaşında eğlendi ancak biz tarlada geçirdik. Ülkemiz için öncelikle üretim yapılmadır" diye konuştu.
Ayva üretimi yapan Muhammet Süllü ise, Türkiye'nin kalkınması ve dışarıya ihtiyaç duymaması için çiftçinin üretim yapması gerektiğini belirterek, "Çiftçi üretim yapmak zorundadır. Eğer üretim yapılmazsa ürünlerimizi dış ülkelerden ithal etmek zorunda kalırız. Sağlıkçılar ölüm pahasına hastanelerde çalışıyor. Biz de tarlalarımızda çalışmak zorundayız. Ege ovasının dağlarından bal, ovalarından da bal damlar. Her şey yetişiyor. Bizde tarlamızda ayva fidanın dikimi için hazırlık yapıyoruz" dedi.
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, takipteki krediler nedeniyle zor durumda olan çiftçilerin durumuna dikkat çekti.
Koronovirüs sürecinde önemi daha da artan sürdürülebilir gıda temini için çiftçinin sorunlarının acilen çözümlenmesi gerektiğini belirten Doğru, sorunlara ilişkin çözüm önerileri de sundu.
Tarım sektörünün sürdürülebilir kılınması için çiftçinin üretime aralıksız şekilde devam etmesi gerektiğini savunan Doğru, kur artışı ve bunun maliyetlere yansımasından her sektörün olduğu gibi tarım sektörünün de olumsuz etkilendiğini söyledi.
Doğru, “Şu anda Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde çalışma yapıldığını duyuyoruz. Yıl sonuna kadar açıklanırsa çiftçimize bir rahatlama getirecektir” dedi.
Tarım sektörünün Bankacılık açısından halen güvenilir bir liman olduğuna vurgu yapan Doğru, bunu rakamlarla açıklayarak, şunları kaydetti: “Bankacılık açısından tarımda takipteki krediler oranı diğer sektörlere göre daha düşüktür. İçinde bulunduğumuz malum süreçte bir miktar yükselmiş olsa da halen yüzde 4.1 civarındadır. BDDK raporuna göre bu yılın ilk on ayında çiftçilere 125 milyar lira civarında bankacılık sektörünün verdiği krediler var. 9 milyar lira civarında da tarım kredi kooperatiflerini eklerseniz tarımsal krediler 134 milyar lira civarını buluyor. Geçen yıl ile kıyaslarsak yüzde 16 oranında bir artış söz konusu. Bunu diğer sektörlerle karşılaştırdığımızda ise kredi hacmindeki artış düşük kalıyor. Zira, bankacılık sektörünün ilk on aydaki kredi büyüme hacmi yüzde 36 civarındadır.”
Bu süreçte kredilerin geri ödemesindeki sıkıntıların doğal olduğunu belirten Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, “Çünkü maliyetlerimiz arttı. Yükselen hammadde fiyatlarına rağmen çiftçi hasatta bundan yararlanamadığı için zorluk çekiyor. Özellikle de küçük çiftçi çok zor durumda. Ziraat Bankası yeniden yapılandırma yaptı. Ziraat Bankası’nın 75 milyar lira civarında 685 bin çiftçiye kullandırdığı tarımsal kredisi var. Yapılandırmadan ise 120 bin çiftçi yararlandı ve 7 milyar liralık kısım yapılandırıldı. Yani miktar olarak yapılandırılan kredi miktarı yüzde 9 ancak faydalanan çiftçi sayısına baktığımızda yüzde 17’dir. Bu da düşük montanlı kullandırılan küçük çiftçi kredilerinde daha büyük sorun yaşandığını göstermektedir. Tarım Kredi Kooperatifleri kredilerindeki takip oranının da yüksek olması küçük çiftçimizin finansal durumunun zorlaştığını gözler önüne sermektedir.” dedi.Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin, kırsal kalkınma için hayata geçirdiği son projesi kapsamında, çiftçiler yüzde 50 hibeli fidanları almaya başladı.
Yaklaşık 1 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan COVID19 salgını yerel unsurların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Küresel arz-talep dengesinin değiştiği 2020 yılında ulusal hükümetler yerel koruma paketleri açıklayarak kırsal alanları da içeren önlemler aldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de çeşitli destek paketleriyle hem kent merkezinde hem de kırsalda vatandaşların yanında oldu.'Kentten köye dönüş' mottosunun lafla değil icraatla gerçekleşeceği vurgusuyla hareket eden Büyükşehir Belediyesi, bu kapsamda kırsal kalkınma için pek çok projeyi hayata geçirdi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi son olarak 'Meyveciliği Geliştirme Projesi' kapsamında Kocaelili çiftçilere yüzde 50 hibeli mavi sertifikalı ceviz, cennet hurması ve doku kültürü ile kivi fidanı desteği verdi.Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürlüğü, Türkiye'nin dört bir yanında çiftçilerin tepkilerine yol açan tüm haciz işlemleri ve icra takiplerinin 3 ay boyunca ertelendiğini duyurdu.
Tarım kredi kooperatifine borcu olan binlerce çiftçi yapılandırılmalarla ilgili açıklama beklerken Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürü Fahrettin Poyraz yaptığı açıklamada, COVID-19 un yaratabileceği olumsuz etkileri azaltmak amacıyla borç ve haciz işlemlerinin 31.03.2021 tarihine kadar ertelendiğini bildirdi.
Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklama şöyle:
“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid 19 salgınının sosyal ve ekonomik hayatı olumsuz etkilediği görülmektedir.
Bu kapsamda Tarım Kredi Kooperatifleri olarak, Covid 19 salgınının tarım sektöründe yaratabileceği olumsuz etkileri azaltmak amacıyla, 31.03.2021 tarihine kadar kurumumuzun kredi alacaklarının tahsili için yürütülmekte olan tüm haciz işlemleri ve icra takipleri durdurulacaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Antalya’nın Kepez ilçesinde mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Altın Erdoğan, tarladan dönerken servis aracında maske takılmasını talep ettiği için darp edildi. Bir buçuk ay önce meydana gelen olayın ardından bir gözünü kaybeden Erdoğan, adalet arıyor.
60 yaşındaki Erdoğan, geçim sıkıntıları nedeniyle eylül-ekim aylarında nar ve portakal bahçelerinde mevsimlik işçi olarak çalışıyor. Sabah hava aydınlanmadan nar bahçesine giden Erdoğan, günlük 80 lira yevmiye ile çalıştığını söyledi.
Olay günü kendilerini tarlaya götüren çavuş dedikleri kişi ile tartıştığını belirten Erdoğan, “Yemek dahi yemeden sabah 7’den akşam 3’e kadar çalıştık. Ben çavuşa, ‘Yemek yemeyecek miyiz, biz köle değiliz?' dedim. Çavuş, ‘Yemek yok. Tarlayı bir an önce bitirip gideceğiz' dedi. Bu olaydan sonra gün boyu benimle uğraştılar” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sonrasında yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Akşam dönerken serviste genç işçiler vardı, maske takmıyorlar. Onları uyardım 'maske takın' diye. Sonra onları videoya çekmeye başladım. Çavuşun eşi arabayı durdurdu, yanıma geldi, boğazımı sıktı. Telefonumdan videoyu sildiler. Evin yakınına geldiğimizde beni beklettiler. Eve gitmeye çalıştığımda da saldırdılar. Sol gözümden kanlar akmaya başladı. Bir gözüm görmüyordu zaten, şimdi diğer gözümü de kaybettim. Adaletin yerini bulmasını, bu kişilerin yargılanmasını istiyorum.”
Erdoğan’ın avukatı Bilge Yılmaz ise hukuk mücadelesi başlattıklarını açıkladı. Yılmaz, “Karakol soruşturması henüz tamamlanmadı. Altın hanım için hastaneden bir ön rapor bekleniyor şu an. Ancak karakol soruşturması eksik yapılmış zaten. Müvekkilin telefonunun zorla alınıp video kayıtlarının silinmesi vb. soruşturulmamış. Bunun için savcılığa ek başvuruda bulunduk” dedi.
Erdoğan’ın korkutulduğunu belirten Yılmaz, “Azmettirici S.A ve eşi H.A., Altın hanımı çocuklarını kaçırmakla tehdit etmiş. Korkudan ilk ifadesinde kaza yaşandığını söylemiş”diye konuştu.
Erdoğan’ın sol gözündeki görme kaybının yüzde 97 olduğunu söyleyen Yılmaz, “Hukuk mücadelesi başlattık. Çok fazla destek telefonları alıyoruz. Bunlar bizim için moral oluyor. Altın hanım yalnız olmadığını hissediyor” ifadelerini kullandı.
Aynı bölgede 18 dekarlık alanda örtü altı üretim yapan Yaşar Tetik, ürünlerini dijital ortamda müşteriye sunma, alın terinin karşılığını alma imkanı bulduklarını dile getirdi.
Hasan Mert de yetiştirdikleri ürünleri birçok ülkeye ihraç ettiklerini, ilaç kullanmadan böcekler yardımıyla biyojik üretim yaptıklarını söyledi.
İşçilerden Hatice Elcir, sabah erken saatlerde seraya girip saatlerce çalıştıklarını, ürünleri paketleyip satışa hazırladıklarını belirterek, herkesin emeğinin karşılığını almasının önemli olduğunu vurguladı.
Ayşe Mert de sebze yetiştirmenin emek istediğini, bu yıl emeklerinin karşılığını alabildiklerini ifade etti.
"Üretici parasını nakit alıyor"
Dijital ortamda ürün satın alan bir firmanın sahibi olan ziraat mühendisi Aziz Öztürk de dijital tarımda her şeye ulaşmanın daha kolay olduğunu söyledi.
Sistemin biraz daha geliştirilebileceğini belirten Öztürk, "En büyük avantajımız pazarlık. Direkt üreticiden aldığımız için daha karlı. Market de daha ucuz alıyor, son tüketici de daha ucuza tüketiyor. Üreticiyle sözleşme imzalayıp ürünü alıyoruz, tutarını da direkt banka hesabına geçiyoruz. Üretici parasını nakit alıyor." dedi.Samsun'un Çarşamba ilçesi Orduköy Mahallesi'nde 17 Ekim’de kendisine ait mısır tarlasında çalışan Ahmet Aktaş, ayağı takılarak düştü.
Aktaş, ayağının takılması üzerine dengesini kaybederek silaj makinesine kolunu kaptırdı. Ağır yaralanan Aktaş, ambulansla Çarşamba Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Burada yapılan ilk müdahalenin ardından Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edilen Aktaş'ın kolunun omzundan aşağısı ameliyatla alındı.
PROTEZ KOL ARAYIŞINA GİRDİLEROlayın ardından Ahmet Aktaş'ın oğlu Mustafa Aktaş, sol kolunu kaybeden babası için protez kol arayışına girdi. Araştırma yapan Mustafa Aktaş, babasına 62 bin euroya elektronik kol taktırılabileceğini öğrendi. Aktaş ailesi, bu maddi güce sahip olmadığı için yardım bekliyor.
"BUNA DA ŞÜKÜR"CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında pandemi sürecinde mağduriyet yaşayan esnaf ve çiftçinin yaşadığı sorunları sıraladı, çözüm önerilerini anlattı.
VATANDAŞTAN MEKTUP VAR
Gürer, basın toplantısına; çiftçi ve esnaf başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden kendilerine ulaşan şikayet ve talep mektuplarından bazılarını okuyarak başladı. İşçinin, işsizin, memurun, atama bekleyenlerin, çiftçinin ve esnafın sorunlarının katlanarak arttığını söyleyen Gürer, özellikle pandemi sürecinde mağduriyet yaşayan kesimlerin sesine kulak verilmesini istedi.
ESNAF BORÇLARINI ÖDEYEMEDİ
Korona virüs tedbirleri kapsamında faaliyetlerine ara verilen esnafın ciddi mağduriyet yaşadığına işaret eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Mağduriyet yaşayan esnafın sosyal güvenlik primleri ve vergi borçları ötelenmelidir. Kiralarında kolaylık sağlanmalıdır. Doğalgaz, su ve elektrik faturaları ötelenmelidir. Pandemi sürecinde ‘destekleme’ adı altında kredi verilerek borçlandırılan esnaf, işyerleri yeniden kapandığı için bu kredilerin geri ödemesini yapamamaktadır. Geri ödeme süresi gelen esnafa kredi ödemelerinde de destek sağlanmalı, taksitler ötelenmelidir” dedi.
TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ ESNAFIN YANINDA OLMALI
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, düzenlediği basın toplantısında çiftçilerin yaşadığı mağduriyetlere de dikkat çekti.
1935 yılında Atatürk’ün tarımla ilgili hayata geçirdiği projeler kapsamında faaliyetine başlayan Tarım Kredi Kooperatiflerinin, o dönemdeki kuruluş amacının çiftçiye destek sağlamak olduğuna işaret eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ancak sonraki süreçlerde tarım kredi kooperatifleriyle ilgili 6 kez kanun değişikliği yapıldığını hatırlattı.
ÇİFTÇİNİN TRAKTÖRÜNÜ HACZEDİYORLAR
1967 yılında çiftçilere Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla verilen kredilerin faizlerinin düşük olarak düzenlendiğini bugün için yüzde 8-9 oranında çiftçi faizi olduğunu belirten Ömer Fethi Gürer, “ 2005 yılında yapılan kanun düzenlemesi ile Tarım Kredi Kooperatifinin özerk bir yapıya kavuşturulduğunu ve Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatiflerini ticari bir kuruluş gibi görmeye başladığı için bu kuruma ticari kuruluşlara verilen oranda kredi sağladığını anlattı. Gürer, “Tarım Kredi Kooperatifleri de doğal olarak çiftçiye Ziraat Bankasının kredi faiz oranının üstüne bir de kaynak kullanım bedeli adıyla bir faiz ekleyerek, çiftçiye yüksek oranda faizli kredi verdi. Yüksek faizle kredi almak zorunda kalan çiftçi, maliyet artışları nedeniyle ürün para etmediği için geri dönüş sağlayamadı ve icralık olmaya başladı. Tarım Kredi Kooperatifleri pandemi sürecindeki mağduriyete rağmen, borcunu ödemekte zorlanan çiftçinin traktörüne el koyuyor” diye konuştu.
KREDİ İÇİN HEM TEMİZ SİCİL, HEM KEFİL İSTENİYOR
Çiftçilere verilen kredilerde ‘temiz sicilin’ yanı sıra ‘kefil’ de istendiğine dikkat çeken CHP Milletvekili Gürer, “Çiftçi kredi alabilmek için hem sicili temiz olacak hem de kefil bulacak. Kefil bulsa bile zaman zaman yaşanan sorunlar nedeniyle borcunu ödeyemeyen çiftçiye önce kefil baskı kuruyor. Ürün para etmediği için borcunu ödeyemeyince hem çiftçi hem kefil mağdur oluyor” şeklinde konuştu.
KURAKLIK KAPIYI ÇALDI
Türkiye’de son 5 yıldır baş gösteren kuraklığın, önümüzdeki yıllarda yaşayancak ciddi su sıkıntısının habercisi olduğunu ifade eden CHP Milletvekili Gürer, göletlerin kuruduğunu, su kaynaklarının debisinin düştüğünü ifade etti.
REKOLTE DÜŞECEK
Sonbaharda yeterli yağışın olmaması nedeniyle toprakla buluşan tohumun nemsiz kaldığını ve bu nedenle rekoltenin de büyük oranda düşeceğini ifade eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, mart ve nisan aylarında bahar yağmurlarının da yağmaması durumunda ekili alanlardaki zararın katlanabileceğini belirtti.
SU KAYNAKLARI DOĞRU KULLANILMALI
Su kaynaklarının doğru kullanılmadığına da değinen CHP Milletvekili Gürer, vahşi sulamadan vazgeçilerek damlama ve yağmurlama sistemine tam anlamıyla geçilmemiş olmasının su kaynaklarının tükenmesinde etkin rol oyladığına işaret etti.
GÖLETLER KURUDU
Gürer, “Su kaynaklarını doğru biçimde planlamalıyız ve gölet ve barajlardan çıkan sulan için kanaletler yaparak, buralardan daha çok ekili alanın yaralanmasını sağlamalıyız. Bazı göletlerde su yok. Bazılarında su kaçağı var. Bugüne kadar sorunları çözümcü bir yaklaşımla ele alınmadığı için var olan sorular da katlanarak büyüdü” diye konuştu.
FIRAT’IN SUYU ORTA ANADOLU GETİRİLMELİ
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 1989 yılında Devlet Su İşleri’nin (DSİ), Fırat Nehri’nin Karaca kolundan Orta Anadolu’ya su getirme projesini hazırladığını da anımsatarak, “Ne yazık ki bu proje hayata geçirilmedi. Konya, Niğde, Aksaray, Nevşehir ve Karaman bölgelerine bu su getirilirse bölgede yoğun olarak yeraltından elektrik enerjisiyle su çıkarma sorunu da büyük ölçüde ortadan kaldırılmış olur. Zira Orta Anadolu’da gübre, mazot, ilaç ve tohum gibi girdilerin haricinde yeraltından elektrik enerjisiyle su çıkarma maliyeti de yüksek meblağlara ulaşmaktadır” şeklinde konuştu.
300 METREDEN SU ÇIKARIYORLAR
Yeraltında su çıkarılan bölgelerde su seviyesinin her yıl biraz daha aşağıya doğru ilerlediğini anlatan Gürer, Kırşehir ilinde artık 300 metreden su çıkarıldığına işaret ederek, “Konya’da obruklar oluşmaya başladı. Yeraltındaki su kaynaklarının elektrik enerjisiyle yer üstüne çıkarılması nedeniyle oluşan bu obruklar gelecekte yaşanacak su sorununu da şimdiden gözler önüne seriyor. Bu konuda mutlaka bir düzenleme yapılmalıdır” dedi.
TMO PATATES ALIMI YAPMALI
Niğde’de 1 liraya mal edilen patatesin 60 kuruşa bile alıcı bulamadığı için depolarda bekletildiğine de işaret eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, depolardaki patatesin ocak ve şubat aylarına kadar bekletilebileceğini, bu aylardan sonra ise çürüyeceği için ekonomik değerinin kalmayacağını belirtti. Gürer, bu konuda TMO’nun devreye girerek, en azından maliyetini karşılayacak bir fiyattan patates alımı yapıp, tüketiciye sunmasının hem üreticinin zararını karşılaması hem de tüketiciye ucuz patates ulaşmasının önünü açabileceğini vurguladı.
DESTEKLEME TARLA SAHİBİNE DEĞİL, KİRACIYA VERİLMELİ
Kiralanan tarlalarda uygulanan destekleme sorununa değinen Gürer, “Desteklemeler, ürünü yetiştiren üreticiye değil de tarla sahibine veriliyor. Bu bir saçmalıktır. Desteklemeler, tarla sahibine değil, ürünü yetiştiren üreticiye verilmelidir” dedi.
YEM FİYATLARINA MÜDAHALE EDİLSİN
Hayvancılıktaki sorunlara da dikkat çeken Gürer, son 1 ayda 6 kez yem fiyatlarına zam geldiğini, gerek süt inekçiliği gerekse besicilik yapanların ciddi mağduriyet yaşadığını belirtti. Hayvanların 12 ay kapalı alanda beslendiğine işaret eden CHP Milletvekili Gürer, sanayi yemindeki artışın besiciyi mağdur ettiğini, bu nedenle yem fiyatlarına mutlaka müdahale edilmesi gerektiğini ifade etti.
Ülkenin gerçek gündeminin çiftçilerin, besicilerin yaşadığı sorunlar oluğunun altını çizen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iktidar kamu yaklaşımı ile sorunları ele almadığı için sorunların artarak büyüdüğünü belirtti.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Gürer, çiftçilerin kendilerinin sahiplenilmesini beklediğine de işaret ederek, “Çiftçi sahipsiz, iktidar sorunlara kulak asmalı, çiftçisinin sesini duymalı ve düzenleme yapmalıdır. Çiftçi dert yanıyor, sorunlarını anlatıyor. ‘İktidar sesimizi duysun’ diyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği tüm milletvekillerine bölgeleriyle ilgili soruları içeren raporlar göndermeye başladı. Görünen o ki, bıçak kemiğe dayandı. Onlar da ses çıkarmaya başladı. Haciz ve borçları nedeniyle mağdur olan çok sayıda çiftçi var. Bu üretimde kayıpları da beraberinde getirir. İthalatçı bir anlayışla tarıma bakılmamalıdır. 3.5 milyon hektar tarım arazisinin yok olduğu ülkemizde çiftçi yeniden toprakla buluşturulmalı, gerekli destekler sağlanmalıdır. Kırsalda küçük aile işletmelerine destek verilmelidir. Tarımsal alanlarda katma değeri yüksek ürünlerin yetiştirilmesi teşvik edilmeli, üreticilerin sorunları mutlaka çözülmelidir” diye konuştu.Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçilerin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz ve uzun vadeye yayılarak taksitlendirilmesi talebinde bulundu.
Bayraktar, artan girdi fiyatları, pazarlama sorunları, doğal afetler ve Kovid-19 nedeniyle çiftçilerin kredi borçlarında artış olduğuna dikkati çekerek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Kovid-19 nedeniyle alınan çeşitli kararlar çerçevesinde bankalar vadesi gelen kredilerde erteleme ve yapılandırma yaptı, ayrıca temmuz ayı sonuna kadar icra işlemleri durduruldu. Ancak süre bitiminden sonra, Tarım Kredi Kooperatifleri ve bankalar tarafından icra işlemleri başlatıldı. Bankalar, mevzuatları çerçevesinde yapılandırma kolaylıkları sağlasa da yüksek faiz oranları ile yapılan yapılandırma çiftçilere daha çok zarar vermektedir. Çiftçinin geleceğe yönelik borcu katlanarak artmaktadır. Aslında, çiftçimiz borcunu tamamen ödemek istemektedir. Çiftçilerin bunu yapabilmesi için de tüm bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları yapılandırılarak faizsiz olarak uzun vadeye yayılarak taksitlendirilmesi önem arz etmektedir."
"Patateste pazarlama sorunu yaşanıyor"
Lokanta ve otellerin başta kapalı olması, daha sonra tam kapasiteyle çalışmaması nedeniyle patatesin pazarlamasında sıkıntı yaşandığını aktaran Bayraktar, bu yıl patates rekoltesinin 5 milyon 200 bin tona çıkmasının da sorunları derinleştirdiğini savundu.
Bayraktar, üreticinin patatesi maliyetinin altında fiyata satmak zorunda kaldığını belirterek, "Türkşeker, Tarım Kredi Kooperatiflerinin acilen piyasaya girerek doğrudan üreticiyi mağdur etmeyecek, piyasa istikrarı sağlayacak bir fiyatla alım yapmasını, patates ihracatına teşvik verilerek artan üretimin ihracata yönlendirilmesini talep ediyoruz. Sağlık Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığına bağlı kurumlar tarafından alımlar artırılarak, menülerde patatese daha fazla yer verilmesi, belediyelerce patates alımı yapılarak, sosyal yardımlar kapsamında dağıtılan ürünlere patatesin de eklenmesi pazarlama sorunlarını çözmede katkı sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Hindistan’da hükümetin çıkardığı tarım alanındaki yeni yasaları protesto etmek için sokaklara dökülen binlerce çiftçi, polis tarafından durduruldu.
Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de çiftçiler, Başbakan Narendra Modi hükümeti tarafından kısa süre önce onaylanan bir dizi tarım alanındaki yeni yasalara karşı ayaklandı. Yapılan değişikliklerle hükümetin garanti ettiği fiyatlardan tahıl alımına son verileceği ve çiftçileri piyasaya karşı savunmasız bırakacağını öne süren binlerce çiftçi sokaklara döküldü. Yeni Delhi'nin komşu eyaleti Haryana'da polis, başkente yürüyerek ulaşmaya çalışan çiftçilere göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile müdahale etti. Çiftçilerin barikatları iterek polise tuğlayla saldırması sonucu tansiyon yükseldi. Delhi sınırında durdurulan 100'den fazla çiftçi gözaltına alınırken, Güney Hindistan'da 500 kişi tutuklandı.
Protestolar Eylül'den bu yana devam ediyor
Çiftçilerin protestoları ilk olarak Eylül ayında, “Hindistan'ın tahıl merkezi” olarak bilinen Pencap ve Haryana'nın kuzey eyaletlerinde başlamıştı. Toplamda 5 farklı eyaletten çiftçiler “Delhi'ye git” adında bir kampanya başlatarak bugün için protestoculara çağrıda bulunmuşlardı. Bunun üzerine hükümet, bugün için önlem alarak Delhi'nin tüm giriş-çıkış noktalarına yüzlerce polis ve asker konuşlandırdı. Başkent sınırları polis tarafından kapatılırken, bazı bölgelerde metro hizmeti de kısıtlandı.
Modi hükümeti kararlılığını sürdürüyor
Öte yandan Modi hükümeti, Eylül ayında parlamentodan geçen yasaların çiftçilerin ürünlerini büyük kurumsal alıcılara satmalarını kolaylaştıracağı konusundaki kararlılığını sürdürüyor. Hükümet, yeni düzenlemelerle birlikte aracıların ticaretteki hakimiyetinin zayıflayacağını, bu sayede fiyatların iyileştirildiğini ve çiftçilerin özgürleştirildiğini ileri sürüyor.Türkşeker'in sözleşmeli tarım ve münavebe sistemi ile üreticilere verdiği destekler kapsamında Türkşeker ile sözleşme imzalayan çiftçilere tohum ve gübre desteği verilmeye devam ediyor.
Türkşeker'den yapılan açıklamaya göre, Türkşeker, model kapsamında üretilen ürünlere değerinde alım garantisi veriyor. Şirket, bu kapsamda 2021 üretim yılında sözleşmeli olarak hububat üretimi yapacak çiftçilerin ürünlerini bölgedeki Borsa fiyatlarına göre değerinde alacak.
Öte yandan, Türkşeker'in çiftçiyi faiz yükünden kurtarmak için verdiği avans destekleri de devam ediyor. Türkşeker, bu kapsamda buğday ve arpa ekimi yapan üreticilere kasım ayının sonunda avans ödemelerini gerçekleştirecek. Çiftçilerin desteklerden yararlanabilmesi için en kısa zamanda sözleşme imzalamaları gerekiyor.
Türkşeker'in verdiği alım ve fiyat garantisinden her çiftçi yararlanabiliyor. Bunun için çiftçilerin bulundukları bölgedeki Türkşeker’e bağlı ziraat bölge şefliklerine müracaat ederek sözleşme imzalamaları yeterli oluyor.Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, video konferans yöntemiyle bakanlığa bağlı bölge ve 81 ilin tarım ve orman müdürleriyle istişare toplantısı düzenledi.
Bakan Pakdemirli, bölge ve il müdürlerinden illerindeki tarım ve hayvancılığın potansiyelini harekete geçirecek projeleri belirlemelerini ve bu projelere öncelik vermelerini istedi.
Ayrıca, ekim alanları, rekolte bilgileri, küçükbaş, büyükbaş hayvan sayıları gibi konuların yakından takip edilmesini ve ildeki et, süt, yem, yem hammaddeleri, hububat fiyatları, meyve ve sebze fiyatları gibi tarım ürünleri fiyatlarının yakından takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Pakdemirli, “2021 yılında, 2020’den daha çok çalışmamız gerekiyor. Muhakkak ki; her mevki, her makam, her unvan geçicidir. Kanunun, mevzuatın arkasına sığınmayın, bahane etmeyin, insanımızı eli boş göndermeyin! Bakanlığımızla ilgiliyse mutlaka ama mutlaka çözün, başka bakanlığı ilgilendiriyorsa da yine çözün, gidin görüşün, mutlaka çözün! Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, işte tam da bu etkileşim için, yani bürokrasiyi azaltmak, hızı arttırmak, vatandaşın işini kolaylaştırmak için var!” diye konuştu.
Toplantıda konuşan Bakan Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak 150 binden fazla personelle 83 milyon vatandaşın gıdasını, havasını, suyunu, toprağını, ormanını koruyan, insanların en temel ihtiyaçları konusunda büyük sorumlulukları bulunan güçlü bir büyük bir bakanlık olduklarını söyledi.
“İşimiz de gücümüz de saha” diyen Pakdemirli, göreve geldiği günden beri 71 ili ziyaret ettiğini, 239 il programı ve 51 sektör buluşması gerçekleştirdiğini belirterek, daima sahada bulunmaya gayret ettiğini dile getirdi.
Son iki yılda, çok büyük başarılara birlikte imza attıklarını ifade eden Pakdemirli, bakanlık olarak, COVİD-19 salgınının yaygın etkilerini en aza indirmek için sürecin başından beri tüm imkânlarını seferber ettiklerini belirtti.
Son yayımlanan genelgede tarım ve gıda sektörünü ilgilendiren yeni tedbirlerin bulunduğuna dikkati çeken Pakdemirli, “Gıda sektöründe; restoran ve pastane gibi yemeiçme yerleri 10:00 ila 20:00 saatleri arasında sadece paket servis hizmeti verecek şekilde açık olabilecek. Bununla birlikte; üretim ve imalat tesisleri saat sınırı olmadan açık kalabilecek. Küçükbaş ve büyükbaş hayvanları otlatanlar, arıcılık faaliyetini yürütenler, veteriner hekimler, bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, sulaması, işlenmesi, ilaçlaması, hasadı, pazarlanması ve nakliyesinde çalışanlar da yasaklardan muaf olacak, yani işlerini yürütebileceklerdir.” dedi.
“TARIMSAL HASILA SON 2 YILDA YÜZDE 47 ARTTI”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, “Tarım ve Ormanın” tek bir bakanlık çatısı altında toplandığını hatırlatan Pakdemirli, “Bu sayede alınan hızlı kararlarla 2018 yılını %2,1 ve 2019 yılını ise % 3,7 büyüyerek tamamladık. 2020 yılının ilk çeyreğinde ise sektörümüz, %2,6 ve ikinci çeyreğinde de %4 ile ilk altı ayda ortalama %3,5 büyüdü.” diye konuştu.
2002 yılında 37 milyar lira olan tarımsal hasılanın 277,5 milyar liraya çıkardıklarını dile getiren Pakdemirli, son iki yılda ise hasılanın toplamda %47 arttığını söyledi.
“DİTAP’TA TİCARET HACMİ 150 MİLYONA ULAŞTI”
Bu yıl hayata geçirdikleri DİTAP’ın yaklaşık 150 milyon liralık işlem hacmine ulaştığını ve sisteme 105 binin üzerinde kayıtlı alıcı ve satıcının bulunduğunu anlatan Pakdemirli, sistemin daha yaygınlaşması için taşra teşkilatına önemli görevler düştüğünü söyledi.
Türkiye’de her yıl 18,8 milyon ton gıdanın çöpe gittiğini belirten Pakdemirli, bunun önüne geçmek için “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” kampanyasını başlattıklarını belirterek, “Eğer, toplumsal farkındalık meydana getirebilir, yüzde 2’lik bir tasarruf sağlayabilirsek, 10 milyar liramızı çöpe atmamış oluruz. Bu rakam, 360 bin ailenin yıllık asgari geçimi demektir!” dedi.
Pakdemirli, bu kapsamda “Söz Ver, Rekor Gelsin” sloganıyla hayata geçirdikleri kampanyayla şuana kadar 700 bin vatandaşın gıdasını koruyacağına dair söz verdiğini dile getirdi.
“11 KASIM’DA 13,8 MİLYON FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURDUK”
Geçen yıl başlattıkları ve halkın sahiplenerek büyük destek verdiği “Geleceğe Nefes, Dünyaya Nefes” kampanyasının da kalıcı hale geldiğini belirten Pakdemirli, son 18 yılda yaklaşık 5,4 milyon hektar alanda çalışma yapılarak, 5,1 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını, böylece 20,8 milyon hektar olan orman varlığını 22,7 milyon hektara çıkardıklarını söyledi.
“2023 YILINA KADAR 100’ÜN ÜZERİNDE YERALTI BARAJINI ÜLKEMİZE KAZANDIRACAĞIZ”
Bu yüzyılın stratejik sektörlerinden birisinin su olduğunu ve bu nedenle bakanlık olarak 2021 yılını “Su ve Sulama Yatırımlarında Hamle Yılı” olarak ilan ettiklerini kaydeden Pakdemirli, son 18 yılda suya toplam 254 milyar liralık yatırım yaptıklarını, 2023 yılına kadar ise 100’ün üzerinde yeraltı barajını ülkeye kazandıracaklarını dile getirdi.
Konya'nın Karapınar ilçesindeki yaylalarda oluşan obruklar yöre halkını tedirgin ediyor. Son 1 ay içerisinde Reşadiye Mahallesi'nde 2 yeni obruk oluştuğunu söyleyen çiftçi Murat Acar (64), "Çok tedirgin oluyoruz. Her an ayağımızın altı çökecekmiş gibi hissediyoruz" dedi.
Karapınar ilçesinde yer altı sularının çekilip, toprağın göçmesiyle meydana gelen 350'nin üzerinde obruk bulunuyor.
İlçeye 8 kilometre uzaklıktaki Reşadiye Mahallesi Acarlar Yaylası'nda ise son 1 ayda 15 metre derinliğinde iki obruk oluştu.
Yaylada tarım ve hayvancılıkla uğraşan Murat Acar, oluşan obruklar nedeniyle korku içinde yaşadıklarını belirterek, "Obruk problemini sürekli yaşıyoruz.
Bu bölgede 10-15 adet irili ufaklı obruk var. Ne zaman ne şekilde olacağını da bilemiyoruz. Kardeşimin çardağının altında göçme yaptı. İçerisinde hayvanlar da vardı.
Çardağın ucunda oluştuğu için hayvanlara bir şey olmadı. Çok tedirgin oluyoruz tabi. Her an ayağımızın altı çökecekmiş gibi hissediyoruz. Burada tarım ve hayvancılıkla uğraşıyoruz. Buraya biçerciler bile gelmek istemiyor, korkuyorlar. Obruklardan dolayı tarımla da uğraşamıyoruz. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Altımızda ne olduğunu bilemiyoruz, korkuyoruz" dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu parti grubunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu konuşmasında, "Biz mercimeği Bosna Hersek'ten alıyoruz. Çiftçi bunu hak ediyor mu? Oy veriyorsa hak ediyor. Sesini çıkarmıyorsan açlığı ve yoksulluğu hak ediyorsun kardeşim" dedi.
Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti;
"Ekonomik bir buhran var, hukuk buhranı var. Çözülmesi mi gerekiyor, çözülmesi gerekiyor. Kim çözecek? Siyaset kurumu çözecek. Her ortamda şunu söyledik. Eğer ekonomide veya hukukta bir sorunu çözecekseniz ve o çözüm milletin hayrına olacaksa CHP olarak biz Meclis'te elimizi kaldıracağız ve evet diyeceğiz, engellemeyeceğiz. Fakat ısrarla sadece söylemde kalan sözler var. Gerçeğe dönüşmüyor. Yasaya dönüşmüyor. Herkes beklenti içinde nasıl çözülecek diye. Dolarla devlete borç verenler için de ekonomi pik yapmış vaziyette. Buradan AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim. Yerli ve milli olanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolarla borçlanma konusunda hazine tahvili çıkarırlar mı? Sen kendi vatandaşından kendi parana güvenmiyorsun, kendi vatandaşına bana dolar üzerinden borç ver diyorsun. Sarayın bekçiliğini yapan için de bu sözüm geçerli. Yandaşlar ve tefeciler için ekonomi pik yaptı. Servete servet katıyorlar. Peki esnaf, emekli, işçi, dul için, yetim için ekonomi pik mi yaptı? Hayır, pik değil dip yaptı.
"OY VERİYORSA HAK EDİYOR"
Çiftçiye destek kanunu bugüne kadar hiç uygulanmadı. Uygulanmadı ama 2020 bütçesinde çiftçiye verilen desteğin önemli bir kısmı 2021 bütçesinde kesiliyor. Mazot desteği 2021 bütçesinde bir önceki yıla göre 177 milyon lira daha az olacak. Gübre 52 milyon, çatak 50 milyon daha az para verilecek çiftçiye. Niçin? Dışarıdan alıyoruz. Samanı dışarıdan alıyoruz. Yozgat'ın dünya çapında kokulu mercimeği var. Biz mercimeği Bosna Hersek'ten alıyoruz. Çiftçi bunu hak ediyor mu? Oy veriyorsa hak ediyor. Sesini çıkarmıyorsan açlığı ve yoksulluğu hak ediyorsun kardeşim. Ben senin, çocuklarının hakkını savunuyorum. Emeğin hakkını savunuyorum. Sen saraylarda yaşayan kişileri onları savunuyorsan bir sorunumuz var demektir. Ahlaki bir sorunumuz var demektir. Herkesin bu bağlanma iyi düşünmesi lazım. Bütün çiftçilerin oylarını AK Parti çantada keklik olarak görüyor.
İşin ilginci şu: 18 yıldır devleti yönetenler bu ülkede adaletsizlik var, biz bunu çözeceğiz diyorlar. 18 yıl istediğini yapacaksın, adaleti perişan edeceksin, şimdi de hukuk reformuna ihtiyaç var diyeceksin. İnsanın biraz yüzü kızarır. Özür dileriz demeleri gerekmiyor mu? Evet, bir neşter atılması lazım. Yine büyük bir iyi niyetle, adalette reform yapacaksanız, sayayım: Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan hakimlere ne yapacaksınız? Bırakın hukuk fakültelerini, ilkokul mezunu olmayan biri bile Anayasa Mahkemesi kararlarına herkesin uyması gerektiğini bilir"
Şanlıurfa'da tarımsal sulama abonelerine ait yaklaşık 2.9 milyar lira borç biriktiğini söyleyen
Dicle Elektrik, yeni yılda ödeme yapmayan abonelerin elektriklerinin kesileceği uyarısında bulundu. Şirket borçlu abonelere bugüne kadar gösterilen anlayışa rağmen bunun istismar edildiğini savunarak, artık bir istisna uygulanmayacağını bildirdi.
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş Şanlıurfa İl Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, ilde 2020 yılı Ekim itibariyle tarımsal sulama alanında vadesi geçmiş alacak tutarı gecikme cezasıyla birlikte toplam 2 milyar 945 milyon 468 liraya ulaştı. Verilen bilgiye göre, bu rakamın 1 milyar 113 milyon lirası 2018 yılı ve öncesine aitken, 502 milyon lirası ise sadece 2019 yılına ait. 2020 yılının ilk 10 ayına ait borç tutarı ise rekor kırarak 1 milyar 331 milyon lira oldu. Dicle Elektrik Dağıtım Şanlıurfa İl Müdürü Osman Hondu geçmiş dönem borçları bulunan ve ödeme yapmak isteyen aboneler için gecikme cezaları, icra masrafları gibi hususlarında ödeme kolaylıkları sağlanacağını, ancak borçlarını ödemeyen aboneler için yeni yılda hiçbir istisna ve kolaylık sağlanmayacağını, tarımsal sulamada kullandıkları elektriğin kesileceğini belirtti.
"Enerji ve zirai danışmanlık desteği veriliyor"
Şanlıurfa İl Müdürü Osman Hondu, ilde GAP kapsamı dışında kalan alanlarda yeraltı su derinliğine göre, ürün çeşitliliğinin ve modern sulama tekniğinin elektrik maliyetine doğrudan etkisinin yüksek olduğunu belirtti. Bu nedenle ilde çiftçilerin elektrik maliyetlerinden kaçınmak için kayıt dışı mısır ekimine yöneldiğini ifade eden Hondu, "Su yetersizliği olan ilçelerde mısır üretiminde mutlaka damla sulama yapılmalıdır. Bu sulama tekniğinin başlangıçtaki kurulum maliyeti yüksek olduğu için daha verimsiz olan vahşi sulama yöntemleri tercih ediliyor. Oysa uzun vadede damla sulama çok büyük tasarruf sağlıyor" dedi.
Hondu çiftçilere Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) girerek, yüzde 45 oranındaki enerji desteğinden ve zirai danışmanlık hizmetlerinden yararlanmaları çağrısı da yaptı.
"2021'de 281.6 milyon lira yatırım planlanıyor"
İl Müdürü Hondu, Dicle Elektrik olarak Şanlıurfa'da özelleştirmenin yapıldığı 2013 yılından bu yana altyapı ve şebeke iyileştirmeleri için toplam 923 milyon 27 bin 398 lira yatırım yapıldığını belirtti. Sadece geçen yıl 176 milyon 414 bin lira yatırım yapıldığına dikkat çeken Hondu, 2021 yılında ise planlanan yatırım miktarının 281 milyon 678 bin lira olduğunu kaydetti.
Önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanan teklifin ilk 10 maddesi dün kabul edildi. Çiftçilerin Tarım Kredi borçları yapılandırma kapsamına dahil edildi.
Geniş kapsamlı yapılandırmaya AK Parti milletvekilleri tarafından verilen önergeyle Tarım Kredi Kooperatiflerine borcu olan çiftçiler ile kredi kullanan orman köylülerinin borçlarının da taksitlendirilerek yapılandırılması hükümleri eklendi.
Kabul edilen önergeye göre, Tarım ve Orman Bakanlığınca, tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu kooperatiflerin ortaklarına 3l Ağustos 2020 tarihinden önce kullandırılan krediler yapılandırmadan yararlanacak. Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar Tarım ve orman il müdürlüklerine başvuruda bulunmaları gerekiyor. ilk taksit 2021 yılı Kasım ayından başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenecek.
Tarım ve Orman Bakanlığınca, tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu kooperatiflerin ortaklarına 31 Ağustos 2020 tarihinden önce kullandırılan ve kanun yayınlandığı tarih itibarıyla muaccel hale gelen krediler yapılandırılacak. Daha önce yapılandırılan ancak taksitleri süresinde ödenemeyen borçlar da yapılandırma kapsamında olacak.
İki ay içinde başvurulması halinde, bunların ödenmeyen kısımlarına yüzde 3 faiz uygulanarak yapılandırma gerçekleştirilecek.
Tarımsal krediler 5 yıl vadeyle yapılandırılacak ve ilki 2021 yılı Kasım ayında olmak üzere 5 eşit taksitle ödenecek. Bu ödeme şartlarına uyulması halinde alacakların gecikme cezalarından vazgeçilecek. Kanunun yayınlandığı tarihten sonraki sürelere ilişkin herhangi bir faiz, zam ve katsayı uygulanmayacak.
Kanun yayınlanmadan önce dava konusu edilmiş alacaklar da borçlunun istemesi halinde, davadan vazgeçme şartıyla yapılandırılabilecek. Hakkında icra takibi başlatılan borçlular da yapılandırmadan yararlanmak isterse, icra takipleri durdurulacak.
Öte yandan aynı önerge uyarınca, orman köylerinde oturan köylüler ile bu köylülerce kendi aralarında Kooperatifler Kanununa göre kurulmuş veya durumları Kanun hükümlerine intibak ettirilmiş çok amaçlı tarımsal kalkınma kooperatiflerine orman Genel Müdürlüğü tarafından kullandırılan kredilerde yapılandırılabilecek.
Kayseri Şeker Fabrikası tarafından düzenlenen törenle çiftçi çocuklarına bin adet tablet dağıtıldı.
Fabrikada düzenlenen törene; Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Taner Yıldız, Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay, çiftçiler ve çocukları katıldı. Törende konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, "Değerli başkanımız burada ne istesek yardımcı oluyor. Ne istesek derken, şehrimize katkı sağlayacak, örneğin şuanda Keykubat Millet Bahçesi yapılıyor, buradaki çalışmalarımızı kolaylaştırıyorlar, sağ olsunlar" diye konuştu.
Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay ise, Kayseri Şeker´in büyük bir aile olduğunu belirterek, "Ailemizin bütünlüğü içerisinde gençlerimizi, çocuklarımızı ve diğer aile fertlerimizi de düşünmemiz gerekiyor, bizim hem sosyal sorumluluk anlayışımız çerçevesinde hem de eğitime katkı anlamında önemli çalışmalarımız var. Biz söz verdiğimiz gibi bin adet tableti temin ettik" diye konuştu. Yapılan konuşmanın ardından çiftçi çocuklarına bin adet tablet dağıtıldı.
Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Antalya Bölge Müdürü Yakup Kasal, Antalya’nın Kumluca ilçesinde üç gün önce yaşanan fırtına ve doluda zarar gören çiftçileri ziyaret etti. Kasal, tarım alanları ve seraları zarar görenlere gereken tüm desteği vereceklerini söyledi.
Kasal, plastik sera örtülerini piyasa fiyatından yüzde 12, gübre ve bitki besleme ürünleri, zirai ilaçlarını ve fidelerini yüzde 15 oranında indirimli ve dört yıla kadar vade uygulayarak vereceklerini kaydetti.
Çiftçilere kredilendirme aşamasında uygulanan sabit faiz uygulamalarının devam ettiğini vurgulayan Kasal, "Çiftçilerimiz mutlaka seralarını, tarım alanlarını TARSİM sigortası yaptırsınlar. Bu konuda devletimizin desteği var. Tarım Kredi Kooperatifleri olarak çiftçilerimize her türlü desteği vermeye hazırız. Ben afetten etkilenen tüm çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum." dedi.
Zarar gören çiftçilerin büyük bölümünün TARSİM sigortasının olmadığını gördüklerini ifade eden Kasal, çiftçilerin ister mevsimsel olsun, isterse yıllık üretim yaptıkları tüm tarım alanlarını mutlaka sigorta yaptırmaları gerektiğini sözlerine ekledi.
Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri, yılın ilk 9 aylık döneminde çiftçi ortaklarından 1 milyar 600 milyon liralık ürün alırken, yıl sonu hedefini 2,5 milyar liralık alım olarak koydu.
Başta gübre ve tohum olmak üzere ilaç, yem ve diğer tarımsal girdilerde çiftçi ortakların ihtiyaçlarını ve bunun finansmanını karşıladıklarını belirtti. Poyraz ayrıca, üretilen ürünlerin pazara taşınması noktasında da çiftçilere yardımcı olduklarını söyledi.
Yaklaşık 300 çeşit ürünü çiftçi ortaklardan alıp pazara taşıdıkları bilgisini de veren Poyraz, "Son 3 yılı karşılaştırdığımızda, 2018'de 9 aylık döneme baktığımızda ortaklarımızdan aldığımız ürün tutarı yaklaşık 540 milyon lira civarındayken 2019'un aynı döneminde bu rakam 880 milyon liraya çıktı. Bugün itibarıyla bu yılın 9 aylık döneminde rakam 1 milyar 600 milyon lirayı geçti. Bu sene kendimize 2,5 milyar liralık bir hedef koyduk. 2 milyar liralık eşiği inşallah geçeceğiz." diye konuştu.
Geçen yılın tamamında toplam 1 milyar 250 milyon liralık alım yaptıklarını anımsatan Poyraz, şu değerlendirmede bulundu:
"Burada esas amacımız, bir taraftan üreticimizin malını değerinde alıp pazara taşırken öbür taraftan da kendi şirketlerimiz uhdesinde açtığımız marketlerimize ve anlaşmalı olduğumuz yaklaşık 29 bin markete bu ürünleri taşıyarak piyasada üretici ile tüketici arasında bir bağ kurmak. Belli oranda gücümüz nispetinde regülasyon sağlama ve daha da önemlisi doğal, kaliteli ürünleri en makul fiyatlarla tüketiciye ulaştırma gayreti içindeyiz. Buna devam edeceğiz. Burada kendimize hedef olarak 5 milyar lira rakamını koyduk. Birkaç yıl içinde rakam buralara taşınacak."
Poyraz, piyasada zaman zaman fiyat dalgalanmaları olabildiğine işaret ederek, Tarım Kredi'nin ürün alımı yaparken sözleşmelere bağlı kalarak çiftçiyi mağdur etmemeye gayret gösterdiğini dile getirdi.
Geçen yıl salçalık domates sözleşmeleri imzaladıklarını hatırlatan Poyraz, şunları kaydetti: "Geçen sene bu domateslerin kilogramını 57 kuruştan alma taahhüdünde bulunduk. Bu sene tabi yaşanan sıkıntılardan dolayı fiyatlar bir dönem 33 kuruş bandına düşmüş olmasına rağmen biz sözleşmemizdeki fiyatın arkasında durduk. Zarar etme pahasına 57 kuruştan sözleşmelerimizdeki ortaklarımızdan üretilmiş ürünün tamamını piyasadan çektik" dedi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı, Beypazarı ilçesinde sözleşmeli çiftçilere yüzde 90 hibe alım garantili tohum dağıttı.Tohum dağıtımı, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Ziraat Odasının çalışmasıyla gerçekleştirildi.
Beypazarı Ziraat Odası Başkanı Mustafa Ateş, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Beypazarı ilçesinde 630 çiftçiye toplam 263 ton buğday dağıtıldığını bildirdi.
Sözleşmeli üretim kapsamında çiftçilere dağıtılan tohumların yetiştirilmesinin ardından, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından bu ürünlerin ekmek ve unlu mamul üretimi için satın alınacağını belirten Ateş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı yetkililerine teşekkür etti.
Fen İşleri Müdürlüğü bahçesinde yapılan tohum dağıtımına, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Esin Korkmaz, Ziraat Odası Başkanı Mustafa Ateş, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi Atilla Çelik ve çiftçiler katıldı.
2021 üretim yılı Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) başvuruları ÇKS Yönetmeliği ve Genelgesinde belirtildiği üzere 01 Eylül 2020 tarihinde başlamış olup 30 Haziran 2021 tarihi mesai bitiminde sona erecektir.
Üreticilerimizin Bakanlığımızca uygulamada olan Mazot-Gübre Desteği, Sertifikalı Tohum Kullanım Desteği, Sertifikalı Tohum Üretimi Desteği, Sertifikalı Fidan/Çilek Fidesi ve Standart Fidan Kullanımı Desteği, İyi Tarım Uygulamaları Desteği, Organik Tarım Desteği, Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline Göre Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Hububat- Baklagil Fark Ödemesi Desteği, Küçük Aile İşletme desteği, Yem Bitkileri desteği ve Lisanslı Depoculuk gibi desteklemelerden faydalanabilmeleri için ÇKS'ye kayıtlı olma zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu kapsamda üreticilerimizin herhangi bir mağduriyet yaşamamaları ve bahsedilen desteklemelere müracaat edebilmeleri için arazilerinin bulunduğu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine gerekli başvuru evrakları ile müracaat etmeleri gerekmektedir.
30 Haziran 2021 tarihine kadar başvuruda bulunmayan üreticilerimiz Bakanlığımızca uygulamada olan ve Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) üzerinden yürütülen desteklemelerden faydalanamayacaktır.Gaziantep Valiliği koordinasyonunda Büyükşehir Belediyesi, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ve Ziraat Bankası Gaziantep Bölge Müdürlüğü iş birliğinde geçtiğimiz gün imzalanan protokol ile hayata geçirilen proje hayvan yetiştiricilerinden büyük bir ilgi gördü.
Proje ile ilgili bilgi veren Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Osman Türkman, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini yaygınlaştırmak istediklerini ve bu proje ile birlikte Gaziantep’in hayvancılıkta Türkiye'nin lokomotifi olacağına dikkat çekti.
Türkiye'de hayvancılık denildiğinde özellikle büyükbaş hayvancılığın akla geldiğine dikkat çeken Türkman, sektörde küçükbaş hayvancılığın da önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Türkiye'de küçükbaş hayvancılığın her geçen gün gelişmekte olduğunu ifade eden Türkman, koyun ve keçi yetiştiricilerinin özellikle kriz dönemlerinde hayvancılığın sigortası durumunda olduğunu belirtti.
Pandemi döneminde hayvancılığın öneminin daha iyi anlaşıldığına dikkat çeken Türkman, çiftçilerin ve hayvan yetiştiricilerinin kıymetlerinin bilinmesini istedi.
Küçükbaş hayvancılık sektörünün büyüdüğüne dikkat çeken Türkman, “Ülkemizde küçükbaş hayvancılık her geçen gün biraz daha rağbet görüyor. İnsanlar özellikle küçükbaş hayvancılıkta meralarda yararlanma imkânlarını buldukça küçükbaş hayvancılığı daha çok yapmaya çalışıyorlar. Bu anlamda ilimizde her geçen gün hem üye sayımız hem de küçükbaş hayvancılık yapmak isteyen vatandaşlarımızın sayısı çoğalıyor.” dedi.
“Tarım ve hayvancılığa sahip çıkmayan ülkeleri zor günler bekliyor”
Her sektörde olduğu gibi hayvancılık sektöründe de sıkıntıların olduğunu anımsatan Türkman, şunları söyledi:
“Özellikle yem başta olmak üzere girdi maliyetleri yüksek. Fakat tüm bu sıkıntılara rağmen bir şekilde hayvancılığı çoğaltmaya, hayvan sayımızı artırmaya çalışıyoruz. İnsanların günlük yaşamları için gerekli olan gıda tarım ve hayvancılıktan elde ediliyor. Yani tarım ve hayvancılık birbirinden ayrılmaz ikilidir. İnsanın yaşamı için gıda gerekiyor, gıda ise tarım ve hayvancılıktan elde ediliyor. Bu yüzden hayvancılık insanların yaşamında oldukça önemlidir. Örneğin pandemi sürecinin ilk günlerinde sokağa çıkma yasağı ile insanlar marketlere hücum etti. Çünkü yaşamlarının sürdürebilecek, ihtiyaç duyabilecek gıdaları almak için marketlere hücum ettiler. Oysa kimse galerilere hücum edip araba almadı. Ya da kimse mobilya mağazasına hücum edip evdeki koltuklarını değiştirmek için koşmadı. Kimse mobilya, beyaz eşyaya ve giyim mağazasında koşup gitmedi. Ama herkes marketlere erzakını almak üzere koştu. Gıda araziden, ağıldan geliyor. Gıda, tarım ve hayvancılıktan geliyor. Bu yüzden özellikle hep söylediğimiz bir şey var; önümüzdeki yıllarda tarım ve hayvancılığa ve çiftçisine sahip çıkmayan ülkeleri gerçekten zor günler bekliyor. Eksikliklerimizi var ama buna rağmen tarım ve hayvancılıkta doğru işlerde yapılıyor. Bu pandemi sürecinde tarım ve hayvancılığa,çiftçiye üreticiye ve köylüye daha çok sahip çıkmamız gerektiğini öğrendik. O yüzden bizim bu insanlara sahip çıkmamız gerekiyor.”
Türkman, Gaziantep Valiliği koordinasyonunda Büyükşehir Belediyesi, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Gaziantep Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ve Ziraat Bankası Gaziantep Bölge Müdürlüğü iş birliğinde geçtiğimiz gün hayata geçirilen “Köyümde Yaşamak İçin Bir Sürü Nedenim Var Projesi” ile ilgili bilgi verdi.
Proje ile amaçlarının küçükbaş hayvancılığı yaymak ve hayvan yetiştiricilerine sahip çıkmak olduğunu belirten Türkman, “Projenin ilk etabı 10 Eylül 2020 tarihinde başladı, 10 Eylül 2021 tarihinde de sona erecektir. Üreticinin İlçe Tarım Müdürlüğüne kayıtlı işletmesi olmalıdır. Bulunduğu ilde ikamet etmelidir. Kişi faal olarak küçükbaş hayvancılık yapıyor olmalı veya daha önce hayvancılık yapmış olmalıdır. En az 100 adet ve üzeri hayvanlık sürüyü alacak kapasite de ağılı olmalıdır. İşletme şahsın kendi malı veya kiralık da olabilir. Ancak kiralık ise kira sözleşmesi en az 7 yıl olmalıdır. Başvuru için şahıs veya şirket olması fark etmez. Sadece 2 kişi kefil olmalıdır. Kendisinin ve kefillerinin kredi almasına engel bir durumu güncel sorgu da icra, haciz ve herhangi bir banka da borç takibi olmamalıdır. Banka gerek görürse teminat isteyebilir.” diye konuştu.
Sadece dişi koyunun proje kapsamında olduğunu ifade eden Türkman, alınacak koyunların yurt içinde doğmuş, 6-24 aylık dişi, ivesi ırkı veya ivesi ırkı melezi olması, kişinin işletmedeki koyun sayısının en az 100 adete tamamlanması gerektiğini belirterek, keçi alımının ise proje kapsamında olmadığını söyledi.
Proje devam ettiği sürece hayvan sayısının 100’ün altına düşmemesi gerektiğini belirten Türkman, “100 adetin altına düşürülürse hayvanların yerine en az 30 gün içinde aynı vasıflarda yeni hayvan eklenmelidir.” uyarısında bulundu.
Projeden faydalanmak isteyen üreticinin 2 kefili bulamaması durumunda mal varlığını güvence olarak gösterebileceğini belirten Türkman, proje kapsamında alınan hayvanların 7 yıl boyunca sigorta işlemlerinin de yapılacağını bildirdi.
“Hayvan alımları tedarik firmaları üzerinden yapılacak”
İşletmelerin 3’er aylık dönemlerle kontrol edileceğini ve hayvan sayılarını yazılı olarak bildirileceklerini belirten Türkman, “Üreticinin işletmesi var ama tüm hayvanları elden çıkarmış ağılında hiç hayvanı yoksa projeden faydalanabilir. Hayvan alımları tedarik firmaları üzerinden yapılacak, para hayvan tedariki sağlayan firmalara ödenecektir. Ziraat Bankası koyun alım fiyatları için üst limit şu anda bin 750 lira olup fiyatlar dönemler halinde güncellenecektir. Bin 750 lira üzerinde koyun alımı yapılırsa aradaki farkı faydalanıcı ödeyecek. Proje süresince işletmenin yem ihtiyacı anlaşma yapılan firmalardan alınacaktır. Proje süresince kesimi yapılacak hayvanlar anlaşma yapılan kombinalarda kestirilecektir. Proje süresince elde edilen sütler anlaşma yapılan süt işleme firmalarına satılacaktır.” şeklinde konuştu.
Proje başvurularının ilçe tarım müdürlüklerine yapılacağını belirten Türkman, başvuruların ise 21 Eylül pazartesi gününden itibaren başlayacağını bildirdi.
Alınan başvuruların Ziraat Bankası bölge müdürlüklerine gönderileceğini, uygun görülen başvuru sahiplerine duyuru yapılacağını, üreticinin gerekli evraklar ile ilçesindeki Ziraat Bankası şubesine veya hesabının bulunduğu Ziraat Bankası Şubesine gidip işlemlerini başlatacağını bildirdi.Türkman, diğer illerde de valilik ile Ziraat Bankası arasında protokol imzalandığı takdirde projenin uygulanacağını ve faydalanmak isteyenlerin başvuru yapabileceğini belirterek, şöyle devam etti:
“Özellikle bugüne kadar kredi kullanamayan, kullanma imkânı olmayan, arazisi olmayıp da ipotek veremeyen, tapusu olmayan yetiştiricilerimiz için bu proje güzel bir projedir. Bizim yaklaşık bin 700 civarında hayvan sayımız, 100’ün altında olan işletmemiz var. Özellikle bu işletmelerimizin öncelikle bu projelerden faydalanmalarını bekliyoruz. Dolayısıyla 100’ün altındaki işletmelerimizdeki hayvan sayılarının ortalamasını aldığımız zaman 51 tane hayvana denk geliyor. Burada yüzde 50 boşluğumuz var. Özellikle bu küçük üreticilerimiz inşallah hayvan sayılarını 100'ün üzerine çıkarır. 100'ün üzerine çıkartmaları ile beraber hem normal desteklemelerini alacaklar hem de 5 bin lira çoban desteğinden faydalanmış olacaklar. Onun dışında devletin vermiş olduğu sürü büyütme desteğinden de faydalanmış olacaklar.”
Türkman, “Her projenin eksik yönleri olduğu gibi bu projenin de muhakkak eksik yönleri vardır. Ama projenin geneline bakmamız lazım. Projenin geneline baktığımızda biraz daha ayakları yere basan ve biraz daha küçük işletmelerin önünü açan bir proje olduğu için inanıyorum ki ilimize, ülkemize ve üreticilerimize faydalı olacaktır.”diye konuştu.Türkiye İstatistik Kurumu, ağustos ayına ilişkin Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi'ni açıkladı. Tarım-ÜFE' de (2015=100),2020 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,22, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,36 arttı
Tarım-ÜFE' de (2015=100),2020 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %0,22, bir önceki yılın Aralık ayına göre %9,25, bir önceki yılın aynı ayına göre %17,36 ve on iki aylık ortalamalara göre %13,74 artış gerçekleşti.
Sektörlerde bir önceki aya göre değişim; ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %1,54, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde %0,24 azalış, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %0,27 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre değişim; tek yıllık bitkisel ürünlerde %0,81 azalış, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde %0,55 ve çok yıllık bitkisel ürünlerde %2,01 artış gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren diğer alt gruplar ise %7,90 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular, %9,59 ile yağlı meyveler oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu alt gruplar sırasıyla %30,50 ile üzüm, %30,39 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler ve %27,47 ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu.
Alt gruplar itibarıyla bir önceki aya göre azalış gösteren diğer alt gruplar ise %6,35 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve %2,75 ile üzüm oldu. Buna karşılık, 2020 yılı Ağustos ayında artışın yüksek olduğu alt gruplar, %4,49 ile tahıllar (pirinç hariç),baklagiller ve yağlı tohumlar, %2,62 ile diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünler ve %2,23 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler oldu.
Ağustos 2020'de, endekste kapsanan 86 maddeden, 28 maddenin ortalama fiyatında azalış olurken 8 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 50 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.
Geçtiğimiz 27 Ağustos'ta Manisa Ticaret Borsası tarafından düzenlenen alım törenine canlı bağlantıyla katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 9 numara üzüm için TMO'nun 12.5 lira alım garantisi verdi. Bu kapsamda TMO bugün itibarıyla Manisa ile ilçeleri Alaşehir, Salihli, Turgutlu, Sarıgöl, Saruhanlı ve Denizli Buldan'ın yanı sıra İzmir ve Salihli Ticaret Borsaları üzerinden alımların yapılabileceği çekirdeksiz kuru üzüm alımına başlandı. Bakan Pakdemirli'nin alımların 7 Eylül'de başlayacağını açıklaması üzerine üzümlerini çuvallayan üreticiler soluğu TMO ve TARİŞ'te aldı. TMO'ya internet üzerinden randevu aldıktan sonra çiftçi kayıt sistemi belgeleriyle birlikte gelen çiftçilerin mahsulleri ekspertizler tarafından değerlendirildikten sonra numara verilerek fiyatları belirlendi. Çuvallarla getirilen ürünler daha sonra depolara konulmaya başlandı.
TARİŞ depolarında da üzüm alımları başlarken, çiftçilerin traktörleri uzun kuyruklar oluşturdu. TARİŞ'te de ekspertizler tarafından numaralandırılan üzümler depolara yerleştirildi.
Üzümünü TARİŞ'e getiren üreticilerden Mustafa Kököz, "TARİŞ'e geldik. Senelerden beri TARİŞ'in ortaklarından olduğum için her yıl üzümümüzü buraya veriyoruz. Biz üzüm fiyatlarını 13,5 olarak bekliyorduk. Ama çoğu çevrede konuşulan 'Her şeye yüzde 25 zam geldi' dediler. Bu fiyat 9 numara için verildi. Ama 8 numara üzüm için 12,5 lira fiyat verilmesi gerekiyordu. Şu anda tabi TARİŞ daha fiyatını açıklamadı" dedi.
Bu yıl bağlarda hava şartlarından dolayı zarar meydana geldiğini belirten Kököz, "Bu sene bağlarda silkinti yaptı. Bu yüzde neredeyse bütün çiftçilerde zarar var. Havalar bir sıcak bir soğuk gidince silkinti oldu. Ona istinaden geçen seneye nazaran çok büyük bir zarar var" diye konuştu.
Sezonun pek iyi geçmediğini belirten üzüm üreticisi Hüseyin Hasacar, "Şu an üzüm fiyatları için bir şey söyleyemem. Bana göre normal. Eskiden üzüm 1 dolar diyorlardı. Şu an aşağı yukarı 2 dolar seviyelerinde. Yağışlar zamanında yağmadı. Çok fazla üzüm vardı bazı yerlerde üzüm kendini besleyemedi. Sezon çok iyi geçti diyemem" dedi.
"7 Eylül itibariyle TMO alımlara başlamış durumda"
Bugün itibariyle TMO tarafından üzüm alımlarına başlandığını belirten Manisa Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, "27 Ağustos'ta Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli canlı yayında üzüm törenimize katılmış ve orada Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından 9 numara Sultani çekirdeksiz kuru üzümün 12 lira 50 kuruştan alınacağını belirtmişti. 7 Eylül itibariyle Toprak Mahsulleri Ofisi'nin alımları başlayacağını söylemişti. Bugün 7 Eylül itibariyle TMO alımlara başlamış durumda. 7 ayrı noktadan TMO tarafından çekirdeksiz Sultani kuru üzümün alımları gerçekleştiriliyor. Eksperler sahada. Bugün saat 11.00 itibariyle alımlar başladı. Eksperler numuneler alarak, numaraları vererek üreticimizin ürünlerini alıyorlar" ifadelerini kullandı.Tarımda girdi maliyetlerinin düşürülmesi için projeler geliştirip uygulayan Tarnet a.ş, 800 milyon doları aşan tarım ilaçları kullanımını “drone’la” yüzde 45 azaltacak.
Pilot ürün olarak seçilen çeltikte, 1 yılda 150 milyon liralık tarım ilacı kullanıldığına dikkat çeken TARNET AŞ Genel Müdürü Huzeyfe Yılmaz, “Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları sonucunda drone ile ilaçlama yapıldığında, ilaç kullanımının yüzde 45-50 oranında düşürülebileceğini gördük. Pilot ürün olarak çeltiği seçtik. Bugün 120 bin hektar alanda çeltik tarımı yapılıyor ve yıllık yaklaşık 150 milyon liralık ilaç kullanılıyor. Drone ile ilaçlama yaparak sadece ilaçta yıllık 70 milyon lira tasarruf sağlayacağız. Araziye tekerlekli araçların girmemesi nedeniyle, ilaçlama ve gübreleme işleminden kaynaklanan yüzde 15’lik ürün zayiatı da önlenmiş olacak. İlacı, Tarım Kredi Kooperatifleri’nden alan çiftçimize ise hizmeti ücretsiz vereceğiz. Çeltikten sonra mısır ve pamukla devam edeceğiz” dedi.
Tarım Kredi Kooperatiflerimin bin 600’ün üzerindeki hizmet noktasının ve 17 iştirak şirketinin bilişim altyapısını güçlendirmek amacıyla kurulan TARNET AŞ’nin son dönemde tarım teknolojilerine de odaklandığını ifade eden Yılmaz, “Tarım alanında Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirmeye başladık. Yürüttüğümüz birçok projemiz var. Tarım Kredi’nin sahadaki gücü ile TARNET’in çiftçiye dokunur, çiftçiye hizmet eden bir tarafının da olmasını istedik. Aslında çok geniş bir hareket alanı var, ama kısaca girdi maliyetlerinin düşürülmesi, tarımsal veri ve farkındalık olmak üzere üç ana konuya odaklandık” şeklinde konuştu.
Yılmaz, “Girdi maliyetlerinin düşürülmesinde öncelikle ilaçlama konusuna eğildik. Bunun için de en doğru teknolojinin İnsansız Hava Aracı olduğunu gördük. İlaçlamayı tekerlekli bir makine ile yapmadığınız için tarla ve ürün ezilmiyor. Doğru ilacı doğru miktarda vermek de önemli. Bu nedenle ilk etapta ilaçlama zorlukları ve İHA ile ilaçlamanın yüksek verimliliği nedeniyle çeltik ürününü seçtik. Mevcut yöntemlerin öncelikle sağlık sorunlarına, sonrasında ürün kayıplarına neden olan sakıncaları var. Biz Zirai İnsansız Hava Aracı (ZİHA) adını verdiğimiz bir teknoloji ile bu sorunların da önüne geçmeyi planlıyoruz. Ar-Ge çalışmalarımızda sona yaklaştık. İlaçlama yaptığımız alanlarda verimliliği artırarak yabancı otların tamamını öldürdük ve ilaçta yüzde 50’ye kadar tasarruf sağladığımız yerler oldu” diye konuştu.
İlaçlamanın ardından gübreleme ve tohumlama işini de ZİHA aracılığıyla yapmayı planladıklarını dile getiren Yılmaz, “Gelecek sene ZİHA’larımızı yerli ve milli olarak çiftçimizin hizmetine sunmak için çalışıyoruz. Ayrıca biz sadece ilaçlama yaparak sahadan çekilmek istemiyoruz. Üzerinde çalıştığımız multispektral İHA’lar ile tarla sağlığını ilaçlama öncesinde ve sonrasında takip etmek, ilaçlamayı da değişken oranlı yapabilmek için çalışıyoruz. Bu çalışmalarla birlikte toprak daha sağlıklı hale geleceği için verimlilik de artacak” ifadelerini kullandı.Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yem fiyatları başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki artışların süt üreticisini zora soktuğunu bildirerek “Süt fiyatları acilen artırılmalı, üreticide en düşük fiyat 2 lira 80 kuruş olmalıdır" dedi.
Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının Ulusal Süt Konseyi tarafından belirlendiğine dikkati çekti. Çiğ süt fiyatlarının 15 Kasım 2019 tarihinden itibaren brüt 2 lira 30 kuruş olarak belirlendiğini, daha sonra yapılan toplantıda da bu fiyatın 2020 Aralık ayına kadar sabitlendiğini anımsatan Bayraktar, bugün itibariyle üreticinin eline 2 lira 13 kuruş geçtiğini bildirdi.
Dövize bağlı girdi maliyetlerindeki artışlarının kontrol edilemediği bir ortamda, üretici fiyatlarının sabit kalmasının kabul edilemez olduğunu belirten Bayraktar, “Ulusal Süt Konseyi en kısa zamanda yeni fiyat belirlemek için bir araya gelmelidir” diye konuştu.
Süt fiyatı sabit olmasına rağmen, yem fiyatlarının sürekli artış gösterdiğinin altını çizen Bayraktar şunları söyledi:
“Çiğ süt fiyatları 14 aylık süre için brüt 2 lira 30 kuruşta sabitlenirken, bu tarihler arasında süt yem fiyatları yüzde 15,4, saman yüzde 12,9, mısır silajı yüzde 21,1, yonca otu ise yüzde 15,2 oranında artmıştır. Maliyetlerdeki bu artışlar üreticilerimizin zor durumda kaldığını açıkça ortaya koymaktadır.
1 litre çiğ süt satan üreticimiz, karşılığında 1.5 kilogram yem alabilmeli, bunun için de üreticide en düşük süt fiyatı 2 lira 80 kuruş olmalıdır.
Fiyatlar belirlenirken yemde meydana gelen artışlar dikkate alınmalı, fiyat 1,5 pariteye göre belirlenmeli, ya da maliyet artışlarını durdurmaya yönelik tedbirler hayata geçirilmelidir. Girdi fiyatlarındaki artışı kontrol edemeyen fakat üretici fiyatlarını uzun süre sabitleyen bir sistem ülke hayvancılığına ve üreticilerimize zarar vermektedir. Bu soruna çözüm bulunamazsa, üreticilerimiz üretimden kopacak, hayvanlar kesime gidecektir.”
Türkiye'de üreticilerin diğer ülke üreticilerine kıyasla daha düşük fiyata çiğ süt sattığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Temmuz 2020 itibariyle dünya ülkelerindeki çiğ süt fiyatlarına bakıldığında Arjantin ve Uruguay gibi meraya dayalı ucuz maliyetli üretim yapan ülkelerden sonra en ucuz çiğ süt fiyatının Türkiye'de olduğu görülmektedir.
Avrupa Birliği ülkelerindeki çiğ süt fiyatlarıyla, ülkemizdeki çiğ süt fiyatları karşılaştırıldığında, 100 litre süt Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama 32,50 euroya satılırken bizde 27,24 euroya satılmaktadır. Süt üreticilerimiz, Letonya ve Litvanya'dan sonra en düşük fiyata süt satan üretici konumundadır. Fiyat sorununa çözüm bulunmazsa süt üreticileri ve süt sektörünün geleceği sıkıntıya girecektir.”Tarım Kredi tarafından, tarımda verimliliğin artırılması, maliyet ve risklerin azaltılması amacıyla geliştirilen Uydu Tarla Takip Sistemi (TARKİP) ile Tarım Kredi ortağı çiftçiler, tarlalarını mobil cihazlarından takip edebilecek, ürünlerin gelişim, sağlık, su, stres, hastalık ve ilaç durumlarını harita üzerinden izleyebilecek
Tarım Kredi Genel Müdürü Fahrettin Poyraz, Tarım Kredi'nin ekim öncesi girdi temininden, hasat sonrası ürünlerin pazara ulaşmasına kadar tarımsal üretimin her alanında sorumluluk aldığını belirtti.
Uzaktan algılama teknolojileri ve güncel uydu görüntülerinin analiziyle geliştirilen TARKİP'i Tarım Kredi ortaklarının kullanımına açtıklarını ifade eden Poyraz, şunları kaydetti:
Tarımda, ürün ve toprak şartlarını uygun hale getirmek için gerekli girdileri hassas tarımın gerektirdiği gibi sağlamak, üretim işlemlerini daha etkin gerçekleştirmek, araziden sürekli bilgi akışını sağlamak ve olası risklere engel olabilmek için uzaktan algılama teknolojileri geliştirdik. Kullanıma açtığımız mobil yazılım TARKİP ile ortaklarımız, tarladaki ürünlerine ait gelişim, verim, sağlık, su ve stres (besin eksikliği, klorofil geriliği, hastalık, ilaç takip gibi) durumlarını harita üzerinden takip edebilir, arazinin farklı yerlerinde meydana gelen riskleri tespit edebilir ve farklı üretim dönemleriyle karşılaştırarak yorumlar alabilirler.
Poyraz, uzaktan algılama teknolojisinin sağladığı en önemli faydanın, ürün çeşidi, sezon ve fenolojik safhadan bağımsız olarak değerlendirme yapılabilmesi olduğuna dikkati çekti.
TARKİP ile ürünün, tarlanın tümüne yayılmış konumsal durumuna göre verimlilik ve gelişim dağılımının tespit edilebildiğini dile getiren Poyraz, tarlanın her yerinde aynı homojenlikte dağılım, iyi kalite ve yüksek ürün hasadı yapabilmek için tarlanın neresinde nasıl bir farklılık olduğunun izlenilebildiğini bildirdi.
Ziraat mühendisleri başta olmak üzere sahadaki tüm Kooperatif personelince de kullanıma açılan TARKİP'in, ortakların kullanımına Kooperatif Ortak Bilgi Sistemi mobil uygulaması üzerinden ücretsiz olarak sunulduğunu ve online zirai destek verilmesinin sağlandığını ifade eden Poyraz, sistem hakkında ayrıntılı bilginin http://www.korbis.org.tr/uydutakip internet sitesinden alınabileceğini söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle tarımsal üretimi uzaktan takip edebilmenin öneminin arttığına işaret eden Poyraz, Tarımsal Hava Bilgi ve Erken Uyarı Sistemi entegrasyonu çalışmalarının da devam ettiğini kaydetti.
Poyraz, bilgi ve teknoloji çağının sağladığı olanakları kullanmak, Tarım Kredi ortaklarına tarımsal üretimde verimliliği artıracak teknik ve teknolojiler geliştirmek, adaptasyonlarını sağlamak için çaba sarf ettiklerini sözlerine ekledi.Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) kaydını yaptıramayan çiftçiler için müracaat süresi 1 Eylül'e kadar uzatıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığının, "Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"i, Resmi Gazete'de yayımlanarak, 30 Haziran'dan itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi.
Buna göre, 2020 üretim yılına ilişkin 30 Haziran'a kadar ÇKS kaydını yaptıramayan çiftçiler için süre 1 Eylül'e kadar uzatıldı.
Hatay Yardımlaşma Derneği (HAYAD) tarafından Kırıkhan ilçesindeki tarlaların kenarında kurdukları çadırlarda yaşayan tarım işçisi ailelere gıda yardımı yapıldı.
Fındık üretilen Karadeniz illerinde uzman ekipler eşliğinde uygulanan projede oluşturulan örnek fındık bahçeleri, ürünün verim ve kalitesinin artırılmasında önemli rol oynadı.
Perşembe ilçesine bağlı Efirli Mahallesi'ndeki örnek bahçede açıklama yapan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, ülke için oldukça önemli olan fındığın verim ve kalitesinin artırılması noktasında son yıllarda çok ciddi çalışmaların olduğunu, bu çalışmalarının sonucunu olumlu şekilde almaya başladıklarını söyledi.
Birkaç yıldır sürdürülen projeler sayesinde fındıkta verim ve kaliteyi artırmayı başardıklarını belirten Soydan, bu projelerden birinin de Örnek Fındık Bahçeleri Projesi olduğunu aktardı. Soydan, tarım il ve ilçe müdürlüklerinin yanı sıra ziraat odalarının katkılarıyla bölgede örnek fındık bahçelerinin hızla yaygınlaştığına dikkati çekerek, sadece Ordu'da 1000 bahçede projenin başarılı şekilde uygulandığını, hedeflerinin 2 bin bahçeye ulaşmak olduğunu kaydetti.
"Proje sayesinde üreticimiz daha fazla kazanmış oluyor"
Üreticilerden aldıkları bilgi ve kendi gözlemlerine göre, örnek bahçelerdeki verimin ve kalitenin önceki yıllara göre 2-3 katına kadar çıktığına dikkati çeken Soydan, "Geçmiş yıllarda dekarda 90-100 kilogram fındık alan bir üretici, örnek fındık bahçeleri uygulamaları sonrasında 300 kilograma kadar ürün alabilmekte. Bu proje, ihracatımız açısında da son derece önem arz etmektedir" dedi.
Soydan, verim ve kalitenin artmasının kent ekonomisine yaklaşık 400 milyon lira ekstra gelir getireceğine vurgu yaparak, proje sayesinde üreticinin daha fazla kazanmış olduğunu söyledi.
Örnek bahçelerde uygulanan tarım teknikleri hakkında Soydan, şu bilgileri paylaştı: "Fındık hasadı tamamlandıktan sonra uzman tarım danışmanları nezaretinde bahçelerin tüm yıl boyunca bakımı yapılıyor. İlk olarak bahçenin toprak tahlilleri analiz ediliyor. Ardından kışlık bakım ve dal budamaları uzmanlar nezaretinde sürdürülüyor. Bunun yanı sıra sonbahar bakımları uygulanıyor. Bahçenin ilaçlamaları ve gübreleme işlemleri de yine tekniğine uygun şekilde yapılıyor. Zararlı böceklerle ve hastalıklarla bilinçli mücadele bu bahçelerde gerçekleştiriliyor. Kısaca A'dan Z'ye tüm bakımlar ve mücadeleler bu ekipler tarafından bahçelerde titizlikle yapılıyor."
Soydan, tarım danışmanlarının uygulama sırasında bahçe sahiplerine işin teknik boyutunu anlattığını ve eğitim verdiğini de belirterek, örnek bahçelerde ömrünü tamamlamış yaşlı dallar kesildiği için hasat işleminin daha kolay olduğunu da sözlerine ekledi.
Üreticiler projeden memnun
Fındık üreticisi Tahir Karadeniz ise tavsiye üzerine başvurduğu projeyi, tarım danışmanı aracılığıyla bahçesinde uyguladığını ifade ederek, "Bahçemin bakımlarını ziraat mühendislerinin dedikleri şekilde yaptım. Bu uygulamayı yaptıktan sonra her sene ürünümde artış görmeye başladım" diye konuştu.
Ziraat danışmalarıyla bahçedeki tüm bakımları gerçekleştirdiklerini anlatan Karadeniz, "Geçen sezon bahçemden 8 ton fındık topladım. Bu sezon 16-17 ton hasat bekliyorum. Önceden fındığım bu kadar iri değildi. Bu projeyi uygulamaya başladıktan sonra fındığım daha irileşti ve randımanı arttı" ifadesini kullandı.Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projesinin tanıtım çalışmaları, Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı köylerde de devam ediyor. Çiftçi, DİTAP projesi sayesinde yetiştirdiği ürünlerini online sistem üzerinden satabilecek.
Kırklareli Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “Bakanlığımızın tarımda dijitalleşme adına hayata geçirdiği Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) sayesinde, üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünler değer fiyattan alıcı ile buluşabilmektedir.
DİTAP üzerinden üretici ile alıcı doğrudan bağ kurabilmektedir. Bu sayede üretici elindeki ürünü değerinde satabilmekte, alıcı da daha uygun fiyattan ürüne ulaşabilmektedir. Online bir platform olan DİTAP’a üreticilerimiz ve alıcılar e-Devlet şifresi ile kolaylıkla üye olabilmektedir. İstenilen yer ve zamanda platforma rahatlıkla giriş yapılabilmektedir” bilgilerine yer verildi
Açıklamada ayrıca, “Bakanlığımızın üretici ve alıcıları yanında olmak adına hayata geçirmiş olduğu bu projenin tanıtımı ve üyelik için Vize İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak gereken çalışmaları sürdürmekteyiz. Bu kapsamda Vize İlçe Müdürümüz Zeynep Şeyda Gürsu ve İlçe Müdürlüğümüz teknik personelleri Müsellim, Hasbuğa ve Sergen köylerinde üreticilerimizle bir araya gelerek, DİTAP projesi hakkında bilgilendirme yapmıştır. Vize İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak üreticilerimizin yararı için hayata geçen DİTAP projesinin tanıtımı ve kullanımı için çalışmalarımız devam edecektir” denildi.Hububat fiyatlarının bu yıl TMO'nun açıkladığı rakamların üstünde seyretmesi çiftçiyi biraz olsun rahatlatırken, kurdaki artışlar çiftçiyi şimdiden düşündürmeye başladı.
Tüm dünyada 19 milyon insana bulaşan koronavirüsün ikinci dalgasının gelip gelmeyeceği yönündeki endişeler, Lübnan'ın Beyrut Limanı'ndaki patlama, Türkiye'de dövize talebin güçlenmesi, alınan swap kısıtlamaları nedeniyle yabancı yatırımcının Türkiye piyasasına güveninin düşmesi gibi faktörler altın, döviz piyasasında yeni rekorları da beraberinde getirdi.
Uzun bir süredir yükselişini sürdüren altın fiyatları da yeni rekorlar kırdı. Peki, kur ve altın piyasasında yaşanan bu fiyat hareketlilikleri çiftçi için ne anlam ifade ediyor?
Bu yıl hububat fiyatlarının TMO'nun açıkladığı taban fiyatların üstünde seyretmesi çiftçiyi biraz olsun rahatlatmıştı. Ekmeklik buğday TMO tarafından 1650 TL olarak açıklanırken, fiyatlar bu rakamın üstünde seyretmiş, 1930 TL’ye kadar çıkmıştı. Çiftçi ürününü bu yıl iyi bir fiyattan sattığı için sevinirken, özellikle kurdaki artışlar, çiftçinin sevincini de altı götürdü.
Altın fiyatlarındaki yükseliş dolaylı yoldan etkilese de özellikle dolardaki yükseliş, çiftçiyi şimdiden kara kara düşündürmeye başladı. Çünkü dolardaki her birim artış, çiftçinin yeni dönemde girdi maliyetlerini de o oranda artıracak. Mozot, gübre, ilaç ve yem fiyatları artan kur fiyatlarından doğrudan etkileneceği için maliyetler bu kalemlerde ciddi oranda artacak. Diğer yandan çiftçilerin şimdiden piyasada gübre sıkıntısı yaşamaya başladığı da kaydediliyor.
Sivas’ın Ulaş ilçesinde etkisini gösteren sağanak ve dolu nedeniyle Acıyurt, Kurtoğlu ve Çevirme köylerinde su baskını yaşandı. Baskınlarda ekili tarım arazileri zarar gördü.
Sivas İl Tarım ve Orman Müdürü Seyit Yıldız, Ulaş İlçe Tarım Müdürü Sevil Sırakaya ve Ulaş Ziraat Odası Başkanı Ziyaattin Gazioğlu, köylülerle birlikte ekili alanlarda hasar tespitinde bulundu.
Sivas İl Tarım ve Orman Müdürü Seyit Yıldız, "Dolu yağışı nedeniyle Acıyurt ve Kurtoğlu köylerinde zarar meydana geldi. Ben de yerinde görmek amacıyla buradayım. Arkadaşlarımız hızlı bir şekilde hasar tespit çalışmalarına başladı. Tahmini 10 bin dekar arazi zarar görmüş gibi. İnşallah Bakanlık olarak da gereken desteği vereceğimizden herkes emin olsun. Çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum" dedi.
"Afet olarak değerlendirilmesini istiyoruz"
Ekili alanların büyük ölçüde zarar gördüğünü belirten Ulaş Ziraat Odası Başkanı Ziyaattin Gazioğlu ise "Tarlada ekin kalmamış. Afet olmuş. Bunun genel bir afet olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Çiftçilerimizin bazılarının sigortası yok, Çifti Kayıt Sistemi (ÇKS) yok. Bunları genel kapsamda değerlendirmek istiyoruz. Devletimizden yardım istiyoruz" diye konuştu.
Konya'da, Ramazan Özbek'e ait buğday ekili tarlada henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Kendi imkanlarıyla yangına müdahale etmek isteyen Özbek, alevlerin arasında kalıp hayatını kaybetti.
Olay, bugün Akkise Mahallesi'nde meydana geldi. Ramazan Özbek'e ait 20 hektarlık buğday ekili tarlada belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Kendi imkanlarıyla yangına müdahale etmek isteyen Ramazan Özbek, alevler arasında kalıp yaşamını yitirdi. Tarlayı saran alevler ise çevre belediyelerinin itfaiye ekiplerinin de müdahalesiyle söndürüldü. Özbek'in cansız bedeni de otopsi için morga kaldırıldı. Soruşturma sürüyor.
Tarımsal üretim ve istihdamı artırmak, gençler ile kadınların tarımsal üretime katılımını teşvik etmek amacıyla önümüzdeki beş yıl boyunca hibe desteği verilecek. Destek miktarı proje tutarı üst limitinin yüzde 50'sine kadar olacak.
"Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımlar ve Kırsal Ekonomik Altyapı Yatırımlarının Desteklenmesine İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı" Resmî Gazete'de yayımlandı. Kararla 1 Ocak 2021 ile 31 Aralık 2025 döneminde, kırsal alanda ekonomik, sosyal ve altyapısal gelişimi sağlamak, tarımsal istihdamı artırmak, gelirleri çoğaltmak ve farklılaştırmak amacıyla ihracata yönelik yatırımlar ve üretici örgütleri ile kadın ve genç girişimciler öncelikli olmak üzere, gerçek ve tüzel kişilerin tarıma dayalı ekonomik ve kırsal ekonomik altyapı faaliyetlerine yönelik yatırımları için yapılacak hibe ödemelerine ilişkin hususlar düzenlendi. Buna göre tarıma dayalı ekonomik yatırımlar ile kırsal ekonomik altyapı yatırımlarına hibeye esas proje tutarı üst limitinin yüzde 50'sine kadar hibe yoluyla destek verilecek. Karar kapsamında gerekli kaynak, ilgili mali yıl bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden karşılanacak ve Ziraat Bankası aracılığıyla ödenecek. Bankaya, kararın uygulanmasıyla ilgili yapılan nakdi ödeme tutarının yüzde 0,2'si oranında hizmet komisyonu verilecek. Destek verilecek alanlar ise şöyle:
- Tarıma dayalı ekonomik yatırımlar kapsamında, tarımsal ürünlerin işlenmesine yönelik olanlar, tarımsal üretime yönelik sabit yatırımlar, karar kapsamındaki tesislerin enerji ihtiyacının karşılanmasında kullanılmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları jeotermal ve biyogazdan ısı veya lisanssız elektrik üreten tesisler ile güneş ve rüzgâr enerjisinden lisanssız elektrik üreten tesisler desteklenecek.
- Su ürünleri yetiştiriciliği yapılmasına yönelik yatırımlar ile hayvansal ve bitkisel orijinli gübre işlenmesine yönelik yatırımlara destek verilecek.
- Kırsal ekonomik altyapı yatırım konuları kapsamında ise aile işletmeciliği faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik altyapı sistemleri, arıcılık ve arı ürünlerine yönelik yatırımlar, bilişim sistemleri ve eğitimi, el sanatları ve katma değerli ürünler, ipek böceği yetiştiriciliği, tarımsal amaçlı kooperatif ve birlikler için makine parkları ile tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği destek kapsamında olacak.
- Belirlenen yatırım konularının yeni olması, kısmen yapılmış yatırımların tamamlanmasına yönelik gerçekleştirilmesi, kapasite artırımı, modernizasyon veya teknoloji yenilenmesine yönelik yapılması gerekecek.
Erzurum, Iğdır ve Kars'ta, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde hayvan pazarlarında yoğunluk yaşanıyor.
Erzurum'da bayram öncesi Erzurum-Ağrı kara yolu üzerindeki Doğu Anadolu Canlı Hayvan Pazarı ile Aziziye ilçesindeki Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Hayvan Pazarı'nda hareketlilik arttı.
Tüm önlemin alındığı pazarlarda, büyükbaş ve küçükbaş hayvan almak isteyenler ile besiciler arasında sıkı pazarlıklar yapılıyor.
Pazarda, küçükbaş hayvanlar 800 ile bin 600, büyükbaş hayvanlar ise 6 bin ile 23 bin lira arasında alıcı buluyor.
Erzurum Hancı, Besici ve Sütçüler Odası Başkanı Sebahattin Bingöl, AA muhabirine, alış ve satışlarda besiciler ve alıcıların her hangi bir mağduriyet yaşamayacağını belirterek, "Kilogram fiyatı geçtiğimiz yıla göre çok farklı değil. Canlı hayvanın kilogramı 22-23 liradan alıcı buluyor. Fiyatlar geçtiğimiz yıl ile hemen hemen aynı. Mahallelerde hayvancılıkla uğraşan vatandaşların bir bölümü daha gelmemesine rağmen yoğunluk var." dedi.
Karayazı ilçesinden pazara getirilen 950 kilogram ağırlığındaki "Cihangir" ismi verilen kurbanlık, vatandaşlardan yoğun ilgi gördü.
Kurbanlığı satışa çıkaran besici Muzaffer Karataş, pazarın en güzel kurbanlıklarından birini bayram dolayısıyla satacağını aktardı.
Iğdır'da kurbanlıklar görücüye çıktı
Iğdır Belediyesinin canlı hayvan pazarına ilçe ve köylerden kamyonlarla getirilen büyük ve küçükbaş kurbanlıklar görücüye çıktı.
Pazara gelenler, beğendikleri kurbanlığı en uygun fiyata almak, besiciler ise istedikleri fiyata satabilmek için pazarlık yapıyor.
Küçükbaş hayvanlar 700 ile 1400 lira arasında alıcı bulurken, büyükbaş hayvanlar ise 4 bin ile 25 bin lira arasında satılıyor.
Yoğun pazarlığın yaşandığı pazarda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle daha önce yapılan el sıkışarak anlaşma geleneği yerine, sosyal mesafe kurallarına uyularak alıcı ve satıcı pazarlığı ellerindeki sopaları sallayarak tamamlıyor.
Kars'ta kurbanlık satışları arttı
Kars'ta da pazartesi ve perşembe günleri kurulan Selim Belediyesi Canlı Hayvan Pazarında, Kurban Bayramı'na sayılı günler kala yoğunluk yaşanıyor.
Kovid-19 tedbirlerine uyulan modern hayvan pazarında, kurbanlık satışlarının arttığı gözlendi.
Besicilerden Hüseyin Özbaş, Kovid-19 nedeniyle pazardaki hareketliliğin önceki yıllara göre biraz daha sakin geçtiğini ifade ederek, satışların iyi geçtiğini anlattı.
Kurbanlık almak üzere pazara gelen Turan Yılmaz da bayrama sayılı günler kalmasıyla pazar alanlarında yoğunluk yaşandığını belirterek, pazar alanlarına maskesiz gelinmemesi önerisinde bulundu.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, çiftçilerin e-Tarım portalıyla köylerinde en çok ihtiyaç duydukları hizmetlere dijital olarak rahatlıkla ulaşabileceğini söyledi.
Tekirdağ Şarköy ilçesinde çiftçilerle bir araya gelen Bakan Pakdemirli, zeytini, üzümü, bağları ve bahçeleriyle meşhur "Tekirdağ'ın incisi", "Marmara'nın mavi boncuğu" Şarköy'de bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Son 18 yılda Şarköy'ü hiç yalnız bırakmadıklarını, bundan sonra da yalnız bırakmayacaklarını belirten Pakdemirli, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 18 yılda Şarköy'e 130 milyon lira yatırım yaptık ve tarımsal destek verdik. Genç Çiftçi Projesi kapsamında 72 projeyi 2,2 milyon lirayla destekledik. Kırsal Kalkınma Yatırımları kapsamında 14 projeye 3,5 milyon lira hibe desteği sağladık. Süt desteği kapsamında üreticilerimize 8,4 milyon lira destekleme ödemesi yaptık. Tabii vermiş olduğumuz destekler ve sizlerin gayretleriyle Şarköy, tarımsal hasılasını 5,1 kat artışla 61 milyon liraya çıkardı."
Çiftçileri Bakanlık olarak gerçekleştirdikleri devrim niteliğindeki büyük, faydalı ve çok yönlü projelere davet eden Pakdemirli, bu projelerden ilkinin sözleşmeli tarım modelinin ilk adımı Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) olduğunu anlattı.
Pakdemirli, şunları kaydetti:
"DİTAP ile tohumdan çatala, gıdaya dair toplumun her kesimini birleştiriyoruz. Bu vesileyle sizleri de DİTAP'ta emeğinizin karşılığını almaya davet ediyorum. İkinci projemiz ise Gıdanı Koru Seferberliği. Bu konuyu çok fazla önemsiyorum çünkü gıda kaybı ve israfıyla mücadelede dünyaya örnek olacak, kapsamlı büyük bir mücadeleyi hayata geçirdik. Zira yüzde 2'lik gıdayı çöpe atmazsak 360 bin ailenin bir yıllık asgari geçimini sağlıyoruz. Bu nedenle artık Şarköy ile 'Gıdanı koru, sofrana sahip çık' diyoruz. Seferberlik için 'gidanikoru.com' web sitesini ziyaret etmenizi önemle rica ediyorum."
Pakdemirli, üçüncü büyük çalışmalarının da e-tarım portalı olduğunu vurgulayarak, "İnşallah bu sistemle çiftçimiz, artık köyünde en çok ihtiyacı olan hizmetlere dijital olarak rahatlıkla ulaşabilecek. Çiftçilerimiz için 88 hizmet, vatandaş ve firmalar için de 50 hizmet olmak üzere toplam 138 hizmeti inşallah bundan sonra buradan sunuyor olacağız." diye konuştu.
Karaabük’ün merkez ilçeye bağlı Aşağı Kızılcaören köyü Çamlık Mahallesi’nde hayvancılıkla uğraşan köylüler hayvanları için su bulmakta zorlanıyor. Hava sıcaklıklarının arttığı şu günlerde köylüler hayvanlarının su ihtiyaçlarını tankerlerle karşılamaya çalışıyor. Uzun zamandır yaşanan su sorunu nedeniyle göç veren köydeki vatandaşlar yetkililerden yardım bekliyor. Köyde büyükbaş hayvancılıkla uğraşan Adem Ertan, susuzluk nedeniyle hayvanların telef olduğunu belirterek, “Bunlar cins hayvan. Getirme suyu ile uğraşıyoruz. Yetkililerden bir an önce çare istiyoruz” dedi.
Kardeşlerinin de kendisi gibi hayvancılık yapmak istediğini ifade eden Ertan, su sıkıntısından dolayı köye gelemediklerini söyledi. Kendi imkanları ile birkaç yer kazdıklarını ve su bulduklarını kaydeden Ertan, suyu çıkartmak için makine gücünün olması gerektiğini dile getirdi.
Köye gelen suyun ihtiyacı karşılamadığını söyleyen Selahattin Tuncer ise, “Hayvancılık yapacak arkadaşlarımız var. Aşağı bölgelerde kapalı besicilik yapıyorlar. Köyde su olması halinde köy canlanır. En büyük problem su sıkıntısı. Su olmadığı için herkes aşağıya göç etti. Köyün etrafında su çıkacak, sondaj vurulacak yerler var. 3040 metreden belki de su çıkar. Sondaj yapılsa buralarda su temin edilebilir. Yetkililer gelip incelese zaten onlarda görür” diye konuştu.
15 yıl önce ailesi ile birlikte Van’dan Karabük’e gelerek küçükbaş hayvancılık yapmak için Aşağı Kızılcaören köyüne yerleşen Hamdullah İzbekler, “Su sıkıntımız var. Tankerle su getiriyoruz ama yetmiyor. Yaklaşık 250300’e yakın koyunum var. Otlamadan getirdikten sonra köyün içerisine geldikleri zaman yarısı su içiyor yarısı da susuz kalıyor. Hayvanları çoğaltmak istiyoruz ama su olmadığı için bir şey yapamıyoruz. İnşallah e n kısa zamanda sıkıntımızı giderirler” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin en güvenilir ve steril Kurban Pazarı alanı Gölbaşı’nda hayata geçti. Özellikle salgın süreci kapsamında pek çok tedbirin düşünülerek tasarlandığı alanı gezen Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek incelemelerde bulundu. Belediye Meclis Üyeleri ile Siyasi Partilerin İlçe Başkanlarının da katıldığı ziyarette açıklamalarda bulunan Başkan Ramazan Şimşek “Türkiye’nin en nitelikli kapsamlı hayvancılık bölgesinin ilk adımını attık. Salgın sürecini de dikkate alarak hijyenik kuralların ön planda olduğu bir alan tasarladık. 100 kurban çadırı konumlandırdığımız alan, 100.000 metrekare üzerine kuruldu. Otomatik kesim sistemi ile helal kesim sağlanırken vatandaşlarımızın da ibadetlerini usule ve hijyene uygun ortamda kesmelerine zemin hazırladık” ifadelerini kullandı.
Günde 240 kesim yapılacak
Kesim sistemi hakkında da ilgi veren Ramazan Şimşek “İlk kesimde 16 dk sonraki kesimlerde 8 dakikada kurban kesim işlemini tamamlayacağız. Alanda, günde 240 kesim yapabileceğiz. Hayvan satış alanının giriş kapılarına ve uygun yerlere çağımızın salgını olan corona virüsten korunma önlemlerini içeren tabelalar ve bilgilendirici yazılar yerleştirdik. Yine hayvan kesim noktalarına ateş ölçümü yapılarak giriş sağlayacağız.”
Otopark sorunu ve çocuklarda düşünüldü
“Aynı zamanda ailelerin kurbanları keserken, çocuklarında vakit geçirebileceği oyun alanı oluşturduk” açıklamasında bulunan Ramazan Şimşek sözlerine şunları ekledi: “Kurban pazarları alanında sıklıkla karşılaşılan otopark sorununu da düşünerek bin araçlık alan kurduk. Aynı zamanda acil durumlar için de kurmuş olduğumuz acil helikopter pisti de hizmette olacak. Buradan Fen İşleri Müdürlüğümüze bütün çalışmaları kendi bünyelerinde yürüttükleri için teşekkür ediyorum” dedi.
Gölbaşı Belediyesi’nin yeni pazar yerinden çok memnun kaldıklarını belirterek Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’e teşekkürlerini ileten çiftçiler “Çalışmadan çok memnun kaldık. Bundan iyisi can sağlığı emekleriniz için teşekkür ederiz” dedi. Bir başka kurban çiftçisi ise “6-7 belediye başkanı gördük söz verdiler sözler havada kaldı siz sözünüzü yerinize getirdiniz. Size yakışanı yaptınız Allah razı olsun” ifadelerini kullandı.”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Bakanlığın toplantı salonundan, video konferans yöntemiyle düzenlenen ve tüm tarımsal-hayvansal kayıtlar ile işlemlerin tek bir platformda toplandığı e-Tarım Portalı'nın tanıtım programına katıldı.
Dijital teknolojinin hayatın her yerinde olduğuna işaret eden Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığının da bu dijital hamle içinde güçlü bir altyapıyla yerini aldığını söyledi.
Pakdemirli, Bakanlığının dijital çalışmalarını paylaşırken uydu teknolojilerini de yaygın kullandıklarını bildirdi. Uydu görüntüleri sayesinde su kaynaklarının, ekilemeyen tarım alanlarının ve ormanların izlendiğini vurgulayan Pakdemirli, coğrafi bilgi sistemleri sayesinde de uydu ve hava görüntülerinin sayısal veriye çevrildiğini dile getirdi.
Pakdemirli, e-Çiftçi Portalı ile üreticilerin işletmesindeki tüm bilgilere, cep telefonu ya da bilgisayarlarıyla kolayca ulaşabildiğini ve işlemlerini yapabildiğini anlattı.
Tarım Arazileri Yönetim Portalı'nın tapu işlemleriyle ilgili en büyük yazılım entegrasyonlarından biri olduğuna dikkati çeken Pakdemirli, zamandan tasarruf sağlayan portalda 6 aylık sürede 80 binin üzerinde işlem yapıldığını kaydetti.
Pakdemirli, bu yıl hayata geçirilen önemli portallardan birinin de Pancar Kayıt Sistemi olduğunu belirterek şeker pancarının tohumdan başlayıp fabrikaya teslimine kadarki tüm süreçlerin, çiftçi bazında bu sisteme girildiğini kaydetti.
DİTAP'TAKİ ÜYE SAYISI 3 AYDA 28 BİNİ GEÇTİ
Bu yılın "Tarımda Dijitalleşme Yılı" ilan edildiğini hatırlatan Pakdemirli, bu doğrultuda atılan önemli adımlardan birinin de "Dijital Tarım Pazarı (DİTAP)" olduğunu söyledi. Pakdemirli, "DİTAP sadece üretici ve tüketiciyi buluşturan bir dijital platform değil. Bunun arkasında sözleşmeli üretim başta olmak üzere, üretim maliyetlerinin düşmesi, fiyat istikrarının sağlanması, aracı unsurların kaldırılması, üreticinin pazar gücünün artması, finansman olanaklarının arttırılması gibi tarıma değer katacak birçok faktör var. DİTAP'taki üye sayısı, 3 ayda 28 bini, toplam ciro da 100 milyon lirayı geçti" diye konuştu.
Orman yangınlarıyla mücadelede de dijital sistemlerin etkin kullanıldığına işaret eden Pakdemirli, Türkiye'de askeri amaçlar dışında ilk kez orman yangınlarıyla mücadele için insansız hava araçlarının (İHA) kullanıldığını söyledi.
Orman yangınlarıyla mücadelede haberleşme sistemini güçlendirdiklerini vurgulayan Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu: "Yangın-Cell Haberleşme Sistemi'ni kurduk. Bu sistemde, 'Bas-Konuş' cihazları ile telsiz sistemleri arasında bağlantı kuruluyor. Akıllı telefonlar ile telsiz sistemlerinin entegrasyonu sağlandı. Böylece yangın anında mobil telefonlarla hızlıca iletişime geçiyoruz. Sistemin testleri başladı ve 3 ay içinde inşallah tam olarak hizmete alacağız. Diğer bir çalışmamız ise Navigasyon Takip Sistemi. Bu dijital sistem sayesinde, Orman Genel Müdürlüğümüzün yangın söndürme ve hizmet araçları uydu üzerinden online takip edilecek. Yangın olduğunda, o bölgeye söndürme araçlarının en hızlı ve en etkin şekilde yönlendirilmesi sağlanacak. Sistemin denemeleri başladı ve 2 ay içinde hizmete almayı planlıyoruz."
E-TARIM PORTALI ÜZERİNDEN 138 HİZMET SUNULUYOR
Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığının 2023 hedefleri doğrultusunda tarımda dijitalleşme adımlarından biri olan e-Tarım Portalı sayesinde, başta çiftçiler olmak üzere, tüm vatandaşların, Bakanlıkla olan iş ve işlemlerini daha kısa sürede, il ve ilçe müdürlüklerine gitmeden, tamamen evraksız şekilde on-line yapabileceklerini bildirdi.
Bugün itibarıyla e-Tarım Portalı'nın hayata geçtiğini belirten Pakdemirli, "e-Tarım Portalı, Bakanlığımızın çiftçi, vatandaş ve firmalara yönelik tüm işlemlerini tek çatı altında toplayan on-line bir sistemdir. Yani her bir iş için il/ilçe müdürlüğüne gitmeden, her bir işlem için ayrı ayrı sistemlere girmeden, e-Tarım Portalı üzerinden yüzlerce hizmete tek çatıda ulaşabileceksiniz. Sisteme 'etarim.gov.tr' web adresinden giriliyor. Android veya IOS uygulamalarıyla sistemi cep telefonunuza veya tabletinize indirebilirsiniz. Çiftçilerimiz için 88 hizmet, vatandaş ve firmalar için 50 hizmet olmak üzere toplam 138 hizmeti buradan sunuyoruz" ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, e-Tarım Portalı'nın getirdiği büyük kolaylıklar yanında, zaman ve mali olarak da önemli tasarruf ve katkı sağlayacağına dikkati çekerek şunları kaydetti: "Bir çiftçi, yıl içinde Çiftçi Kayıt Sistemi, destek başvuruları, hayvanlarıyla ilgili iş ve işlemleri için il/ilçe müdürlüğüne ortalama 3 ile 8 defa gidiyor. Her seferde yol dahil, ortalama 1 saatini harcıyor. Portal sayesinde bir kez bile il/ilçe müdürlüğüne gitmeden, işlemini dijital olarak yapmasını sağlayabilirsek Türkiye'deki 2,7 milyon çiftçi için 2,7 milyon saat tasarruf etmiş oluruz ya da 55'lik bir traktörle 1 saatte ortalama 5 dekar arazinin işlemesi yapılırsa 2,7 milyon saatte 13,5 milyon dekar arazi işlenebilir. Bu da Türkiye'deki mısır ekili 6,4 milyon dekar arazinin 2 katından fazlasının işlenmesi demektir. Mali faydasına bakacak olursak yine bu sistem sayesinde üreticimiz işlemlerini dijital olarak yaparsa yılda ortalama 110 lira tasarruf etmiş olacaktır. 2,7 milyon çiftçimiz için de yaklaşık 300 milyon lira tasarruf sağlanacaktır. Bu miktarla 157 bin ton buğday tohumu alınabilir. Bu tohum ile 7,1 milyon dekar arazide, 2,5 milyon ton buğday hasat edilebilir. Böylece ekonomiye yılda 4,1 milyar lira katkı sağlanacaktır."
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, IPARD-II Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Destekleri 8. Başvuru Çağrısı 2. Grup sonuçlarının belli olduğunu belirterek, bu kapsamda destek almaya hak kazanan 71 projeye 71 milyon lira hibe sağlanacağını açıkladı.
Bakan Pakdemirli, bakanlık olarak “yerinde üretim, yerinde işleme ve yerinde kalkınma” anlayışıyla kırsaldaki yatırımları desteklemeye devam ettiklerini bildirdi.
Bu çerçevede, kırsalı kalkındırmak, kente göçü önlemek, kadın ve genç girişimcileri desteklemek ve istihdama katkı sağlamak amacıyla IPARD-II kapsamında Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu aracılığıyla çeşitli sektördeki yatırımlara yüzde 40 ila yüzde 70 arasında hibe desteği verdiklerini dile getiren Pakdemirli, şöyle konuştu:
“Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumumuzun uyguladığı IPARD II Programı çerçevesinde 25 Kasım 2019 tarihinde yayımlanan 8. Başvuru Çağrı İlanı kapsamında uygun bulunan projelerin 2. grup sonuçları belli oldu.
Buna göre, tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması sektöründe açıklanan 71 adet projeye 71 milyon TL hibe desteği sağlanacak. Bu hibe sayesinde kırsalda 183 milyon TL tutarında yatırımın hayata geçirilmesi hedefleniyor.
Tarım ve balıkçılık ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması ile ilgili fiziki varlıklara yönelik yatırımlar tedbirinde açıklanan projelerin; 43’ü süt işleme tesisi ve süt toplama merkezi, 3’ü kırmızı et işleme ve kesimhane, 4’ü kanatlı eti işleme ve kesimhane, 1’i su ürünleri işleme, 20’si meyve-sebze işleme ve soğuk hava deposu yatırımlarını kapsıyor.”
Çağrı kapsamında onaylanan projeler, www.tkdk.gov.tr web adresinde kamuoyuna açıklanacak.
Şekerbank, ürününü lisanslı depolara teslim eden çiftçilerin nakit ihtiyaçları için Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) teminatlı kampanya başlattı. Banka kampanya ile çiftçilere 9 aya varan vadeler ve yüzde 0.79’dan başlayan faiz oranlarından yararlanma fırsatı sunuyor.
Şekerbank, lisanslı depolara teslim edilen tarım ürünleri karşılığındaki Elektronik Ürün Senedi’ne (ELÜS) sahip olan çiftçilere kısa vadeli nakit ihtiyaçları için finansman sunuyor.
Banka kampanya kapsamında, ürününü lisanslı depolara teslim eden çiftçilere ürün senetlerini teminat göstererek 9 aya varan vadeler ve yüzde 0.79’dan başlayan faiz oranlarıyla nakit ihtiyaçlarını karşılama fırsatı sunuyor. Ürünlerini sağlıklı koşullarda depolayarak fiyat avantajından yararlanmak isteyen çiftçiler, 31 Temmuz 2020 tarihine kadar Şekerbank şubelerine başvuru yapabilecek.
“Çiftçilerimizin ihtiyaçlarını çok iyi anlıyoruz”
Şekerbank KOBİ, Perakende ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Tuğbay Kumoğlu konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Şekerbank olarak, üç nesildir yol arkadaşı olduğumuz çiftçi müşterilerimizin ihtiyaçlarını çok iyi anlıyor, onlara özel hizmetler sunuyoruz. Bu çerçevede Anadolu Bankacılığı misyonumuzun bir gerekliliği olarak üreticilerimizin yanında yer alıyor, yeni kampanyamızla ELÜS sahibi çiftçilerimize hızlı bir finansal çözüm getirmeyi hedefliyoruz. Kampanyamız ile hasadını değerinde satışa sunmak isteyen çiftçilerimiz hem sağlıklı bir şekilde ürünlerini depolayacak hem de nakit ihtiyacını karşılayacak. Çiftçilerimizin üretimini artırmak için onların yanında olmaya devam edeceğiz.”
Batman'da verimli bir hasat dönemini geride bırakan Batman ovasındaki Çiftçi, üründe elde ettiği kazancını traktöre yatırıyor. Batman’ın Binatlı (Bileyder) köyündeki 50 yaşındaki Bayram Demir "Bu yıl mercimek fena değildi. Buğdayda da verim iyiydi ama sünne verimi biraz da etkiledi. Son yılların en iyi hasad verimiyle karşılaştık. Genelde Buğday, arpa ve mercimek ekimi yapıyoruz. 1970'li yıllarda merhum babamın kullandığı traktör markasından biz de imkanlarımızı zorlayıp aynı marka traktör aldık. Bölge bayisi bize her türlü kolaylığı sağladı. Kendilerine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
60 TRAKTÖR SATIŞI
Çiftçinin bu yıl hububatta yüksek verim elde etmesine sevindiklerini belirten Cansağ Otomotiv Bölge Bayii Halil Cansağ, şunları kaydetti: "Son aylarda Batman ovasındaki çiftçilere yaklaşık 60 traktör satışımız oldu. Bazı serilerde elimizde traktör kalmadı. Çiftçimizin talebini anında karşılıyoruz. Önümüzdeki günlerde de çiftçilerimize tarla günü düzenlemeyi planlıyoruz. Bu yıl verim iyi gidince, çiftçi de haliyle yeni traktörlerin alımına yöneldi. Biz de toprak dostuyuz ve çiftçimizin her yıl daha çok kazanmasını istiyoruz."
Kırsalda kalkınmayı sağlamak için bir çok proje geliştiren Kayseri Büyükşehir Belediyesi özellikle organik tarım ve besicilik üzerinde yoğunlaştı. Üretimin sağlıklı yapılması adına ‘Organik Köyler’ kurmayı hedefleyen Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Doğal Ürünler Bahçesi ve Pazarı Projesi , Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi Projesi ile çiftçilere ürünlerin üretilmesinden pazarlamasına kadar önemli olanaklar sağlıyor.
Türkiye’de örnek olarak nitelendirdikleri projenin daha fazla bölgede uygulanmasını amaçladıklarını belirten Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik şu bilgileri verdi:
“Gıda maddelerinin içerisindeki bir takım katkı maddeleri son yıllarda insanları sağlıklı, doğal ve organik beslenmeye yöneltti. Bu çerçevede organik tarımdan, doğal üretimden son yıllarda yoğun bir şekilde bahsedilmeye başlandı; ancak uygulamada çok ciddi çalışmalar olduğunu söylemek zor. Çünkü organik ya da doğal üretimin detaylarına girdiğinizde çok da doğal olmadığını görüyorsunuz. Bu anlamda Kayseri’de yüzde 100 doğal ürünlerin üretilmesi için Türkiye’de ilk olan bir projeyi hayata geçirdik.”
Sınavla Bahçe Tahsisi
Doğal Ürünler Bahçesi ve Pazarı Projesi ile Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi Projesi’ni hayata geçirerek çiftçilerin organik tarımı öğrenmesi ve benimsemesi adına önemli bir adım attıklarını belirten Çelik, proje kapsamında sadece organik üretim değil tıbbi bitki yetiştirilmesini de çiftçilerin gündemine taşıdıklarını söyledi. Doğal Ürünler Bahçesi ve Pazarı Projesi’nin ayrıntılarından bahseden Çelik , “Projemiz için Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Derneği ile bir protokol imzaladık. Bu protokol kapsamında ortak bir çalışma yaptık. Önce, Doğal Ürünler Bahçesi ve Pazarı için 53 bin metrekarelik bir alan belirledik. Burada farklı büyüklüklerde 54 adet bahçe oluşturduk. Ardından bu bahçelerde üretim yapacak çiftçilerimizi tespit ettik. Bahçemizin bulunduğu bölgeye öncelik vererek belirlediğimiz çiftçilerimizi eğitime aldık. Konusunda uzman akademisyenler getirerek 88 saatlik organik tarım eğitimi verdik. Her eğitim sonunda değerlendirme sınavı yaparak sınav ortalaması 70 ve üzeri olan 48 üreticiye bahçe tahsisi yaptık. Eğitim sonunda, sınavlardan başarıyla geçen 48 üreticiye ekmeleri için domates, biber, patlıcan, salatalık ve çilekten oluşan yerli tohumlar ve yine lavanta, kekik, ekinezya, biberiye gibi tıbbi aromatik bitkilerin fideleri verdik. Üreticilerimize 50 bin fide dağıtımı yapıldı” bilgisini verdi.
Kayseri’nin Yerel Ürünleri Üretiliyor
Doğal ürünler bahçesinde yüzde 100 yerli, yüzde 100 doğal ürünler üretildiğini vurgulayan Çelik şöyle devam etti: “Burada Kayseri’nin meşhur ürünlerinden Karahıdır domatesinin, Yamula patlıcanının, Cırgalan biberinin üretimleri yapılıyor. Üreticilerimiz bu ürünlerini 1500 metrekare kapalı pazar yeri ile 1300 metrekare açık pazaryerinde çarşamba ve cuma günleri kurulan pazarda tüketici ile buluşturuyorlar. Doğal ürünler bahçemizde doğal ürünlerin satışını yapan 8 adet de dükkan bulunuyor. Hemşehrilerimiz bu dükkanlardan organik ekmek, salça, konserve, yumurta, bal gibi gıda maddelerini temin edebiliyorlar” dedi.
Kadın Çiftçilerin Emeği Değerlendiriliyor
Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi çalışmalarına da değinen Çelik, “Bünyan ilçemizin Karahıdır Mahallesi’nde kullanılmayan okul binasını Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi haline getirdik. Projeyi Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kapadokya Organik tarım Üreticileri Derneği ile birlikte gerçekleştirdik. İç Anadolu Bölgesinde bir ilk olan bu merkezde organik üretici olan kadınlara ekolojik olarak ürünlerin işlenmesi ve paketlenmesi gibi konularda eğitimler veriliyor. Ayrıca ürünlerin işlenerek pazarlanması ve bu yolla kadınlarımıza istihdam oluşturulması için çalışılıyor. Her iki projemizin model alınarak ülkemizde yaygınlaştırılacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Çiftçilere makine ve ekipman desteği
Kırsalın kalkınması için bir dizi destek de sağladıklarını belirten Çelik: “Özellikle makine teçhizat alanında çiftçilere katkı sağladık.Çiftçilerimizin alamadıkları 57 tarım makinesini Büyükşehir Belediyesi olarak aldık ve çiftçilerimizin kullanımı için ilçelerimize dağıttık. Amacımız çiftçilerimizin daha modern imkanlarla ekim yapmalarını ve bu yolla üretimi artırmalarını sağlamaktır. “Soğuk Süt Zinciri” adıyla hayata geçirdiğimiz proje çerçevesinde süt üreticilerimizin ihtiyaç duyduğu 206 adet çiğ süt soğutma tankını aldık ve çitçimize dağıttık” dedi.
Beydeğirmeni Besi Bölgesi 4 bin kişiye istihdam sağlayacak
Kayseri Büyükşehir Belediyesi ilçelere yönelik tarım projelerinin yanı sıra yaklaşık iki yıldır gündeminde yer alan ve toplam yatırım tutarı 1 milyar TL’yi bulacak olan Beydeğirmeni Besi Bölgesi Projesi’ne odaklandı. Proje kapsamında temin edilen 5,5 milyon metrekarelik alanda kurulacak tesisler ile 80 bin baş besi yapılacak.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik proje hakkında şu bilgileri verdi:
“Bizim yazılı görevlerimiz arasında bulunmamasına rağmen sektöre sahip çıktık. 2,5 senelik detaylı bir çalışmanın sonucu Beydeğirmeni bölgesindeki 5,5 milyon metrekarelik alanı temin ettik. Burası 80 bin baş besinin yapılacağı, her yıl Kayseri ekonomisine 800 bin TL sıcak para kazandıracak bir bölge olacak. Beydeğirmeni’nde elde edilen hasılatın tamamı Kayseri’de kalacak. Şu anda talep topluyoruz. Arsa bedelini metrekaresi 35 TL+KDV olarak açıkladık. Taleplerin tamamlanmasının ardından bu yatırımı faaliyete geçirmiş olacağız.”
2016-2017 yıllarında 31 bin 45 genç çiftçiye, destekleme programı kapsamında 931 milyon lira hibe veridi. Bu yıl da 503 milyon lira hibe desteği sağlanacak.
Genç Çiftçi Destekleme Programı'ndan, 2016-2017 yıllarında 31 bin 45 genç çiftçi yararlandı. Bu çiftçilere 931 milyon 350 bin lira hibe yardımı yapıldı. Genç çiftçilere, bu yıl da 503 milyon lira hibe desteği sağlanacak. Bu desteklerden 2016-2017 yıllarında 31 bin 45 genç çiftçi yararlandı. Bu çiftçilere 931 milyon 350 bin lira hibe ödendi. Destekler, bu yıl da verilmeye devam edilecek. 2018 yılı bütçesinden genç çiftçilerin desteklenmesine yönelik 503 milyon lira ödenek ayrıldı. Genç çiftçiye hibe desteği başvuru şartları ise Kırsal alanda ikamet eden 18-40 yaş aralığında tarımsal faaliyet gösteren veya göstermek isteyen kişiler. Nüfusu yirmi binden az olan yerleşim birimleri ve 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun öncesi tüzel kişiliği olan ve nüfusu 20 binden az olan yerleşim birimlerinde yer alan çiftçiler.
Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, TBMM Bağcılık Sektörü ve Üzüm Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınacak Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Kurulan Araştırma Komisyonu için bilgi notu hazırladı. Buna göre, 26 Şubat 2016 yılında yürürlüğe konulan Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı kapsamında, 18-40 yaş arası çiftçilere 30 bin liraya kadar, proje karşılığı hibe veriliyor. 2016-2018 yılları arasına kapsayan program kapsamında yaklaşık 48 bin 100 genç çiftçiye toplam 1 milyar 443 milyon lira hibe desteği verilmesi planlanıyor.
Genç Çiftçilşere Hibe Desteği Başvuru Koşulları Neler
Kırsal alanda ikamet eden 18-40 yaş aralığında tarımsal faaliyet gösteren veya göstermek isteyen kişiler. Nüfusu yirmi binden az olan yerleşim birimleri ve 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun öncesi tüzel kişiliği olan ve nüfusu 20 binden az olan yerleşim birimlerinde yer alan çiftçiler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. Bu Tebliğin yayımlandığı tarih itibarıyla 18 yaşından gün almış, 41 yaşından gün almamış olmak. Okur-yazar olmak. Başvuru tarihi itibarıyla ücretli çalışıyor olmamak. Başvuru tarihi itibarıyla örgün eğitime devam ediyor olmamak. Başvuru tarihi itibarıyla KDV, gerçek ve basit usulde vergi mükellefi olmamak. Aynı proje konusunda Bakanlığın diğer hibe programlarından yararlanmış olmamak. Genç çiftçi hibe desteği 3 yıl süreyle uygulanacak. Bu kapsamda hibe desteğinden yararlanacak çiftçinin 1 Ocak 2016 ile 31 Aralık 2018 tarihleri arasında kırsalda yaşamaları gerekiyor. Ödemeler ilgili yılın bütçesinden karşılanacak. Dolayısıyla 2016-2017 ve 2018'de proje başvuruları alınacak. Başvuran herkese destek verilmeyecek. Projesi kabul edilen genç çiftçilere destek verilecek. Genç çiftçiler bu program kapsamında verilen hibe desteğinden sadece bir kez yararlanabilecek. Aynı proje konusunda Bakanlığın diğer hibe programından yararlanan çiftçiler bu destekten yararlanamayacak. Herkese 30 bin lira verilmeyecek. Başvuruların, genç çiftçilerin kırsal alanda ikamet ettiği veya ikamet etmeyi taahhüt ettiği yerleşim biriminin bağlı olduğu il/ilçe müdürlüklerine bizzat yapılması şarttır. Söz konusu hibe desteğinden yararlanmak isteyen genç çiftçiler; başvurularını 13 Nisan - 12 Mayıs 2016 tarihleri arasında Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüklerine yapılacak.
31 Bin Genç Çiftçiye Hibe Desteği
2016-2017 yıllarında 31 bin 45 genç çiftçiye, destekleme programı kapsamında 931 milyon lira hibe verildi. Bu yıl da 503 milyon lira hibe desteği sağlanacak. Genç Çiftçi Destekleme Programı'ndan, 2016-2017 yıllarında 31 bin 45 genç çiftçi yararlandı. Bu çiftçilere 931 milyon 350 bin lira hibe yardımı yapıldı. Genç çiftçilere, bu yıl da 503 milyon lira hibe desteği sağlanacak. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, TBMM Bağcılık Sektörü ve Üzüm Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak Alınacak Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Kurulan Araştırma Komisyonu için bilgi notu hazırladı. Buna göre, 26 Şubat 2016 yılında yürürlüğe konulan Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı kapsamında, 18-40 yaş arası çiftçilere 30 bin liraya kadar, proje karşılığı hibe veriliyor. 2016-2018 yılları arasına kapsayan program kapsamında yaklaşık 48 bin 100 genç çiftçiye toplam 1 milyar 443 milyon lira hibe desteği verilmesi planlanıyor. Bu desteklerden 2016-2017 yıllarında 31 bin 45 genç çiftçi yararlandı. Bu çiftçilere 931 milyon 350 bin lira hibe ödendi. Destekler, bu yıl da verilmeye devam edilecek. 2018 yılı bütçesinden genç çiftçilerin desteklenmesine yönelik 503 milyon lira ödenek ayrıldı. Destekler, "büyükbaş hayvancılık, küçükbaş hayvancılık, tesis yapımı, arıcılık, kanatlı yetiştiriciliği, mantarcılık, kontrollü örtü altı tesisi, coğrafi işaretli olan gıdaların üretimi, ipek böcekçiliği, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesi, açık alanda süs bitki yetiştiriciliği, meyve bahçesi, bağcılık, meyve üretimi" alanlarında veriliyor.2016 yılında 71, 2017 yılında 40 olmak üzere 111 genç çiftçiye bağcılık projesi için 3 milyon 330 bin lira hibe desteği sağlandı.
Yalova’nın Çınarcık ilçesinde “Genç Çiftçi Projesi”ne başvuran 9 genç, aldıkları 30’ar bin lira hibe desteğiyle kivi bahçeleri kuruyor.
Yalova’nın Çınarcık ilçesinde bu yıl içinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından finanse edilen Kırsal Kalkınma Destekleri kapsamındaki “Genç Çiftçi Projesi”nden yararlanmaya hak kazanan 9 genç, kivi bahçesi kurmak için 30’ar bin lira hibe desteği alacak.
İş umuduyla ayrıldıkları köylerine geri dönen gençler, Türkiye’nin en kaliteli kivi üretiminin yapıldığı Çınarcık’a bağlı Kocadere köyünde kuracakları tarım tesislerinde üretim yapacak.
Çınarcık Kaymakamı Abdullah Çiftçi yaptığı açıklamada, Yalova’nın Türkiye’de kivi üretimi konusunda önde gelen yerlerden olduğunu söyledi.
55 proje, 1 milyon 650 bin liralık katma değer
İki yıldır uygulanan tarım projeleriyle ilçede önemli mesafeler alındığını dile getiren Çiftçi, şöyle konuştu:
“Çınarcık, iki yılda ‘Genç Çiftçi Projesi’nden 55 projeyle istifade etti. Türkiye ortalamasına bakıldığında çok iyi bir rakam. Bu 55 projeden 1 milyon 650 bin lira katma değer kazandırıldı. Gençlerin büyük şehirlere iş bulmak için göç ettiği durumlar yerine Genç Çiftçi Projesi’yle ilçemize geri dönüşler başladı. Gerek Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü gerek ilçe müdürlüğümüzdeki arkadaşlarımızın ciddi gayreti ve köylülerimizin de bilinçlenmesiyle beraber bu noktada önemli mesafeler alındı.”
Kivide 2 bin tonluk rekolte
Çiftçi, ilçedeki kivi rekoltesinin 2 bin ton civarında olduğunu belirterek, bu rakamı artırmayı istediklerini söyledi.
Özellikle Şenköy ve Kocadere bölgesinin, iklimi ve toprağı itibarıyla Türkiye’de kivi üretimi bakımından en verimli alanlardan olduğunu dile getiren Çiftçi, “Bu alana ağırlık vereceğiz. Genç Çiftçi Projesi bu noktada önemli bir destek sağladı.” dedi.
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Suat Parıldar da “durmak yok, üretime devam” diyen çiftçilerin, gençlerin yanında olduklarını belirtti.
Parıldar, Yalova genelinde geçen yıl 119, bu yıl da 121 gencin projeden faydalandığını ifade ederek, gençlerin köylerine dönüşünün ve üretim katkısının sağlandığını söyledi.
Genç Çiftçi Projesi’nin köylere dönüşü hızlandırdığını vurgulayan Parıldar, “Genç Çiftçi Projesi’yle gerek büyük şehirlere göçmüş ancak aradığını bulamamış, geçimini istediği gibi sağlayamayan gençlerimizin köylere dönüşümünü sağladık. Gerekse de köyden kente göç eğiliminde olan gençlerimize de yine köyünde istihdam sağladık.” diye konuştu.
Genç çiftçiler destekten memnun
Kocadere köyüne geri dönen genç çiftçilerden Erdem Er de 2008’de Süleyman Demirel Üniversitesi Orman İşletmeciliği Bölümünden mezun olduğunu aktardı.
Aldığı hibeyle kivi bahçesi kurduğunu belirten Er, “Üniversiteyi bitirdikten sonra büyükşehirlerde iş aradım, umduğumu bulamadım. Bakanlığımızın uyguladığı Genç Çiftçi Projesi’nden yararlanmak için başvuru yaptım ve 30 bin liralık hibe aldım. Yalova kent merkezinde oturuyordum. Köyüme dönmek için Bakanlığımızın uygulamış olduğu Genç Çifti Projesinden yararlanmak için çalıştığım işimi bıraktım ve kendi işimi kurma çabasındayım.” dedi.
Diğer genç çiftçilerden Barış Varol da verilen destek için teşekkür ederek, “Yalova merkezde bir işte çalışıyordum. Bakanlığın desteğini duyunca başvurdum ve köyüme döndüm. Kocadere’de kurduğum 5 dönümlük tesiste 25 ton kivi üretmeyi hedefliyorum. Elmayı kilosu 50 kuruşa satıyorduk ama kivi en düşük 2,5 liradan alınıyor.” diye konuştu.
Tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması, genç çiftçilerin girişimciliğinin desteklenmesi, gelir düzeyinin yükseltilmesi, alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması ve kırsalda genç nüfusun istihdamına katkı sağlayacak kırsal alandaki tarımsal üretime yönelik projelerin desteklenmesi amacıyla 18-40 yaş aralığındaki çiftçilere 30 bin TL hibe desteği verilecek.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliği, bugün Resmi Gazete’de yayımlandı.
Tebliğ ile kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik projelere otuz bin TL’ye kadar hibe ödenmesine ilişkin usul ve esaslar belirlendi.
Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı Uygulama Birimleri olarak Tarım Reformu Genel Müdürlüğü ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl ve İlçe Müdürlüklerinin görev ve sorumluluklarına yer verilen Tebliğe göre, son başvuru tarihinden en geç beş iş günü öncesinde kurulacak Genç çiftçi proje değerlendirme komisyonu ile Tebliğin yayımı tarihinden itibaren beş iş günü içerisinde kurulacak Genç çiftçi proje yürütme birimi, Tebliğ, uygulama rehberi ve ilgili mevzuat kapsamındaki iş ve işlemleri yapacak. Proje yürütme biriminin proje hazırlama yükümlülüğü olmayacak.
Genç çiftçi projeleri;
Hayvansal üretime yönelik destekleme projeleri kapsamında; Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, tesis yapımı ve hayvan alımı, Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, tesis yapımı ve hayvan alımı, Arı ve arı ürünleri yetiştiriciliği, Kanatlı yetiştiriciliği ve tesis yapımı, İpekböceği yetiştiriciliği ve tesis yapımı,
Bitkisel üretime yönelik destekleme projeleri kapsamında; Kapama meyve bahçesi tesisi, Fide, fidan, iç ve dış mekân süs bitkisi yetiştiriciliği, Kontrollü örtü altı yetiştiriciliği, Kültür mantarı üretimi,
Yöresel ürünler ile tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik destekleme projeleri kapsamında; Çok yıllık tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesi, Coğrafi işaretli, organik veya iyi tarım uygulamalı bitkisel ve hayvansal üretim, Coğrafi işareti olan gıdaların üretimi konularını kapsayacak.
iraat Bankası ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği (Tarım Kredi) aracılığıyla, gerçekleştirilecek ve toplam 35 başlık altında birçok tarımsal faaliyet alanını kapsayan bu uygulama ile tarımsal maliyetlerin azaltılacağını belirten Çelik, üreticinin gelir seviyesini yükseltilmesinin hedeflendiğini vurguladı.
Çelik, damızlık süt ve etçi sığır ile kombine sığır yetiştiriciliği, damızlık düve, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, büyükbaş hayvan besiciliği, kanatlı sektörü damızlık ve su ürünleri yetiştiriciliği, modern basınçlı sulama, çok yıllık yem bitkisi, yurtiçi sertifikalı tohum, fide, fidan üretimi, sera modernizasyonu konularında yüzde 100, diğer konularda yüzde 25-75 arasında faiz indirimi sağlayan uygulama tebliğinin yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderildiğini kaydetti.
Söz konusu kredi kapsamında bu sene uygulanacak değişiklikler hakkında da bilgi veren Çelik, damızlık etçi ve kombine sığır yetiştiriciliği kredi kullanma üst limitinin 7,5 milyon liradan 12,5 milyon liraya yükseltildiğini belirtti.
"Soğuk hava depo yatırımları da kapsama dâhil edildi"
Üst limitleri yaygın bitkisel üretimde 250 bin liradan 750 bin liraya, stratejik bitkisel üretimde 2 milyon liradan 3 milyon liraya yükselttiklerine dikkati çeken Çelik, söz konusu kredi kapsamına soğuk hava deposu yatırımlarının da dâhil edildiğini, traktörün ayrı bir başlıkta değerlendirildiğini ve traktör alımlarında uygulanacak kredi üst limitinin 250 bin lira olacağını kaydetti.
Çelik, hayvancılık, arıcılık ve su ürünlerinden kontrollü örtü altı tarımı, stratejik bitkisel üretim, yenilenebilir enerji yatırımları, sulama ve iyi tarım uygulamalarından, organik tarıma kadar birçok tarımsal faaliyeti içine alan düşük faizli kredi uygulamasında üst limitleri belirlediklerini belirterek "Yurt içi sertifikalı tohum, fide, fidan üretimi ve kontrollü örtü altı tarımında 10 milyon lira, damızlık düve yetiştiriciliği ve kanatlı sektörü damızlık yetiştiriciliğinde 7,5 milyon lira, büyükbaş hayvan besiciliği, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, su ürünleri yetiştiriciliği, yurt içi sertifikalı fidan kullanımı, i̇yi tarım uygulamaları ve organik tarım uygulamaları ve lisanslı depoculuk yatırımlarında 5 milyon lira, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği ve kanatlı sektörü, çok yıllık yem bitkisi üretimi, süs bitkisi üretimi konularında 2,5 milyon lira, su ürünleri avcılığında 2 milyon lira, tarımsal mekanizasyon, modern basınçlı sulama, küçükbaş hayvan besiciliği ve arıcılık konularında 1,5 milyon lira, hindi besiciliği, yurtiçi sertifikalı tohum fide kullanımında 1 milyon lira, arazi alımında 500 bin lira olarak belirlendi." dedi.
Bakan Çelik, bu sene düşük faizli kredi kullanımlarında stratejik bitkisel üretim başlığına tıbbi aromatik bitkilerden kekik, biberiye, adaçayı, sığla yağı, sumak, keçiboynuzu, defne, fesleğen, likapa, ıhlamur, safran ve jojoba'nın da eklendiğine işaret etti.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında çiftçilerin borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçların yeniden yapılandırılıp, öteleneceğini açıkladı.
Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada “Tarım bakanlığı ile ilgili bir paket sunulmuştur. Bunlardan biri, Türkiye’deki hayvan varlığının kayıt altına alınmasıyla ilgili ilave tedbirler öngörülmektedir. Hayatı ve sağlığı tehlikeye atan bir takım taklit ve tağşiş ürünlerini üretenlere karşı cezai tedbirlerin arttırılması; bu alanda da etkin bir mücadelenin yapılması öngörülmektedir. Belki bir müjde mahiyetinde verebileceğimiz husus ise çiftçi kardeşlerimizin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Koopera-tifleri’ne olan borçları yeniden yapılan-dırılacak, yani ötelenecektir” dedi.
Kimlerin Borcu Yapılandırılacak?
Bu zararın telafisi için çiftçiler Ziraat Bankası veya Tarım Kredi Kooperatifine başvuruyor. Doğal afetler nedeniyle ürünü zarar gören ve tarımsal faaliyetlerinin finansmanı amacıyla Ziraat Bankası'nda ve Tarım Kredi Kooperatifinde kredi borcu bulunan vatandaşlar yapılandırmadan yararlanacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmet Binalarının Toplu Açılış Töreni'nde konuştu.
Çiftçileri tefecilere karşı uyaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tarlada domates 1 lira, çarşıda 7-8 lira. Ne bu, arada olanlar kimler? İnsaf, insaf. Bu işe kesinlikle bir çözüm bulmamız lazım. Aracı-tefecilere lanet olsun derdik. Çiftçime sesleniyorum, 1 yıl önceden senin tarlanı satın alanlar noktasında dikkatli ol. Gıda, Tarım Bakanımızın tedbirini alması lazım.Planlarımızı buna göre yapacağız."
“Başbakanlığım döneminde fındıkta bu tür oyunlar oynadılar. Ona da alaverici derler. Fındığı depolara yığıp, parasını önceden ödeyenler vardı. Bunlar vatandaşa peşin para verip fındığı alırdı. O zaman arkadaşlara söyledim; bu iş bir yere gidiyor. Gelin devlet olarak depolar kurup, fındığı biz alalım, parasını vatandaşa biz verelim, hiç olmazsa vatandaş sömürülmesin. Geçen sayın Putin'le görüşüp, 'Biz Rusya'ya domates satmak istiyoruz' dedim. Rusya tarafıyla çok sıkı ilişkileri kurup, ihracatımızı arttıralım diye arkadaşlara söyledim."